Ölmekten daha kötü bir şey varsa o da ölmek istediğin halde yaşamak zorunda olmaktır.Öyleydim yaşamak istediğim için değil zorunda olduğum için yaşıyordum.
Zorunluluklardan nefret ediyordum.
Babama ve anneme katlanmak zorunda olmaktan.
Okuldaki zorbalara katlanmak zorunda olmaktan.
Hocalara katlanmak zorunda olmaktan.
Okula gitmek zorunda olmaktan.
Susmak zorunda olmaktan.
Ve daha nicesi için zorunluluklardan nefret ediyordum.
Son lokmayı da ağızıma atıp sofradan kalktım bir aydır annemler evde yoktu ve ben cenneti yaşıyordum.
Baba tarafından bir akraba büyük bir ameliyat geçirdiği için ona destek olmak amacıyla yanına gitmişlerdi ve bir aydır gelmemişlerdi bir kere bile arayıp ne zaman geleceksiniz diye sormamıştım.
Sormazdım o gün o gece perişan halime rağmen beni döven babamı ve buna sessiz kalan annemi arayıp sormazdım.
Kahvaltılıkları dolaba yerleştirip bulaşıkları tezgaha bıraktım masayı sildikten sonra bulaşıkları yıkadım.
Mutfaktaki işim bitince salona geçtim hafif dağılmıştı toplayıp bir güzel etrafın tozunu aldım daha sonrasında ise süpürdüm.
Annemle babamın odası zaten toparlaydı oraya hiç girmeyip toparlamamıştım hâlâ bıraktıkları gibiydi.
Kendi odama geçerek çalışma masamı topladım dün okuldan geldikten sonra geç saate kadar ders çalışmıştım daha sonra toplamaya halim kalmadığı için direkt uyumuştum.
Allah'tan bugün cumartesiydi ve okul yoktu yoksa yeterince dinlenebileceğimi sanmıyordum.
Dün çıkardığım ve yere attığım okul üniformamı ve eşofmanımı alıp banyoya götürdüm ve kirli sepetine attım.Geri odama dönüp yapabileceğim bir şey olmadığı için kitaplığımdan bir kitap alıp yatağıma oturdum ve okumaya başladım.
Sayfaların içinde kaybolmuş giderken telefonumun melodisi kulaklarımı doldurdu.
Kim aradı ki acaba diye düşündüm zaten sadece üç seçenek vardı ya annem ya babam yada Sevda'ydı başka numaramın kayıtlı olduğu kişi yoktu.
Kalkıp masamdan telefonumu alıp arayana baktım annem arıyordu telefonu cevaplayıp kulağıma götürdüm.
-"alo, efendim anne ?"
-" nerdesin sen ?"
-"evdeyim anne nerede olucam"
-"yazıklar olsun sana bir aydır Anlara'dayız bir kere bile arayıp sormadın"
-"kusura bakma anne ararım bir dahakine"
-"evden asla çıkmıyorsun eve de iyi bakıyorsun dağınık bırakma evi temizle her gün biz buradayız daha"
-"ne zamana kadar ?"
-"bilmiyorum işte şu babanın amcası Halil hasta hâlâ bi ölmedi gitti babanda ne meraklı bunlara ayrılmıyor başından"
Tebessüm ettim babam bu ilgiyi benden başka herkese gösteriyordu bi bana gaddardı bi kızına acımasızdı.
-" iyi o zaman anne ben kapatıyorum" demiştim ki annem suratıma kapattı.
Hep böyle yapardı söyleyeceğini söyler yüzüme kapatırdı telefonu.
"Neyse" dedim sesizce telefonu yerine koyup mutfağa gittim. Kitap okuma isteğim kaçmıştı o yüzden oyalanmak için başka şeyler yapacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK
Adventure"Suskun insanın içi Sözcük kuyusudur derler." |Hasan Ali Toptaş *** "Ne istiyorsun benden ? Benim değerli bir şeyim yok ki" "Var aslında" "Ne gibi ?" "Sen...