7- Sevmek?

71 14 12
                                    

Kafamı sindiğim duvara yasladım. Neden bu haldeydim, içimdeki bu yerini dolduramadığım boşluk da neyin nesiydi?

Oysa tam şu an, yaptığımız eylemlerin kamuoyunda ses getirdiğini öğrendiğim için zevkten dört köşe olmalıydım, fakat ben heyecanlanmayı bırak en ufak bir mimiğimi bile hareket ettiremez haldeydim. Tuhaf bir depresyon hali, anlamsızlık sarmıştı tüm vücudumu. Ve ben bilmediğim amansız bir hastalığa tutuluyor gibiydim. Ellerimin arasından kayıp giden benliğimi tutmaya çalıştıkça aksileşip daha da derinlerime iniyordu.

Derin bir nefes alıp fakültedeki gürültüleri dinledim. Okula başladığımdan beri ilk kez yapayalnız hissediyordum. Bundan öncesinde pek düşünmez, arkadaşlarımın arasına kapılır etrafımdaki olayları görev bilip bir robot gibi yerine getirirdim. O halde neydi şimdi tüm bu sorgulamalarım? Kendimi düşünen bencilin teki olmuştum. Hiç de huyum değildir...

Kaşlarım çatıldı. Yaşadığım bu değişimin bir sebebi vardı elbet. Yine de değişim için hayatımdaki bazı şeylerin değişmiş olması gerekiyordu. Ev, okul ve sokaklardan başka hayatım yoktu ki benim. Derince düşündüm, fakat dakikalar sonra aklıma sızan kara gözlerle vücudum baştan aşağı nefretle titremiştim. Aşağılık herif...

Belki bunu içimden itiraf ederken kendime duyacağım nefret, ona karşı olan nefretimden çok daha büyük olacaktı, ama düşüncelerin öyle bir hal almıştı ki inkâr edemiyordum. Bu ülkücü pislik beni gerçekten etkilemişti.

Selma'ya duyduğu aşk gözümde öyle bir yerdeydi ki sanki onların aşk acısını ben çekiyordum. Yüreğim heyecanla hızlanırken itirafımı kabullendim. 

Ben, bu okula geldiğim ilk günden beri kendi davamı sahiplenmiş, tüm hayatımın önüne koymuştum. Ailemin canından bile kıymetliyken... ilkelerimin benim için kutsallığı tartışılmaz bir boyuttaydı. Ama o alçak adam bana Selma'ya duyduğu aşkla öyle bir tokat vurmuştu ki, düşüncelerden, davalardan bile çok sevilmenin nasıl olduğunu merak etmeye başlamıştım. İçim içimi yerken artık uyumadan önce düşündüğüm tek şey bunlardı. Bir insan nasıl bu kadar çok severdi? Ya da böylesine sevilmek nasıl hissettirirdi? Acaba Selma ne kadar sevildiğinin farkında mıydı? Belki de en başta Kutay'ın gerçek kişiliğini ona anlatsa hiç önemsemeden ilişkisine devam ederdi. Kim bilir? 

İşte aklını başından alan sorular bunlardı. Kendisiyle hiç alakası olmayan iki kişinin ilişkisi...

"Oğlum Ulaş, sonunda kafayı sıyırıyorsun demek." Yüzümü avucumun içine hapsedip sertçe ovaladım. Ellerimi yavaşça indirdiğimde görüş alanıma Nesrin girince oturduğum yerde kasıldım. Uzaklaşmaya başlayan genç kadının ardından anlamsız bakışlarımla bakmaya devam ediyordum.

Eğer onunla konuşsam ben de Selma ve Kutay'ın sahip olduğu şeyi mi yaşayacaktım. Birini delicesine sevmek? Belki de içimdeki boşluğu dolduracak eksik parça buydu!

O esnada ne oldu bilmiyorum ama içimdeki merak, cesaretimi körükleyince fakülteye girmiş olan kızın peşinden koştum. "Pardon, bir dakika konuşabilir miyiz Nesrin?" dedim nefes nefese kalmış bir şekilde. İsmini işitince adımlarını durdurup şaşkın ifadesiyle bana döndü. Neyse ki koridorda az kişi olduğundan bu cüretim yüzünden utanç duymayacaktım. Birkaç adım atıp ona yaklaştım. "Kusura bakma, yani hiç tanışmadan seni böyle durdurmak ayıp oldu. Seni çoğu kez bizim fakültede gördüğüm için tanıyorum."  

Kız sanki sözlerime gücenir gibi, kafasını eğdi. Yanaklarının kızardığını görebiliyordum. "Bir arkadaşım burada. Onun için geliyordum sık sık."

Pot kırdığımı fark edince elimi stresle enseme attım. "Biliyorum yani," onca topluluğa konuşan ben küçücük bir kızın önünde dilimin birbirine dolanmasına engel olamıyordum. "Buradan birinin arkadaşın olduğunu duymuştum önceden." Elimi ona uzattım, "Ulaş ben, Ulaş Eroğlu."

Nesrin dudaklarında canlandırdığı küçük bir gülümsemeyle elimi tutup salladı. "Biliyorum."

Bunca zamandır benim varlığımdan bile haberdar değildir diye sanırken beni tanıyor olması şaşkınlığımı zirveye taşıdı. Çabucak toparlanıp aklımdakileri bir çırpıda söyledim. "Yarın müsaitsen, okul çıkışında karşıdaki pastanenin açılışında bana eşlik eder misin? Sahibi çok yakın bir arkadaşım. Gelirken birini getirmemi rica etmişti." Reddedilecek bile olsam içimdeki düşüncelerle boğuşmaktan çok daha kolay gelmişti bu teklifi yapmak.

Nesrin'in bakışlarındaki bariz şaşkınlığı görsem de kafasını hızla salladı. "O-olur," yüzündeki gülümseyiş daha da genişledi. "Eşlik ederim." Biraz daha böyle tuhafça dikilirsek başka şeyler saçmalamaya başlayacaktım. Neyse ki kolundaki saate bakıp arkadaşının yanına gitmek için müsaade istedi.

Koridorun ortasında donakalmış bir şekilde beklerken az önce yediğim haltı yeni yeni fark etmiştim.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SULTAN-I YEGAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin