Jungkook Core
"Futbol, gitar, bir şişe şarap, sigara, çilek, kırmızı, iyi müzik, şehirin gece ışıkları ve Kim Taehyung..."
"Onun için çizgiyi aşar, zamanımı boşa harcar, aklımı kaybederdim. Derlerdi ki 'Bu defa çok ileri gitti'. Görüyorsun ki aşk beni delirtti. Eğer seni delirtmiyorsa doğru yapmadığın bir şeyler vardır."
━━━━━━━※━━━━※━━━━※━━━━━━━
Taehyung'un bakış açısından
Oylama gününün üzerinden tam iki gün geçmişti. Jungkook'un beklenmedik hareketi yüzünden o gün yalnızca ben değil herkes büyük bir şaşkınlığa uğramıştı. Yeonbin'in amacına ulaşamadığı gibi deliye döndüğünü duymuştum. O gün çıkan karar sonrası yeniden seçim yapılmıştı ve ben bir kez daha sinema kulübünün başkanı seçilmiştim.
İki gündür Jungkook'tan ne ses vardı ne seda. Dünkü antranmanı ekmişti. Bu ise hiç yapmayacağı türden bir şeydi, ister istemez benimle bir ilgisinin olup olmadığını düşünüyordum. Yarın Koç Park takım kaptanını açıklayacakken böyle sorumsuzluklar yapması beklenmedik şeylerdi. Alt sınıfların koridoruna çıkmıştım fark etmeden. Gözlerim etrafta bir şeyler arıyordu. Bir şeyi değil birini.
Bugün bunu ikinci yapmışımdı. Ne yazık ki iki seferde de amacıma ulaşamamıştım ama koridorda karşı karşıya geldiğim Fabian ile hiç değilse arkadaşına rastladım diye düşündüm. Beni gördüğü an bakışları sertleşmişti. Elinde olsa beni bir kaşık suda boğarmış gibi bir hali vardı. Yanımdan hızlıca geçip gitmek isterken yana doğru ufak bir adım atıp önünü kesmiştim. Bunun beklemiyor olacak ki şaşırdı.
"Ne var Taehyung. Bir siktirip gidersen lütfen işim gücüm var malum. Seninle uğraşamam." Bu çocukla hiçbir husumetimiz de olmamıştı bugüne kadar, bu yersiz sinirinin tek nedeni Jeon'la olan rekabetimiz olmalıydı. İçinde bile olmadığı bir rekabet için fazla büyük yaşıyordu her şeyi.
"Ben de sana meraklı değilim Fabian. Jungkook geçen gün antrenmana gelmedi, hastaymış sanırım Koç Park yakın olduğumuzu sanmış olmalı ki durumunu kontrol etmemi istedi benden. Onunla yüz yüze gelmeme gerek yok sanırım. Sen de pekala söyleyebilirsin nasıl olduğunu. Malum götle don gibisiniz. Ayrılmıyorsun pek burnunun dibinden." ayak üstü sıktığım yalanları yemesini umut etmiştim sadece. Koçun böyle bir isteği olmamıştı ama gelip 'aklım hala geçen günde, Jungkook nasıl?' diye de soramazdım ya. Sanane nerse ne diyecektim. Sahiden de beni niye alakadar etsindi ki nasıl olduğu. Bana gözlerini devirmiş ve alayla gülmüştü
"Aracıya ihtiyaç yok sağol. Sen aklındaki o 1 megabaytlık yeri de bununla doldurma hiç, Jungkook koçla kendisi görüşür. Şimdi çekil ayağımın altından." gidecek gibi olduğunda bir kez daha onu durdurmuştım. Şimdi alev saçan gözlerle bana bakıyordu. Sanki gerçekten saçımı başımı yolacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Team? Goddamn!
FanficOkulun en alakasız gruplarının yolu bir gün kesişir Yoonmin Taekook Namjin Text ve düz yazı karışık* Highschool au* Slow burn *