"Kendimi kaybettim, Ben sadece bir gölgeyim. Sesim bir yankı, Hayallerim kayboldu. Kimim ben?Bilmiyor muyum artık?"
- Ahmet Arif 'Hasret'
SAHNE I:
"Eshaal uyan, baba seni çağırıyor" diye bağırdı yedi yaşındaki çocuk, bir yandan da umutsuzca kız kardeşini sallıyordu. Birkaç dakikadır onu uyandırmaya çalışıyordu ve endişelenmeye başlamıştı.
"Babaanne," diye bağırdı Eshaal, irkilerek uyanmış, kalbi küt küt atıyordu. Küçük Murat ablasının çığlığıyla irkildi.
"Yemin ederim ki seni son kez uyandırıyorum," diye övündü küçük çocuk ve öfkeyle kız kardeşinin yatağına çarptı.
Ama kız kardeşini bu kadar üzgün ve gözyaşlı görünce yanına koştu, yatağa tırmandı ve ona sarıldı. Küçük kız kardeşinin küçük kollarını hissederek ona sarıldı, kabusun devam edeceğinden korkuyordu.
"Eshaal ne oldu?" diye sordu küçük Murat. Kız kardeşinin gözyaşlarını gördükten sonra yüzü endişeyle gerildi ve boğazı kapandı.
"Babaanne," diye açıkladı Eshaal.
Murat, hıçkırıklarını duyarak, gözyaşlarıyla hareketlenerek kız kardeşine daha sıkı sarıldı. İki kardeş de acıyı paylaştı ve büyükanneleri olmadan hiçbir şey aynı olmasa da, her zaman birbirleri için orada olacaklarını gayet iyi biliyorlardı.
Birkaç saniye sonra, Eshaal artık bir kabusta olmadığını fark etti. Kalp atışları sakinleşmeye başladı. Ama kaybının acısı hala oradaydı.
Henüz on beş yaşındayken, en acı verici kayıplardan birini yaşadı. Eshaal, büyükannesi hayatta olsaydı, Büyükbabası Ramzi'nin önceki gece olduğu gibi onu akşam yemeği yemeden kilitlemeye cesaret edemeyeceğinden emindi.
Eshaal, Aile'yi yine izinsiz binmişti ve büyükbabası onu eve geç girerken yakalamıştı ve kaçış yoktu. Karnı açlıktan ağrıyordu, dün gece hiçbir şey yememişti.
Murat, kız kardeşinden uzakta oturuyordu. Kızın gözlerindeki üzüntüye şaşırmamıştı.
"Keşke sesini tekrar duyabilsem ve ellerinin saçımı okşadığını hissedebilsem" diye iç çekti, "Ama sen benimsin" diye söz verdi Murat.
"Her şey yoluna girecek Murat," dedi, saçlarını nazikçe okşarken, "Sen de, küçük yaramaz. Ben her zaman seninle olacağım. Hiçbir şey bizi ayıramaz." Bu sefer daha sakin bir şekilde birbirlerine yaklaştılar.
Kapı defalarca duvara çarparak açıldı. İki çocuğun babası terleyerek ve neredeyse nefes nefese odaya girdi. O ana kadar kaç merdiven olduğunu hiç düşünmemişti. Herhangi bir tehlike var mı diye gözleriyle odayı taradı. Hiçbir şey bulamayınca kaşlarımı çattım.
"Sorun nedir?" diye sordu şüpheyle odaya girerken. "Neden çığlık attın tatlım?" Silahını arkasına koydu.
Kızının çığlığını duyar duymaz önüne kimin çıktığını umursamadan köşkün girişinden koşarak çıktı. Ve silahını çıkarmaktan çekinmedi.
Eshaal bir an babasına olanları anlatıp anlatmama konusunda tereddüt etti. Onu tanıdığı için çok endişelenirdi ve muhtemelen hiçbir kurt ona yaklaşmasın diye onu odasına kilitlerdi. Eshaal bu olasılığa gülümsedi.
Kızının gülümsemesini gören Mehmet'in gergin kaşları yumuşadı. Eshaal hayranlıkla babasına baktı. Onun ona nasıl baktığını, ona nasıl korunduğunu hissettirdiğini beğendi. Baba-kız arasındaki bağ oldukça güçlüydü, babası Eshaal için okuyabileceği bir dayanaktı, çünkü Mehmet Eshaal onun kalbine kan veren damardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eshaal, kafesteki kuş.
Fiksi RemajaNefretle körleşen, intikam arzusuyla baştan çıkan bir kalpte aşk alevlerinin doğması mümkün olabilir mi? Acı dinip yerini yeni bir tür acıya, aşka bırakabilir mi? Bu hem Eshaal'ın hem de Akın'ın kendilerinin keşfetmesi gereken bir şey. 🕊🐦🕊🐦🕊🐦...