22

296 40 9
                                    

"Şimdi de kaybetmedin mi...?"

Göz bebekleri titreşmişti adeta. Kalbinin tam da ortasına acı dolu, keskin bir hançer saplanmıştı. Kurdunun göğsünü delip geçmek ister gibi parçaladığını hissedebiliyordu.

Zar zor ayrıldı o mis kokulu boyundan. Elleri zar zor çözüldü o incecik belden.

"Kaybettim mi?" Zar zor yutkundu ve zar zor sordu.

"Seni kaybettim mi Taehyung?"

Küçük olan tek kelime bile etmiyordu. Gözleri birbirine değmiyor, alfanın kalbine dokunacak en ufak bir söze başlamıyordu. Söyleyecekleri vardı lakin söyleyecek hâli yoktu.

Aptal yerine konulmayı kabullenememişti. Alfası her ne kadar pişman dolu gözlerle ve özürlerle gelse de bu durum içinde bir ukte bırakıyordu. Aşık olduğu adamın kendisini kandırması onu gerçekten hayal kırıklığına uğramıştı.

Fakat gidemezdi.

O da en az sevgilisi kadar biliyordu ki; ne jungkook onsuz, ne de taehyung jungkook'suz yapamazdı. Birbirlerine alışmışlardı ve her şeyden önce birbirlerine aşıklardı.

Ve Taehyung sadece zamana bırakmaya karar vermişti.

Kaportanın üzerinden yani alfasının bacaklarının arasından çıkarken bakışlarını değdirmekten hâlâ çekinir bir hâli vardı. Elindeki anahtarından arabanın kilitini açtı ve şöför koltuğuna yerleşti. "Taehyung."

Jungkook da bir cevap vermeden arabasına yerleşen sevgilisinin yüzüne meraklı gözlerle bakarken, kendisine göz ucuyla bile bakmayan omegaya ilerledi ve şöför camına tıklattı. "Bebeğim lütfen."

Omega dolu gözlerini kırpıştırmamak için büyük bir çaba sarf ediyor, burnunu çekerken anahtarı kilite yerleştirmeye çalışıyordu. Ancak gözlerini kırptığında görüş açısı netleşince fırsattan istifade anahtarı kilide yerleştirdi. Tek istediği arabasını çalıştırmak; evine gidip en sevdiği mor battaniyesine ve Henry Cavill baskılı yastığına sarılarak ağlamaktı.

Fakat bu dokunaklı planını bozan bir olay gerçekleşmiş, küçük olan arabasını çalıştırana kadar Jungkook çoktan yan koltuğuna yerleşmişti. Taehyung onun bindiğini görünce artık kendisini tutmayı bırakıp ağlamaya başlamıştı. Ki birazdan konuştuğunda duyacağı sesi bile bu ağlamanın arasına sesli hıçkırıklar kaçmasına neden olacaktı.

"Kaçıp gidemezsin! Beni dinle artık!" Alfanın sabrı taşmış, sinirden damarları belirginleşmişti. Ve omegasının ilk defa gördüğü bu hâli, onun daha da hassas olmasını sağlamıştı.

Dudakları arasından tekrar kısık bir hıçkırık fırlarken hâlâ bir cevap alamayan alfanın her ne kadar ruh eşini ağlarken görmesi içini yaksa da, biraz olsun kendisini açıklayabilmek istiyordu.

"Ağlamayı kes artık!"

"B-Bağırma bana!"

Sarı saçlı çocuk minik ellerini ağlamaktan kızaran yüzüne götürmüş, hıçkırıklarının avuçlarının arasında yok olmasını sağlamıştı. Kalbi çok acıyordu. Belli ki bunun en büyük sebebi kurdunun ruh eşine küskün olmasıydı. Ama ne yapabilirdi ki? Kendisi affetse bile kurdu kabul etmiyordu.

Uzun süren sessizlik sırasında Taehyung sadece sessizce ağlamış, Jungkook bağırdığı için pişman hissederek onu izlemişti. Onun da koca gözleri dolu doluydu ama kendisini tutmaya ayrı bir özen gösteriyordu.

Fakat dayanamıyordu.

Onu ağlarken görmeye gerçekten dayanamıyordu. Onu ağlatan her şeyi yok etmek istiyordu, ağlatanın kendisi olduğunu bilmesine rağmen.

Fake Blonde Omega |taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin