Bu hikayede olay ve durumlar tamamen hayal ürünüdür...
Keyifli okumalar dilerim...
Ne avutur ki beni,
Kendimden başka.Turgut Uyar
Kalbinizin ortasında bir boşluk vardır, orayı doldurmak istemezsiniz çünkü oraya dordulunca acınızı, döktüğünüz gözyaşlarınızı, aslında o boşluğu size veren insanı unutmaktan korkarsınız.
Ben Öykü, Öykü Kurtuluş kalbimin ortasında benden, kalbimden büyük bir boşluk var, baba boşluğu, anne boşluğu, abla boşluğu... Hiç babam saçımı okşamamıştı, annem zaten ölüydü, ama ablam, ablam beni yem diye atmıştı babamın önüne...
Ne babama baba derdim, ne de ablama abla, ben Öykü bir tek anneme anne derdim onu da hiç bir zaman anne olamayarak ödedim.
7 temmuz 2013
On altı yaşım, baharım, çiçeklenmem, çöküşüm, kaybedişim, ruhumun, kalbimin sökülüşü. Gözyaşlarımla yangınıma su taşıyışım, bakışlarımla iki şeytana meydan okuyuşum,
Okuldan eve geliyordum, İzmir doğumluyum ama annem öldükten sonra Diyarbakıra babamın memleketine geri dönmüştük, dar sokaklardan geçerdim hergün, burda bir Melek abla vardı bizim evin iki sokak aşagısında otururdu.
Ona çıkar dedikoduları alırdım ilk önce, tonton yanakları vardı, saçları beyazlamış ama boynundaki inci kolyesi ve İnci yüzüğü hiç çıkmazdı. Tam oraya çıkacakken ablamı gördüm karşıda, kaşlarını çatmış bana doğru geliyordu o kaşlarını hep çatardı zaten, ablalar kimisine ödül kimisine cezaydı.
Onu umarsamayıp zile basmıştım, ablam gelmiş "ne diye zile basıyorsun, görmüyor musun beni?" onun gibi kaşlarımı çatmış "Melek ablaya uğruyorum her zaman bilirsin" kolumdan tutmuş "evdekileri gördükten sonra gelir çok iyi görürsün" Melek abla kapıyı açmış "kızım, Öykü" elimi kaldırmış "bişey yok abla, bildiğin gibi yine ablam ve rolleri"
Kolumu daha sıkı tutmuş ve evimize geldiğimde kapıdaki lüks arabalara bakarak içeriye geçmiştim. Babam gülümsemiş "Öykü kızımızda geldi" şalı tek taraflı atmış kadınlar, iki üç tane takım elbiseli adamlar, çiçekler, çikolatalar, ablama eğilmiş "senden kurtuluyoruz dimi?" bana bakmış "kurtuluyorsun, ablasının güzeli" öne doğru atmıştı beni, evet evet resmen atmıştı. Avcının önüne atılan av gibiydim, ama bilmedikleri bişey vardı av her zaman avcıdan daha güçlüydü çünkü avcı avdan değil, av avcıdan korkar ve korku herşey yaptırırdı.
Tam önümde otuzlu yaşlarında bir adam vardı beni baştan aşağı süzmüş, yanındaki adama dönerek sadece baş sallamıştı, kadınlar adamlar bana doğru sırıtmışlardı, igrençlik hat safadaydı. Hepsi birlikte ayağa kalkmışlar babam beyefendiye elini sıkarken "hemen başlayalım düğün hazırlıklarına" adam gülümsemiş "bu hafta gelir alırız kızı"
Ablama dönmüştüm, kimi alıyordu lan bunlar, ablam kapıya dayanmış sırıtarak banan bakıyordu elini kaldırmış ve bana karşı sallamıştı, gerçekten abla denmezdi. Kadınlar bana gelmiş sarılmışlar ve tek sıra halinde çıkmışlardı evden.
Babama döndüm oturduğu yerden bana bakıyordu "aferim, hayatımız kurtulucak senin sayende" gülümsemiş bir ablama bir babama bakmıştım "ne aferimi, sen en son bana aferim dediğinde" düşünmüştüm kalbim acımıştı, ablam geçmiş babamın yanına oturmuştu "sen bana hiç aferim demedin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uğur Böceği
Teen Fiction"Uğur böcekleri kendisini görenlere uğur getirdikleri söylenir "