hatırla, deniz mavi

265 23 26
                                    

merhabalar tekrarrr,

hikayeyi biraz daha açmaya başlıyoruz.

başlamadan ufak bir not olarak yaman'ı açıklamak istedim. alaz'larla kan bağı olarak bir hikayesi yok burada. "doğru tarafta" olması için ve asi'yle aynı tarafta olması için direkt kampta bıraktım. Ece'nin de babası zeus değil, Neslihan daha sonrasında başka birine aşık olmuş ve evlenmiş şeklinde. Bu yan karakterlere pek odaklanmamakla birlikte, bir şekilde olayların ilerlemesi için onları da kullanmam gerekiyor. ayrıca kurdukları bu bağlar da asi ve alaz'ın karakterlerini etkiliyor. 

umarım seversinzizz

⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️⚡️

Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra İstanbul'a varmayı başarmıştı Asi, Rüya ve Yaman. Üçü de aslında İstanbul'da doğmuştu, Rüya'nın babası hala burada yaşarken diğer ikisi yurttan kaçtıklarından beri ancak böyle tek tük zamanlarda gelir olmuşlardı. Şimdi de şehir dışında olan Rüya'nın annesinin evinde kalacaklardı. Büyük evi gördükleri anda Asi ve Yaman'ın bakışları birbirlerine kayarken şaşkınlıklarını da saklayamamışlardı.

"Alaz ve Çağla da eskiden yan evde oturuyordu. Çocukken komşuyduk, sonra anneleri evlenince taşındılar."

"Yakın mıydınız?" diye soran Yaman'ın sesindeki kıskançlığa gözlerini devirdi Asi.

"Pek hatırlamıyorum, bahçede oyun oynardık birlikte. Saklambaç oynarken onları uzun süre bulamazdım sonra çıkın artık deyince ikisi de dökülürdü. Fark etmeden büyükonuş kullanıyormuşum, tabi hiçbirimizin haberi yoktu."

Asi, Rüya'nın gülümseyerek anlattığı hikayeyi dinlerken karşısında uzanan büyük çimlik alanda koşturan üç çocuğu hayal etmeye çalıştı. Alaz, 10 yaşındayken kampa gelmeye başlamıştı. Üç yaz boyunca birbirlerini az çok görmüşlerdi. Bazen karşı karşıya gelmişler, bazen bayrak yakalama oyununda aynı takımda olmuşlardı. Beynini zorlayarak 10 yaşındaki Alaz'ı düşünmeye çalışırken çok derinlere gömdüğü bir anıyı anımsar gibi gibi oldu.

7 yıl öncesi, Asi ve Alaz 10 yaşındayken

Sabah ikiziyle birlikte kampa gelen ve daha etrafında neler olduğunu bile anlamamış çocuk Asi'nin ilgisini fazlasıyla çekmişti. Zaten genelde kampa yeni gelen herkesle bir şekilde bağ kurmaya çalışıyordu Asi. Çoğu kendi yaşında ya da kendinden küçük olan çocukların geçtiği yollardan kendi de geçtiği için onların korkularını ve endişelerini anlıyordu.

Ama bu seferki çocukta başka bir şey vardı. Yerinde duramıyordu; oradan oraya yürümediği anlarda oturduğu yerde bacağı sallanıyordu veya elleri hareket etmeden duramıyordu. Olduğu yeri yabancıladığı belliydi ama sanki en büyük derdi bu değildi.

İkizinden ayrı, ağaçlara yakın çimenlerin üstünde bir yerde bağdaş kurarak oturmuş, çimenleri yolan çocuğu uzaktan birkaç saniye bakmıştı Asi. Sonunda dayanamayıp oflamış ve onun yanına doğru yürümeye başlamıştı.

Çocuğun tepesinde dikilirken kafasını kaldırıp, meraktan da olsa, ona bakmaya tenezzül etmeyişi canını sıkmıştı. Ayağıyla hafifçe onun dizine hafifçe vurması da yetmeyince ufak bir tekme geçirmişti çocuğun bacağına.

"Ahh, napıyorsun ya!?" diyen çocuk kafasını hızlıca yukarı kaldırmıştı.

"Adın ne?" diye soran Asi çocuğun acı dolu yüz ifadesine gülmeye başlamıştı çoktan.

"Sana ne."

"Merhaba, sana ne ben de Asi."

"Salak mısın kızım sen?"

king and lionheartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin