26

207 29 6
                                    

Karavanı uygun bir yere park edip, gezintiye çıkan millet ve onlardan ileride heyecanla ordan oraya ilerleyip şarkı söyleyen izci Jungkook.

"Baltalar elimizde! Uzun ip belimizde! Gideriz ormana! Hey or ma na!"

Taehyung, Jin babasını kucağında taşıyan Namjoon babasına bile tatlılık krizi geçiremeyecek kadar uykulu ve mızmız iken ilerideki aşırı heyecanlı olan sevgilisine anlamsızca bakıyordu. "Kampa gelmek iyi bir fikir miydi?"

"Ayy! Bence çok iyi bir fikirmiş. Baksana şu ağaçlara." Yanındaki Jimin bu sabah nedensizce gereğinden fazla hayatsever olduğundan, Taehyunh buna da şaşırıyordu. Tanrı aşkına... Herkes neden bi tuhaftı bugün?

Jimin aniden yere eğildi ve yerdeki toprağı avuçları arasına aldı. "Şu toprağın güzelliğine bak Taehyung!" O sırada arkasından gelen Hoseok, ona ufak bir uyarı yapmış ve önlerine geçmişti.

"Götün gözüküyor."

"Ayy..." Jimin eliyle kısa şortunun gösterdiği götünü saklarken, boğazını temizleyip ayağa kalkmış ve tekrardan alık alık gülmeye başlamıştı.

Taehyung her ne kadar emin olamasa da, bu mutluluğun sebebini; karavanda horlaya horlaya uyuyan Yoongi hyunguna bağlıyordu.

'Tamam Jimin'i anladım da, bu Jungkook niye bu kadar mutlu lan?!' dedi kendi kendine içinden.

Herkes güzel güzel giyinmişken sabah uyanmakta zorluk çektiğinden, Ayıcık Bombo'lu pijamasıyla aralarına katılan Taehyung; Jimin'in mutlu iç çekmelerine daha fazla dayanamamış ve ilerideki sevgilisine doğru koşmaya başlamıştı.

"Yaşlı kütük seçeriz! Karşılıklı geçeriz! Testereyle biçeriz! Oh bi çer iz-"

"Aşkım bi dur!" Arkasından gelen nefes nefese kalmış minik sevgilisini görünce, kutsal izci şarkısını durdurmuş ve yüzündeki gururlu gülümsemeyle dönmüştü. "Bebeğim?"

Taehyung ona yetişince yorulduğunu söylemeden ellerini kucak için ona uzatmış ve saniyesinde kendisini sevgilisinin kucağında bulmuştu. Jungkook kollarını bacağının ve belinin altından geçirip kendisini kucaklarken kollarını boynuna sarmış, yanağını omzuna yaslamıştı. "Yoruldum ya. Bir yerde duralım artık."

Jungkook omegasının boynuna sesli bir öpücük kondurup kalçasına ufak bir şaplak attı. Taehyung'un sabahın erken saatlerinde uykusuzken ne kadar mızmız ve huysuz olabileceğini bildiğinden, şu anda izci şarkısını içinden söylüyordu.

Üzerinde koyu krem rengindeki izci üniforması ve kovboy şapkasına benzeyen aynı renkteki şapkasıyla ne kadar seksi gözüktüğünü bilmeden etrafı keşfederken; kucağındaki oğlanı daha fazla zorlamamak adına bir anlığında adımlarını duraksattı ve etrafında dönerek uygun bir yer seçmeye çalıştı. Şu anda bulundukları orman pek de kamplık sayılmadığından, sık ağaçlar olan yerleri seçmek istemiyordu. Arkasındaki millete döndü. "Napıyonuz?"

"Ya sen ne diyon amınakoyayım?" Hoseok sanırım biraz gergindi.

Jungkook gülümsedi ve konuşmasına başladı. "Şimdi, üzerimdeki rozetlerimde de gördüğünüz gibi, damadınız büyük bir izcidir. Geçen sene bizim 'Busan'ın İz Bırakan İzci'leri' derneğinde Ocakbaşı'ydım."

"Ee?" Kocasının kucağında rahatça yayılan Jin, uykulu olduğundan şişen gözlerini kısıp sormuştu.

Damat boğazını temizledi. "Şey, yani demem o ki." Yüzündeki gülümseme acınasıydı. "Ben büyük bir izci olduğumdan, izci hislerime dayanaraktan; kaybolduğumuzu söylüyorum."

"Ne?" diye kafasını kaldırdı minik omega. Alfası bu tatlı ifadeyi görünce gülümsemiş sarı saçlarına öpücük kondurmuştu. "Şaka yapıyorum yavrum." Tekrar millete döndü.

Fake Blonde Omega |taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin