Gözlerimin açılması için yüzüme birkaç defa su çaldım zar zor kendime geliyordum sanki dün gece bira üstüne bira içmiş sabah sikim gibi uyanmıştım. İçmeden sarhoş olabileceklerdendim sanırım.
Uzun süredir stresten telefonuma da bakmıyordum arkadaşlarımın tonlarca mesajının olduğunu ve bir sürü bildirimin geldiğini bildiğim halde telefonumu kenara koydumÜniforma mı giyinip künyemi taktıktan sonra dışarı çıkıp bizimkilerin yanına geçtim. ilk önce uzun bir koşu yapacaktık sonra ise nişan alma antrenmanı vardı. Bizimkilerin şakalaşmalarını ve gülüşmelerini izliyordum aslında gayet iyi insanlarda ama konu o kişiye gelince sanki düşman kesiliyorlardı gözüme. Siktir, umurumda da değildi ya...
Havanın soğuğu ve serinliği yüzüme vurunca bir iç cektim. Herkes sıraya dizildi ve Duman komutanı bekledi, Duman komutan dışarı çıktığında herkes saygı pozisyonunda bekliyordu. O şerefsizin yüzünde ise herzamanki o kendini bilmişlik ve duygusuzluk vardı. Kaşlarımı çatıp ona baktım. İkimizin de birbirine olan nefreti gittikçe büyüyordu nefret ne artık düşmanım gibiydik birbirimize. Albay dışarı çıktı, demekki bugünki eğitimde biz izleyecekti..
Duman albaya selam verdi "Yüzbaşı Duman Toprak komutanım!" Duman bağırdı saygı duruşunda Albay da ona asker selamı verince yerine geçti hemen yüksek bir rütbe olunca ne kadar da uslu oluyordu. "Yalaka köpek.." diye mırıldandım.
Duyduğundan emindim ama doğru duyup duymadığını bilmediği için şu anlık bir şey demedi çenesini sıktığını görünce iyice sırıttım.
Birkaç turdur koşuyorduk hepimiz ter ve kan içinde nefes nefese kalmıştık. Kürşat durmadan şikayet edince irfan'da onla gülüp dalga geçiyordu. Koşu bitince komutan bir kaç dakikalık mola vermişti.
Dumanın elindeki soğuk suya uzanırken birden elini çekti ve bana o küçümseyici bakışlarıyla tekrar baktı."Yeterince hızlı değilsin." Sesi zehir gibiydi. Albay yanımıza geldi "bir eksiği ya da bir fazlası yok, Duman komutanım." Çıkıştı, halbuki ilk günden yüzüne kara çıkarmış bir ton ceza yemiş ve bir sürü kavgada bulunmuştum ama o yinede beni savunuyordu, yani en azından. "Yeterli değil albayım." Duman saygıyla konuştu. Orospu çocuğu.. Albay kaşını kaldırıp bana baktı. "Birkaç tur daha koşsa iyi olur." Dedi Duman. Albay bir süre beni süzüp izin verince kaşlarımı çatıp Dumana baktım, birşey dememek için dilimi ısırdım.
Yerime geçtim, burnumdan akan terin ve ıslanmış tshirt'ümü umursamayarak koşmaya başladım.
1. Tur. "Daha hızlı." Duman komutan bağırdı. Kendimi sanki bir at yarışında gibi hissediyordum, sanki o orospu çocuğu Duman bana para basmış, bende atmışım gibi koşuyordum. Kaşlarım çatık koşmaya devam ederken yorgunluk bedenime yayılıyordu.
Seviyordu beni yorgun görmeyi, benim acı çekmemi. Biliyordum beni kendini bir şey sanan bir velet gibi gördüğünü, ama anlamıyordum. Neden daha yeni tanıştığın bir insandan bu kadar nefret edersin? Ben mi istemiştim sanki koduğumun takımına gelip senin orospuluklarını çekmeyi? Başka biri olsaydı takmazdım. Hayır başka bir komutan bana böyle davransaydı gözünün yaşına bakmaz anında yere sererdim, çünkü kaybedeceğim bir şey yoktu, Duman haklıydı, bir hiçtim, kimsesizdim. Bu da beni kendim yapıyordu, beni ben yapan bunlardı, ama sorsalar 'Felix böyle olmak istermiydin?' Hayır derdim, hiç bir çocuk böyle olmak istemez. Tek sorun ona sesimi çıkaramamdı sanırım, hareketleri ve acımasız gözleri geçmişimden birine benziyordu, biliyordum ikisi aynı kişi değildi ama beni korkutuyordu. O gözleri nerede olursa tanırdım ve inan uzak dururdum.2. tur. "Daha hızlı!" Bu sefer bağırdı. Zorla bacaklarımı öne atıp son hız koşuyordum,
Yeterliydim, yeterliydim... yeterliydim, kendimi inandırmaya çalıştım.Bu ülke için çalışıyordum. Burada doğup büyüdüğüm için, burada hayatımı yaşadığım, burada güldüğüm, burada ağladığım için. Beni de diğer askerleri gibi görsün istedim.
Kaç tur oldu? Bacaklarım titriyor, gövdemin altında belli başlı ayakta duruyordu, sanki yanlış bir hareket yapsam düşecek gibi hissediyordum, nefes nefese kalmıştım ve yüzümden terler boşalmış bir hale dönmüştüm. Gözlerim kararmaya başlıyordu ama Duman komutan beni köpek gibi koşturmakta meğilliydi. İçimden tonlarca küfürle koştukça gözlerim kapanmaya, yorgunluğun vücudumu sıkıca sarmaya başladığını hissettim.
Bir anda kendimi 13 yaşımda oturduğum yerin karmaşık sokaklarında korkarak koştuğum halde bulmuştum. Elimde çaldığım yemekleri postacı çantama sıkıştırırken önüme gelen herşeyi yıkıp geçiyordum.
Yaklaştım, son turdu, harbi kaç tur olmuştu? Tam bitiricem derken önümdeki çatlağa takılmamla yere yuvarlandım, kolumdan destek alıp tozun gözüme girmesini engelledim, kısık kısık nefesler alabiliyordum sadece. Vücudum yeri bulunca kolumda ve kalçamda sert bir acı hissettim. Yine bir Duman uğruna götümü kırıyordum az kalsın. Oturur pozisyona geçtim, nefes nefese kalmıştım.
Acıyla inlememek için damağımı ısırdım, anında yanıma gelen İrfanın elleri vücudumu buldu, birşeyler diyordu ama duymuyordum. Albay ise yanıma çömelmiş, endişe dolu gözleriyle bir bana bakıp bir de Dumana bakıyordu, eliyle de soğuk su uzatıyordu.Benim gözlerim ise bana küçümseyerek bakan kara gözlü adama dik dik bakıyordu.
Önünde düşmüş, o ayaktayken bense afallamış kendimi rezil etmiştim. Dilimi ısırdım, öyle ısırdım ki kanın o demirsi tadını ağzımda hissettim.Dün antrenmanda bana acıyarak yumruk indiremediğinde sanmıştım ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAREZ
RomanceYarı Rus, yarı Türk kökenli Felix, Türkiyede askerliğine devam etmek için en iyi timlerden birine atanır, ekibin komutanı ise sert, disiplinli bir asker olan Duman Toprak'tır. Bu iki adam arasında filizlenen nefret ve çelişki yerini hiç beklenmeyen...