3.Bölüm: Persephone'nin Kaçırılışı

15 2 6
                                    

Tamino - Persephone

İlk başta şunu sormama izin verin. Sizce Deniz devletin askeriyesine katılamadan önce nasıl bir meslek yapıyordu?

Sıcaklık basan yanağıma ne kadar dokunup dramatik bir şekilde dönerek ona bakmak istesem de bunu yapamamıştım. Sadece ona dönüp gülümseyerek "İşte bunu bekliyordum." diyebildim. Konuşmam ile içindeki sinir daha da artmış gibiydi. Sweatimin yakalarından tutarak birkaç santim de olsa beni yerden kaldırmıştı ancak hala ona alttan bakıyordum. "Sen neyin peşindesin? Gerçekten Can mı?" Kendimi açıklamak için dudaklarımı araladığımda az öncekine göre daha kısık bir ses tonunda konuştu "Neden teslim oldun?"

Başımı olumsuz anlamda salladım, "Teslim falan olmadım." Yakalarımı serbest bıraktı ve geriye doğru bir adım attıktan sonra elini saçlarının arasına attı "Neden bunca zaman sonra şimdi?" Derince iç çektikten sonra ona baktım "Birkaç gündür sürekli bana neden sorusu soruluyor, hoş değil." Eli saçlarının arasındayken durdu ve bana döndü. "Amacın ne?"

"Sana karşı açık olacağım Alaz." Derince iç çekip ciddi bir konuşma yapmaya hazırlandım. "Sana ihtiyacım var." Bu sefer şaşkınlığını gizlememişti, eli istemsizce boynunda asılı olan Artemis temalı kolyesine gitti. Dudaklarıma yayılan gülümsemeyi fark ettiğinde elini hızlıca kolyesinden çekti "Demek alışkanlıklar terk edilmezmiş." Cümlem onun için bir hiçmiş gibi üzerime yürüdü ve bana doğru eğildi. "Sana hiçbir şeyde yardım etmeyeceğim, yıllar önceki aptal yok karşında."

Gözlerimi bedeninde dolandırıp tekrar yüzüne getirdiğimde merakla ağzımdan çıkacak kelimeleri bekledi "Sadece saçların değişmiş, boyun dahi aynı." Geriye doğru çekildikten sonra ayağındaki topuklu bot ile hiç düşünmeden göğsüme vurdu. Dudaklarımdan çıkan küçük bir inleme sesinden sonra sırtım soğuk zeminle buluştu. Beynimin verdiği emir sadece öksürmem yönündeydi. Boğazımdan ardı sıra öksürük çıkarken gözlerimi kapattım. Dünyam daha karanlıkla kaplıyken yakamda tekrar bir ağırlık hissetim gözlerimi açtığımda ise karşımda o vardı. Arkasındaki ışıktan daha parlak ve güzel yüzüyle bana bakıyordu. Kaşları çatık olmasına rağmen gözlerinin içi hâlâ o neden sorusundaydı.

"Deniz, benimle oynama. Neden buradasın dedim!" Sona karşı sinirlenmeye karar vermiş gibi aniden sesi yükselmişti. "Seninle oynamıyorum. Gerçekten sana ihtiyacım var." Elleri hafiflememişti bile Kıyafetimin boğazındaki kısmı canımı acıtmaya başlamıştı. "Bana sözün var." Birkaç saniye duraksadıktan sonra sert zemine doğru tekrardan bedenimi fırlattı. Acı bir süreliğine damarlarımdan akıp geçmişti. "Bana vurmayı kesecek misin?" Odanın içinde sesim yankılanmıştı ama onun umurunda bile değildi. Elini tekrardan kolyesine atmıştı.

"Alaz."

"Seslenme bana." Kükreyen sesi kulaklarımda çınlamıştı. "Ne dememi istiyorsun? İsmin bu!" Ona aynı şekilde cevap vermek şu an işime gelmeyeceğini biliyordum. İçimden kavga etmek geliyordu onun siniriyle benimkini bir yarışa sokmak istiyordum. "Söz möz yok. Kendine başka bir it bul."

"Hayır, kaybetmeyecektin iddiayı. Benimle geliyorsun." Elini kolyeden çekip iki yanda yumruk yaptı, gözlerindeki ateş hiç sönmemişti ki tekrardan belirdi dememe şans versin. Bir kaşımı havaya kaldırıp gülümsedim. "Benimle geliyorsun hançerim."

"Ne kadar sürecek?" Bu kadar kolay olmasını beklemiyordum. Yerimden doğrularak çoktan açılmış olan demir kelepçelerden kurtulup odanın köşesine fırlattım. Gözleri ilk demir sesiyle yankılanan yöne daha sonrasında bana dönü "Ben de ne zaman açacaksın diye bekliyordum."

Görev Adı: Çirkin Ördek Yavrusu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin