Duvara yaslanıp sigara içiyorduk, bir yandan da herhangi bir komutan ya da albay bizi görmesin diye dua ediyorduk. Sinirimi zar zor geçirmiştim, şimdilik sessiz kalmak en iyisiydi. Yakıp bana döndü ve bir iç çekti. "Pişt. Felix dimi?"
Kafamı salladım. Yakıp, sigaradan biraz çekti sonra devam etti."Duman komutan sana isteyerek öyle davranmıyor. Sadece biraz güveni kırık bu aralar." Tonu sessizdi, diğerleri başını eğdi, demekki konuşulması zor bir konuydu. Derin bir nefes verdi, bana baktı.
"Bir iki ay önce takım arkadaşımızı kaybettik. Şehit oldu." Soğukca ama anlayışla onlara baktım. "Duman komutanla kardeş gibilerdi. Albay onun yerine başkasını getirmeyecegine söz vermişti ama seni getirince tabi..." sözünü kestim. "Başınız sağolsun." Dedim sessizce.Bir an Duman komutanı suçlayamadım. Suçlayamazdım. Madem birini kaybetmişti, ve o hissi biliyordu. Beni neden aynı konuyla vurmuştu ki? Yanımdaki adamların da bazı hareketlerinin yapmacık olduğunu farketmiştim zaten. Ben sadece ölen birinin yerine getirilmiş biriydim.
Kürşat havadaki gerginliği dağıtmak için bana döndü hafifçe gülümsedi ve o meşhur şivesiyle konuştu. "Rus senin bav buradandı demi la?" Ona şaşkın bakışlarla kafamı eğdim. İrfan güldü "baba buralı mı diye soruyor." Dedi.
"Balıkesirli." Babamın nereli olduğu, nerede olduğu, ne yaptığı gram umrumda değildi. Esmer tekrar konuştu, "Sağlarmı?" Durdum, elimdeki sigaraya baktım. "Babam sağ." Annem hakkında konuşmak istemiyordum. Bu gün yeterince söz yemiştim, toktum. Sağolsunlar onlarda başka soru sormadı.
"Sabah yaptığın hareket neydi öyle be." Dedi Yakıp. Cevapladım, "Boşu boşuna kulağımın dibinde size bağırıyordu. Napsaydım izlesemiydim." İrfan geri yaslandı "Valla senin yemeği de yedim, hem açsın. Ceza falan vermedi inşallah Duman?" Sırıttım. "Ekstra 200 şınav." Aslında o kadar zor değildi benim için ama yinede aç susuz yapmak zordu. İrfan elini omzuma koydu,"Allah kolaylık versin amınakoyim, Komutan biraz acımasız. Bizim suçumuz oldu biraz kusura bakma."
Sözünü bitirdiğinde gözlerime baktı. "Yok lan nolcak." Dedim, dediğim an İrfanın az kalsın yüzüme girdiğini hissettim, gözlerime bakıyordu. "Lan senin gözlerinin renkler farklı mı?" Sanki hiç görmemiş gibi sordu. Diğerleri de merakla etrafımda gözlerime bakmaya başlayınca derin bir iç çektim. "Genetik." Diyerek cevapladım. Biraz dalgayla biraz iltifatları geçiştirdim. Gereksiz ilgiyi pek sevmezdim.Sabah koşusu ve eğitim için dışarda toplanan askerleri görünce sıramıza girdik.
Sabah koşusu beni zorlamamıştı, Duman komutan arkada kalanlara bağırıyordu, adamın sesinden nefret edere dönmüştüm, eskiden böyle değildi eski takımlarımda bana nefret dolu insanlar yoktu. Özellikle ölmüş biri yerine getirilmemiştim...
Duman komutan herkesi durdurdu.
"Şınav pozisyonu al!" Diyince herkes şınav pozisyonuna geçti. "1!" Bağırdı. Bir kaç kere 9 a kadar gelince tekrar 1'e dönüyordu artık saymayı bırakmıştım. Kürşat: "Götüm çıktı.." diyince hafifçe bir sırıttım.Duman komutan sonunda herkesi durdurdu ve diğer eğitime gitmeleri için izin verdi ben tam kalkacakken omzuma botunu koyup beni durdurdu, kaşlarımı çatıp ona baktım. Bana küçümseyici bir bakışla, "o kadar kolay sıyrılamazsın, cezanı unuttunmu?" Diye sorunca dişimi sıktım. sadece çatık kaşlarımla ona baktım. Ayağını omzumdan çekip saymaya başladı, ilk önce yapmamakta, en azından karşı çıkmaktan emindim ama daha demin söylediği sözler aklıma gelince sinirli bir şekilde iç çektim ve şınav çekmeye başladım.
Orospu çocuğu bana küçümseyici ve dalga geçer bir biçimde bakıyordu bu da benim kanımın kaynamasına neden oluyordu tabiki bundan haberi de vardı. Sanki siktiğimin arkadaşını ben öldürmüştüm. Ayağa kalkıp onu yere sermemek için kendimi çok zor tutuyordum. Göz ucumdan bana bakıp sırıtan askerlere baktım, yanlarında dün yüzüne tepsi indirdiğim çocuk vardı ve bana kızgın bir şekilde bakıyordu. Bizimkilerden biri onlara birşey diyince o piç sırıtışları bir anda kayboldu bense güldüm.
Şınav çekmekten kollarım ağrımaya başlamıştı ama Dumanın önünde küçük düşecek değildim. Ceza verildiyse çekeriz. Sanki hiçbişey beni etkilemiyormuş gibi yüzüne sırıtarak baktığımda çenesini sıktığını farkettim. Onu çok hızlı sinir edebiliyordum ve bu da beni nedensizce mutlu etmişti... o sözlerin intikamını da birşekilde alacaktım. Yani umarım.
"Kalk." Emretti. Vücudum açlıktan ve yorgunluktan zar zor hareket ediyordu ve yetmemiş gibi bir de sinirden titriyordum.
Beni yormak istiyorsa daha çok acımasız olmalıydı. Ağzında gümüş kaşıkla doğanlardan değildim, o şerefsiz götünü silmeyi öğrenirken ben nelerden geçmiştim.Annesiz köpek dediği çocuğun ona bakacak babası da yoktu. Vardı ama yoktu. O annesiz köpek sokaklarda tek büyümüştü, bir şekilde hayatta kalmıştı, yeterince kırılmıştı. Olmayan bir kalbi kıramazdı. Sustuğum için üste çıktığını sanıyordu.
Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanattır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAREZ
RomanceYarı Rus, yarı Türk kökenli Felix, Türkiyede askerliğine devam etmek için en iyi timlerden birine atanır, ekibin komutanı ise sert, disiplinli bir asker olan Duman Toprak'tır. Bu iki adam arasında filizlenen nefret ve çelişki yerini hiç beklenmeyen...