Bizimkilerin endişeli bakışlarını umursamayarak tuvalete girdim ve kapıyı kitledim. Gözlerimden alev fışkırıyor, ellerim titriyor du o anlık sinirle duvara sertçe bir yumruk atmıştım ve bu da hem duvarın hem de neredeyse elimin çatlamasına neden olmuştu.
"Komutanmış-..." sinirim bozulduğu için gülüyordum, "Siktiğimin orospusu!" Bir kere daha yumruk attım, bu sefer duvarda neredeyse bir çukur oluşcaktı. Napabilirdim? Katil mi olsaydım? Adam onca ton şey söylemiş bir de üstüne bildiğin dövmüştü beni. Kendimi dayak yemiş bir çocuk gibi hissediyordum. Derin derin nefes alıp aynada yüzüme baktım, balaklavamın altından kan damlıyordu, çıkardım ve kenara attım, açık sarı saçlarım dağalmış, sağ gözümün altında büyük bir morluk oluşmuş ve burnum kanlar içinde kalmıştı.
Sinirle titreyen ellerimle yüzümü yıkadım. Uzun, derin bir nefes aldım ve maskeyi tekrar takıp dışarı çıktım. Bu sefer ilk gittiğim yer revirdi. Oradaki kadın bana biraz kızıp yüzümü onardıktan sonra
Koğuşa geri döndüm. Bizimkiler bir görevden gelmiş yorgun yorgun konuşup yatıyorlardı. İstanbullu kalktı, "Lan Rus-"
Sözünü kestim "yok birşey." Yakıp kaşlarını çattı. "Olum yüzünü kim darmaduman etti?
Götüme benziyon-" yatağa oturdum "Ananlaydım altımda zor direndi." Diyip uzanmadan önce çekmeceden Stefan Zweig'in 'bir çöküşün öyküsü' kitabını çıkardım. İstanbullu kaşlarını çattı, bir şey diyecek gibi olmuştu ama İrfan durdurdu.
Yatağa uzanıp kitabın sayfalarını açtım."Mehmet olsa birlikte gülerdik. Göreve 4 kişi gitmek zorunda kalmazdık amına koyayım... uğraştığımız tiplere bak.."
Istanbullunun dediğini duydum. Şehit olan kişiden bahsediyordu. Kitabı iyice kavradım. Hepsi bana garip bir bakış atıp yemek yemeye gidince yatakta oturur pozisyona geçip kitabı duvara sertçe fırlattım. Bendi eksik olan neydi?Akşam-
Büyük bir eğitim salonunda toplanmış Duman komutanı bekliyorduk. Adamın ayak sesleri daha odaya girmeden duyuluyordu. Kapıyı sertçe açıp önümüzde durdu. Akşam saatleriydi, ben hariç hepsi görevden gelmiş yorgunlardı ama asla akşam antrenmanını kaçırmamışlardı.
Dişimi sıktım ve daha bir iki saat önce yüzümü dağıtan adama baktım, o ise bana bakıp balaklavamın altındaki yaraları görmeye calışıyordu. Duman komutana selam verdikten sonra ringe çıktık. İlk önce İrfan ve Kürşat birbirinin önüne geçtiler ve pozisyon aldılar. Duman komutan ise onları dikkatlice izliyordu.İrfan Kürşat'a göre daha hızlıydı ama Kürşadın vuruşları daha sertti, iki adam bir süre dövüştükten sonra İrfan Kürşadı hızlı bir hamleyle yere serdi. Ikiside gayet iyi dövüşüyordu ama İrfan yeterince sert değildi ve vücudunun bazı bölümlerini koruyamıyordu. Kürşat ise kendine çok yükleniyordu bu da onun hemen yorulmasına sebep oluyordu.
"Ulan bidahakine alcam seni varya-" Kürşat, İrfanın yardımıyla ayağa kalktı, İrfan sırıttı
"Kendine çok güvenme." Dedi.Duman komutan bana baktı. "Sen Yakıpla geç şuraya bakayım." Dediğini yaptık. Yerimi aldım ve Yakıpa baktım. Bu adam hakkında çok şey bilmiyordum, tek bildiğim İstanbullu, diğerlerine göre daha elit bir adam olmasıydı. Duman komutan startı verdiğinde üstüme geldi yumruk atacakken eğilip yumruktan kaçtım, bunu tahmin etmiş olacak tekme atmaya çalıştı ama tekmesini engelleyip iyi bir yumruk indirdim, aşırı acıtacak birşey değildi sadece küçük bir zaman için yeterliydi, o arada da kollarından tutup onu çıkamayacağı bir pozisyona çekecekken tahmin edip benim bir anlığına karnıma dizini çakıp nefesimi kesti, o arada da beni sertçe çevirip arkamdan sarıldı. Sırıttı,
"Noldu Rus?" Kaşlarımı çattım, koğuşta söylediği şeyler aklıma geldi. O arada gözüm bizi detaylıca izleyen Duman komutana gitti, gözlerini kısıp sinirle bize bakıyordu. Kafamı arkaya, onun kafasına gelecek şekilde sertçe vurduğumda beni bırakmak zorunda kalmıştı, bende o zamanı fırsat bilip, onun sırtını kendime çevirmiş, kollarını arkasından tutup botumu sırtına koymuştum, acıyla inledi."Yeter." Duman komutanın sesini duyunca Yakıbı bıraktım. Nefes nefese kalmıştık ikimizde. "Bir de beni dene bakayım çocuk."
Ondan belki bir kaç yaş küçüktüm sadece, birazdan altımda olunca abilik taslayabilcekmiydi acaba.
Önüme durup pozisyon aldı. "26 yaşındayım. En fazla bir kaç ya-" dememe kalmadı konuştu. "38." Gözlerim hafifçe açıldı, şaşırmıştım. "Yaşlı şerefsiz..." diye mırıldandım ama duysun çok isterdim, sinirimi kontrol etmeye çalıştım, ellerimi ve çenemi sertçe sıktım. Sırf komutanım diye üstümden geçmesine izin veriyordum bildiğin.. sikerler böyle işi.Duman önümde uzun boyuyla (muhtemelen 2 metreye yakın) durunca hafiften içimi bir korku kapladı ama hemen duyguyu bastırdım, bana hamle yapmam için işaret verince elimi yumruk yapıp ona doğru vurmaya kalkıştım, yumruğumu bloklayıp kendisi bir hamle yapmaya çalıştı, bir süre boyunca ikimizde birbirimizin ataklarını bloklayıp durunca nefes nefese ayrıldık. Tansiyon gittikçe yükseliyordu. "Eğer beni yere sermek istiyorsan riskli oynaman gerekiyor komutanım." Sırıttım. "Korkuyor değilsin dimi?.." fısıldarcasına. Sadece o duysun istedim. Bana sert bir tekme atınca geriye düşmemek için dengemi korudum, üzerine koşup tekme atar gibi yapıp karnına tüm gücümle bir dirsek indirip nefesini kestim.
O arada bir kaç karmaşık yumrukla Dumanı yere seriyordum. Öfke gözlerimi kör edince ne yaptığımı bilmez olmuştum. Bizi hayranlıkla izleyenlerden bir haber Dumanı yere sermiş, üstüne çıkmıştım, saçları dağınık, esmer teni terlemiş, siyah gözleri hem öfke hem de farklı bir duyguyla karışmış bana bakıyordu. Dumanın yüzündeki izleri görünce dudağımda bir gülümseme belirdi. Ondan hafif bir küfür duyduğumda o ağzını kırmak için elimi kaldırmıştım ki beni belimden tutup sertçe altına aldı, sırtım soğuk yere değince yukarı, Dumana baktım.O yumruğunu öfkeyle kaldırınca istemsizce gözümü kapatıp kafamı yana çevirdim, bir süre bekledim ama gelmeyince korkuyla gözümü açtım. Bana vurmamak için kendini zor tutuyordu. Yüzünde başka bir duygu vardı, ama duygularını belli etmemekte o kadar güçlüydü ki onu tamamen anlayamıyordum, hemde o beni maskemle bile anlarken.
Elini indirdi ve gözlerime baktı, sessizce; "Yüzünü tekrar bir baktır.." Diyip ayağa kalktı, bende orda oturur pozisyon alıp daha demin neler oldu diye düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAREZ
RomanceYarı Rus, yarı Türk kökenli Felix, Türkiyede askerliğine devam etmek için en iyi timlerden birine atanır, ekibin komutanı ise sert, disiplinli bir asker olan Duman Toprak'tır. Bu iki adam arasında filizlenen nefret ve çelişki yerini hiç beklenmeyen...