mehir ırmak
"ben... sen... gözlüklü abi? pembe elbiseli kız... yasemin teyze?" dedim şok içerisinde.
"peri kızım benim... ne kadar güzelleşmişsin." dedi yasemin teyze. ben hemen çağla'ya dönüp "beni en başından beri tanıyor muydun?" dedim. çağla sadece başını salladı. gözlerim dolu bir şekilde yasemin teyzeme baktım.
"ben... ben çok kötü bi-" arden hemen lafımı kesip "anne mehir birkaç hata yaptı ama şu an onları düzeltmek için o kadar çabalıyor ki!" dedi hevesle. yasemin teyze bana döndü, "senin içinde o kadar tatlı bir kız çocuğu var ki mehir, senin kalbin o kadar güzel ki meleğim. gurur duyuyorum seninle."
AĞLAYACAKTIM
"yasemin teyze ya!" dedim ağlarken. arden şaşkınca bana baktı. "mehir, güzel kızım niye ağlıyorsun anneciğim?"
anneciğim...
ağlamam daha da çok şiddetlenirken hemen ellerimle yüzümü kapattım. "anne, sen dinlen ben mehir'i çıkartayım." dedi arden ve kolumdan tutup nazikçe beni odadan dışarı çıkardı.
"mehir?" arden'in sesi acıma doluydu.
bana acıyordu.
dönüştüğüm kişiyi gördüğü için ondan çok utanıyordum
"sen... sen annenin yanına git." dedim hıçkırıklarımın arasından. arden burukça gülümsedi, ben ise başımı yere eğdim.
çağla'nın bursunu yakmıştım ben.
ben ne yapmıştım?
birinin beni sarıp sarmalamasıyla ağlamam daha da şiddetlendi.
"şşşştttt... tamam, tamam mehir... geçecek, tamam mı?"
arden saçlarımı okşarken bir yandan da beni sakinleştirecek cümleler kuruyordu.
işe yarıyordu.
arden'in kollarında kendi ailem için ağlıyordum.
o ise bi' bebeği sakinleştirir gibi beni sakinleştirmeyi başarmıştı.
"özür dilerim." dedim yorgunca.
"sorun yok mehir..."
23 ekim 24