1.1

28 1 0
                                    


Sinirle sınıftan çıkar çıkmaz okulda her sinirlendiğimde gittiğim yere gittim, büyük kapalı yüzme havuzuna girip soyunma odasına gittim ve kendine ait dolaptan kısa bir mayo şortu çıkarttım üstünde hiç yazı olmayan beyaz popomun biraz altında biten ve bacak kısımı iki yandan kesik modelli şortumu giyip hışımla okula kıyafetlerimden kurtuldum ve kendimi havuzun içine bıraktım.

Havuza girip biraz yüzdükten sonra kendimi kolaye yaslayıp bir etrafa bakındım, ders saatinde olduğumuzdan dolayı sanırsam etraf bomboştu ben vardım sadece, bunu seviyordum yüzmeyi ve yalnız kalmayı severdim ikisi bir arada olunca keyfim hemen yerine gelirdi.

Biraz daha havuzun işlemli köşesinde dinlendikten sonra kendini yeniden suyun altına attım ve diğer uca doğru yüzdüm kocaman olimpik havuzları andıran bir havuzdu iki taraf birbirine uzak olduğundan istediğim süre suyun altında kalıp kendimi rahatlatabildim.

Bir süre sonra yeniden  işlemeli havuz kenarının yanında sırtımı duvara verdim ve suyun üstünde rahatça durdum, suyun altından  çıktığımdan  dolayı yüzüme düşmüş kızıl tutamları geriye doğru hafifçe ittirdim.

Kendimi sudan çıkarmaya hazırlanırken demir kapının açılma sesi kulaklarımı doldurunca şaşırdığımı gizleyemedim ,  kendimi sudan çıkartmadan gelen kişinin içeri girmesini bekledim.

İçeriye giren tanıdık yüzle tuttuğum nefesimi verdim ve kendimi yenideb gevşetip arkama yasladım .

"Her küstüğünde suya gelemezsin arel" diyip havuza daha yaklaşan serhata cevap vermemek için kafamı suya soktum yeniden.

Ben suyun içindeyken bile konulmaya devam eden arkadaşımın sesini hafif bunu şeklinde duyuyordum fakat kendimi sudan çıkartmadığım için ne dediğini anlayamadım.

Sudan çıkıp " Ne diyorsun Serhat,ne  küsmesi?" Diyip daha çok yanına yaklaştım ve dirseğimle destek alarak  havuzun kenarına koyup yüzümü elimin içine yerleştirdim. "Siz gerçekten kendinizi dünyanın merkezi zannediyorsunuz heralde" diyip alaycı bir şekilde sırıttım.

Konu babam bile olsa bana yapılan yanlışı unutamam.

"Neyse boşu kes artık git havlumu getir oğluş," diyip yüzümün altındaki elimi sallayarak serhatı kovdum. Biraz söylense de gidip havlumu getirdi, kendimi kuruladıktan sonra havluyu omzuma attım ve giyinmek için soyunma kabinine girdim.

Spor salonundan çıkarken çoktandır bodrum kata inip uzun çocukla buluşmadığımı fark ettim, özür dileme makinesi asalak ama gerçekten dokunuşları iyi hissettiriyordu.

Serhata gitmesini söyleyip kendim bodrum kata indim ve utkuya aşşağıya gelmesi hakkında ufak bir mesaj yazdım.

Çok geçmeden yavaşça açılan kapıdan içeriye giren uzun ve yapılı uykunun bedenini görmemle dudaklarım yavaşça havaya kalktı.

Ne olursa olsun ne yaşarsak yaşayalım ben evet dediğim sürece asla beni red etmeyeceğini biliyordum. Arel olmak böyle bişeydi.

"Geldin?" 

"Çağırdın?" 

"Her çağırana gider misin böyle" diyip dudaklarımı yaladım.

"Hayır" dedi ve duraksadı sonra sanki cesaret almış gibi konulmaya devam etti "senin farkında bile olmadığın bir duygu var Arel, aşk." Dedi ve yeniden sustu ama ben konulmaya başlamasan yeniden konuştu "Ne kadar istemesem kalbime bir ağırlık bile yapsa sana aşığım ben Arel, seni bir dakika bile fazla görmek için her şeyi yapmaya razıyım, hoş zaten belli değil mi ? Vücudumu bile kullanmana izin verdim, Arel gerçekten senin için kendime yaptığım saygısızlıkların haddi hesabı yok, kör olsa görürdü fakat sen hiç görmedin Arel"

Arel (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin