Final II- Yıl 1946 -
( 7 sene sonra. )Güney Kore ruh ve sinir hastalıkları hastanesi, soylu ailelerin geçmişten gelen kan davalarının sonuç bulduğu bir darbe sonrasında kapatılmıştır. Hastaneye yardım amaçlı narkoz ve ilaç gönderen ülkelerden biri olan İngiltere, hastanenin içerisinde kalan malları almak için Güney Kore'ye geldiklerinde, görkemli hastanenin yıkık ve yollarını düzeyen betonlarının kan çekmiş olduğu gerçeği ile yüzleştiklerinde çevreyi biraz kolaçan etmişlerdi. Hastanenin içerisinde rahip ve hemşire kıyafetleri, hastalara zulm çektirmek için kullanılan bir kaç kesici husus vb. şeylerden gayrı başka bir şey bulunamamıştı.
Daha sonra ise, bir İngiliz çavuşu yıkık hastanenin, çimenlik alanının hafif yukarısında kalan nar ağacının dibine bırakılmış bir günlük ve mektup bulmuş ve yanındaki komutanlarına iletmişti, lakin mektubu yazan kişinin kimliği tanımlanamadığı için mektubu yakmış ve kağıtların külleri havada uçuşurken İngiliz askerleri hastaneyi terk etmişti...
---
-
Günlüğün içinde bulunan sayfalardan bazıları;
-
30 Ocak 1939
Dört gün evvel, bedenin gözlerim önünde mermiler ile yere serilirken ben çığlık bile atamadım Jisung. Bedenimden dal dal düşen bu yıkık intihar dokunuşları, ve gözlerimden dinmeden akan yaşlar Tanrı'mın bana günahımın bedeli olarak bahşettiği en büyük cezamdır. En ufak bir rüzgarı bile hissedemiyorum tenimde esmesini beklediğim, bir sarılsam sana kalbimde kurumuş tüm ırmaklarım canlanacak sanki... Defalarca kez özür dilemek istiyorum, hiç yapmadığım kadar öpmek istiyorum seni, lakin varlığın silinmiş iken bu yeryüzünden, seni içimde yaşatmak beni yoruyor...
•
15 Mart 1939
Bugün Hyunjin'in mezarına gittim, Seul'deydi, Meryem ana kilisesi diye bir kilisenin yakınındaki bir mezarlığa gömülmüş bedeni.
Chan hyung ile o geceden beri görüşmedik, ölü mü yoksa diri mi onu dahi bilmiyorum. Ben bile hayatta mıyım, yoksa öldüm de Tanrı bana sensiz olan cehennemi mi gösteriyor bilmiyorum....
Tek bildiğim kokunu özledim Jisung... Öyle ki, birden bire doluyor kendiliğinden zihnime, akıyor içime özlemin, lakin senden geriye kalan tutunabileceğim en ufak bir şey bile yok; içimdeki sen ve dışımdaki enkaz beni diri diri yerken, ayakta kalmakta zorlanıyorum güzel biriciğim...
•
28 Nisan 1939
Boğazımdaki acı dinmiyor, kuramadığım cümlelerdendir belkide sual etmedim hiç; bugün ballı süt yapmak istedim, lakin bir yudum dahi içemedim... Masanın üzerine bıraktım, saatlerce baktım ve seyrettim, belki canın çeker, gelip sen içersin diye; çünkü biliyorum ki senin acıyan canın daha fazla, sana daha fazla yararı dokunacaktı bu sütün...
•
16 Temmuz 1939
Bugün cepheye alındım Jisung. Ne varacak bundan sonra hayatıma bilmiyorum; lakin tek bildiğim husus nefes alamıyorum, ellerim silah tutmakta zorlanırken istifamı vermeye kararlıyım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derdimin Çiçeği | Minsung
Fanfiction" Tanrı haklıydı, dertlerin çiçeği olmaz. Şayet iki kelimenin hükmüne sığınarak baş eğen ve hayatı pamuk ipliğine bağlı yüreğini susturan bir aptal kanabilirdi insanoğluna bahşedilen dertlerin, çiçek taçları ile şanlanacağı yalanına... "