1.3

27 3 0
                                    

Bugün ikinci günümdü; iyi bir insan olarak ikinci günümdü okuldaki.

Sabah alarmdan önce kalkıp mutfağa gittim ve en iyi yapabildiğim şeyi yapacaktım kurabiye.

Normalde deli sikmiş gibi sabahın köründe kalkıp kurabiye yapmazdım fakat onun beğenmesi için taze olmasını istedim o yüzden akşamdan değilde sabah yapmaya karar verdim.

Aptal aşıklar gibi düşünmeye başladığımı fark edince içten içe korktum fakat sonra aklımı kurabiye yapmaya odakladım. 

Bugün o kurabiyeler o kadar güzel olacak ki Utku kurabiyeden sonra seni  yemek isteyecek.

İç ses sus.

İçsesin mi var derdin var ya!

Siz benim iç dünyamda iken ben kurabiye hamurunu çırpmayı bitirdim, e tabi kızlar siz anca okuyun ordan hiç yardım yok hiç!

Hamurumu tezgahın üstüne alıp elimdeki merdane ile açıp kalp şeklindeki kalıplardan şekil çıkarttım ve fırına sürdüm.

Kurabiyelerim pişerken ben de hızlıca duş alıp hemen giymek için  kırmızı şort ve üstüne beyaz bir tişört çıkarıp üstüme geçirdim aynadan kendimi süzüp beğeniyle dudağımı kıvırdıktan sonra saçlarımı kulağımın arkasına attım ve koşar adımlarla fırına doğru koştum.

Tam zamanında gelmiştim kurabiyelerim pişmişti, fırından çıkartıp soğuması için tezgaha koydum ve onlar soğurken ben de babam ben ve Deniz için sandviç yaptım.

" Baba evimize hırsız girmiş" arkamdan cırlayan Denize hafifçe gülümsedim, cümlesine devam etti "hem de kurabiye pişirebiliyor hem bize sandviç hazırlıyor ve ayrıca gülümsüyor".

Sonlara doğru gülümsemenin yerini göz devirme aldığında arkamdan cırlayan kardeşim susmuştu.

"Ooooo arel bey?" Mutfağın geniş kapısından giren babam sorgular şekilde bakınca yanağına yılışık bir öpücük kondurdum.

"Günaydın ikinizede" diyip sandviçlerini onlara uzattım ve kendiminkinide alıp yemek için masaya yöneldim.

Biraz konuşarak birazda babamın sorularını cevaplayarak sandviçlerimizi yemiştik daha doğrusu onlar bitirmişti fakat ben doyduğum için yarısından biraz fazlasını yedikten sonra babam kızmasın diye elimde oyalanmıştım.

Gelen arama ile serhatın geldiğini fark ettim bebe aramayı reddedip masadan kalktım ve soğumaya bıraktığım kurabiyeleri saklama kabına koyup çantama attım.

"Baba yaptığım kurabiyelerden birazını okul için çantama koydum sen kalanını yiyebilirsin" diyip elimle ona öpücük gönderip ayakkabılarımı giydiğim sırada babamın "sandviçini al giderken yersin" diyen sesiyle sandviçimi aldım ve beni bekleyen serhat ve Denizin yanına doğru koşar adımlarla gittim.

Serhat arabanın önünde her zamanki gibi sigara içiyordu Denizde arabanın içindeydi.  Serhatın yanına gelip kollarımı boynuna doladım ve "günaydınnn" diyerek cıvıldadım.

"Günaydın güzellik" diyip belime sarılıp  beni kendine çeken serhata göz devirip kokuna vurdum ve elimdeki sandviçi yemesi  için ağzına doğru tıkıştırdım, ilk başta şaşırsada  iki lokmada bitirdi sandviçi

" Koca ağız" dediğimde parmaklarımı ısırıp gülen serhatın kafasına yavaşça vurdum ve arabanın içine girdim.

"Serhat abi, abim bugün erkenden kalkıp kurabiye yapmış" güneş gözlüğümü takarken konuşan denize gözlerimi devirdim, o görmedi gerçi fakat olsundu.

"Öyle mi? Arel şaşırtıyorsun beni ateşin falan mı var" bir eli direksiyondayken diğer elini alnıma koyan serhata da göz devirdim.

"Siz görmüyorsunuz belki ama size göz devirmekten gözlerim ağrıdı ezikler" diyip elini ittirince serhattan sesli bir kahkaha atınca kafasına vurup önüme döndüm.

Arel (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin