Bu hikayede olay ve durumlar tamamen hayal ürünüdür...
Keyifli okumalar dilerim....
"vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor. Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor...
Mehmet Akif Ersoy
Vedalar vardır,birincisi sözlüdür, çıglıklara doludur. İkincisi ne söylenecek söz vardır ne de çıklıklarınız. Sesleriniz artık kendiniz duyacak kadar çıkabilir...
Biz şehit ailesiydik, gözlerimiz hep önde olmalıydı, hep dimdik durmalıydık, hep çok güçlü olmalıydık...
1 MAYIS 1997
Beş yaşındaydım bugün babam evde yoktu, işci ve emekçiler bayramıydı ama o bayramda olsa gidiyordu çünkü askerdi gitmek zorunda kalmıştı. "Herşey bekler ama görev beklemez, aklında bulunsun" bunu demiş ve gitmişti...
Kızıl saçlarımdan öpmüş "canım kızım, kızılım" anneme dönmüş onuda iki gözünden öpmüştü "benim iki gözüm" demişti annemin yüzünün avucunun içine alarak bacaklarına yapışmıştım"baba gitme lütfen" babam bana bakmış kızıl saçlarımı ellerinin arasına almış "akşam gelicem, tamam mı? Gelirken sana en sevdiğin vanilyalı çikolata hediye" gülümsemek istemiyordum ama o üzülmesin diye gülümsemiştim. Ablam okuldaydı onu aramıştı gözleri ama yoktu.
Merdivenin başında bize tekrar bakmış gülmüş sol elini kaldırmış, bize el sallamıştı. Ve sımsıcacık gülümsemiş bana göz kırpıp gitmişti. Ben merdivenin başına kadar koşmuş aşağıdan Savaş geliyor babam gidiyordu.
Merdivenin başına oturmuştum, onun gelmesini burda bekliyecektim. Babam gözden kaybolmuştu Savaş yanıma gelmiş oturmuş. "ne oldu, kızıl" devamını getirmemiş gözlerime bakınca durmuştu. Biliyordum gözlerim doluydu "ağlayasım geliyor" Savaş beni kendine çekmiş başımı omzuna koymuştum.
"ne yapmak istiyorsan yapabilirsin? Burda güvendesin" göz yaşlarıma hakim olamadan ağlamaya başlamıştım. İlk kez kendimi saklamadan ağlıyordum hemde birisi en yakınımdayken. Genelde kendimi balkona atar kapıyıda üstümden kapatıp ağlardım ama bu sefer Savaş'ın omzunda ağlıyordum.
Başımı yavaşca kaldırmış" hadi içeri giderim" ona kafamı hayır anlamında sallamış "babam gelicek, onu burda bekliyecegim" bana şaşkınlıkla bakıyordu. "hergün gidiyor, bugünde eve gelebilir"
Ona kafamı sallamıştım "hayır onu burda beklicem" Savaş kollarını bağlamış "peki burda bekleriz" başımı yavaşca merdivene çevirmiştim. Bugün degişik bişey hissediyordum çocuk yaşımda, henüz hiçbişey bilmezken...
Bugün o kara bulutları görmüştüm, çocuk yaşımda, henüz hiçbişey bilmezken...
Saatlerdir merdivende oturuyorduk Savaş benim ile hiç kıpırdamadan kalıyordu. Annem, Bilge teyze beni çağırmışlar ama Hiç kıpırdamamıştım yerimden.annem yanıma gelmiş "kızım içeriye geç, babam seni burda görürse çok üzülür"demişti en sonunda.
"üzülür mü? Gerçekten mi?" annem başını evet der gibi sallamış, beni ayağa kaldırmıştı. Annemin kumral dalgalı saçları vardı, ve elaya çalan gözleri, yavaşca yerimden kalkmıştım hem sıkılmıştım zaten, babamın gelmesine de çok az kalmıştı. Tam merdivene sırtımı çevirecekken aşağı kapı sesi açılmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uğur Böceği
Teen Fiction"Uğur böcekleri kendisini görenlere uğur getirdikleri söylenir "