Bu hikayede olay ve durumlar tamamen hayal ürünüdür...
Keyifli okumalar dilerim
"Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım, Ve lütfen inkar etme ;Sana en çok ben yakıştım...
Özdemir Asaf...
Bir şarkıda özlersin çocukluğunu, bir şarkıda anlarsın imkansızın hep imkansız kalacağını, bir şarkıda anlarsın umut, hayataki en büyük silahın olduğunu... O silah senin ya kurtuluşun ya da cellatın olacağını bir şarkıda anlarsın...
3 mayıs 1997
Babam hayatımızdan göçüp gideli üç gün olmuştu, üç gün olmuştu bile,hayır acısı geçmemişti ve hayır geçmiyecekti. Üç gün olmuştu ama ben o üç günü sayamamıştım.
Annem üç gün boyunca yatak odasından çıkmamıştı, Bilge teyze üç gün boyunca bizim arkamızda anne gibi koşmuştu, Yusuf amca üç gün boyunca yüzümüze bakamamıştı, ablam üç gün boyunca oturduğu koltukta yatıp kalkıyordu, babamın koltuğunda, ve ben Alev üç gün boyunca bu balkondan onu bekliyordum, babamı... Belki gelirdi o beni bekletmeyi sevmezdi ki...
Savaş üç gün boyunca benimleydi, nerdeysem ordaydı, hangi köşedeysem oradaydı. İçerden bir ses geldi aşağıda bir araba durdu içinden dedem indi, birde halam... Bana baktılar benim beklediğim manzara bu değildi suratımı astım, ikiside başlarını öne eğip içeriye girdiler...
İçerden gelen ses ne annemindi ne de ablamın içerideki ses babamındı, koşarak içeriye girdim onu toprağa vermiştik biliyordum, ama inanmamak için kendimi zorluyordum. Ablam oturduğu koltuktan fotograf makinesini almış ona bakıyordu.
"benim kızlarım" diyordu babam, ve arkamızdan koşuyordu, bizi yakalamak için, "hanım bunlar çok hızlı, lan Savaş yardım etsene" Savaş kıkırdamış "tamam, Alev benim Yavuz amca" babam surat asmış "yavaş lan, ne senin"
"yakalamak için, ben yakalarım" Savaş başını eğmiş "benim olsun mu?" Yavuz daha çok sinirlendi gögsü şişti bu çocuk büyüdükçe daha da yakışıklı oluyordu bu daha çok sinirini bozdu, Alev babasının omzuna atlamış "baba" demişti. Yavuz omzundaki kızını almış ve onu döndürerek yanağına öpücük kondurmuştu. Onları iki kızında kimseye vermeyi düşünmüyordu, Alev yere inmiş gitmiş ve Savaş'ın boynuna sarılmıştı "tavşan" Savaş gülmüş saçlarını okşamış "Kızıl kafam"
Yavuz onları daha fazla izlemeden "benim diğer güzel kızım nerde?" Göksu koltuğun arkasına saklanmıştı, Yavuz birden arkasından çıkıp "yakaladım seni" onuda omzuna alarak onuda döndürüp öpmüştü, kızlarını ayırmazdı biri ilk göz ağrısıydı, diğeri umudu... Karısı kanseri yendikten sonra o aileye umut olmuştu Alev,... Alev onlar için umut demekti, ama Alev sadece yangındı, canı yanan ama ateşinde sadece kendisini yakan bir Alev...
İçeriye geçtiğimizde kapının orda bavulları gördüm, ablam oturduğu koltuktan kalkmış, annem odadan çıkmış, Yusuf amca yüzümüze bakmaya başlamış ama veda bakışları gibi, Bilge teyze ablamı sarıp sarmalamış, bana dönmüştü.
Savaş ellerimi tutmuştu sımsıkı ama bu beni rahatsız etmemişti, edemezdi çünkü en sıkı tutuşu bile beni incitemezdi. Annem göz altları mosmor olmuş, dudak rengi gitmiş, üç günde saçlarına aklar düşmüştü... Benim annem Arzu Akalay üç günde yaşlanmıştı, Yavuz Akalay 1 MAYIS şehit düşmüştü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uğur Böceği
Ficção Adolescente"Uğur böcekleri kendisini görenlere uğur getirdikleri söylenir "