"Sana diyorum Arın kim kilitledi seni oraya !?" Dedi bir kez daha "sen bilmiyor muydun ?" Dedim. Çatık kaşlarının altından bana baktı "bilmiyordum ben eve bu sabah geldim" gözlerim büyüdü boş yere suçlamıştım onu ama pek de umrunda değildi o beni kaçırmıştı. "Şimdi söyle seni oraya kim kilitledi ?" bakışlarım burada çalışan kadına döndü tedirginlikle bana bakıyordu.Söyleyemezdim annesinin önünde oğlunu patronuna şikayet edemezdim. "Kimse" dedim "kimse kilitlemedi" yanımdaki kadın derin bir oh çekip tebessüme teşekkür ederim dercesine baktı bana.
"Ne demek lan kimse kilitlemedi az önce sen demedin mi kilitlediler beni odaya nefessiz kadım bayıldım diye" burnundan soluyordu ve ürkütücü görünüyordu.
"Hayır kilitlemediler kapı sıkışmış bende biri kilitledi sandım az öncede boş bulunup kilitlediler dedim kimse kilitlemedi beni" diye yalan söyledim başka yalan bulamamıştım aklıma ilk geleni söylemiştim fakat pek inanmış gibi durmuyordu.
İşaret parmağını bana doğru sallayıp "bak bu söylediklerinde bir yalan varsa eğer" demişti ki dibine gidip sözünü kestim "ne olur ? Ha ne olur sözlerimde yalan varsa ? kimsin ki sen ? Neden ilgileniyorsun ki benim bayılmamla ne sebeple ?"
Yüzüme sertçe baktı dişlerini öyle sıkıyordu ki çenesi kasılmıştı anlındaki damar belli olmuştu niye sinirlenmişti ki niye kızmıştı çok değişik bir adamdı. Ama kurtulacaktım akşam ne istediğini dinleyecek derdini öğrenecek sonra def olup gidecektim burdan.
Kahve rengi saçları omuz hizasında biten orta yaşlarının başındaki kadın bize dönüp "kız anam ben daha önce Alpay beyimi hiç böyle görmemiştim heleki bir kadın için" dedi. Umrumda değildi ne Alpay nede diğerleri.
"Safiye çene yapacağına çayı demle hadi daha Arın kızımıza sofra kurulacak" dedi Furkan'ın annesi daha sonra bana dönüp "çok teşekkür ederim kızım Alpay bey seni kilitleyenin Furkan olduğunu öğrenseydi büyük kargaşa çıkardı sağol"
"Furkan için değil sizin için söylemedim Alpay'a fakat bir daha böyle bir şey yaşanırsa söylemek durumunda kalacağım"
"Tövbe kızım ben konuşacağım Furkan'la bir daha böyle bir mevzu olmayacak"
Kadına tebessüm ettikten sonra mutfaktan çıkacaktım ki kadın "nereye gidiyorsun kızım geç otur şöyle kahvaltıyı hazırlıyoruz sana"
"Yok ben bir şey yemeyeceğim sağolun"
"Aa olurum öyle şey Arın kızım vallahi bırakmam geç otur hemen iki dakkaya hazır olur masa" asla yemem demiştim ama gurur yapacak durumda değildim çok açtım hem şimdi yemesem güçten düşerdim akşam eve dönemezdim.
"Peki oturayım o zaman" masaya oturduğumda sofra hemen hazır olmuştu. "Alpay yemeyecek mi ?" Diye sordum onu merak ettiğimden değil ben oturduğum için mi oturmuyordu masaya sadece onu merak etmiştim.
"Yok kızım o sabahları kahvaltı yapmaz" günün en önemli öğününü nasıl atlayabiliyordu. Gerçi benimde doğru bir şekilde kahvaltı yaptığım tartışılırdı. Sabah okula geç kalmamak için okulun yakınlarındaki fırından aldığım poğaça ve meyve suyu ile yapardım kahvaltımı hafta sonu ise sözde anne ve babamla kahvaltı yapmak istemediğim için onlar yaptıktan sonra ben yapardım kahvaltımı.
"Farklı bir adam" diye mırıldandım "öyledir Alpay beyim çok konuşmaz çok yemez çok gezmez öyle her şeyi sevmez herkesi hayatına almaz ama severse tam sever" dedi safiye hanım kaşlarım çatıldı bana neydi bundan.
"Bana niye anlatıyorsunuz bunları" dedim "beni ilgilendirmiyor nasıl biri olduğu"
"Elbet ilgilendirmiyordur ben sadece söylemek istedim" dedi elllerini musluğun altından çıkarıp kurularken. "Neyse ben gideyim içeride yapacak işlerim var"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK
Adventure"Suskun insanın içi Sözcük kuyusudur derler." |Hasan Ali Toptaş *** "Ne istiyorsun benden ? Benim değerli bir şeyim yok ki" "Var aslında" "Ne gibi ?" "Sen...