İdil kulaklarına inanamıyordu. Özge'nin kendisinden istediği, daha doğrusu yaptığı şey çok saçmaydı. Bu yüzden de biraz kızgındı. Hatta birazdan çok daha fazla duygular besliyordu.
-Özge böyle bir şeyi nasıl yaparsın ?
Özge oturduğu yerde kıvrandı.
-İdil, biliyorum yaptığım şey çok yanlış. Sana sormam gerekiyordu ama...
İdil sert mizacını koruyarak sözünü kesti.
-Ah Tanrım, hâlâ sana sormam gerekirdi diyorsun... Kafayı yiyeceğim ben ya.
-İdil, biraz sakin mi olsan ?
Sinirle güldü.
-İnan bana, yeterince sakinim. Yerinde başka biri olsaydı kaçacak delik araması gerekecekti. Öyle diyeyim sana!
Özge'nin yüzü düşüp asıldı.
-Ne desen haklısın. Dediğin her şeyi hak ediyorum ama ne yapayım, sen çok güzelsin. Bu yüzden onu kafalamam daha kolay olur gibi geldi ve bir anlık şeytana uyup senin fotoğrafını gönderdim. O yüzden de buluşma teklif etti bana. Bu suratı görseydi, gelir miydi sence...
Kendini gösterdi, ağlamaklı bir ifadeyle de dudaklarını titretip sarkıttı. İdil ise oldukça şaşkındı. Dediği hiçbir şeyi aklı mantığı almıyordu, kabul de etmiyordu. Allah aşkına ama hangi mantıklı insan evlilik sitesine üye olup kendine eş ararken başka birinin fotoğrafını atıp öyle buluşma ayarlardı ki ? Bir de bu çok normalmiş gibi bunları anlatması, kendini acındırması olacak şey değildi.
-Özge! Allah aşkına kendine gel. Dediklerini kulağın işitmiyor mu senin ? Aylarca evlilik niyetiyle flört ettiğin adama benim fotoğrafımı atmışsın, hâlâ karşıma geçip kendini acındırıyorsun. Ha bu da yetmezmiş gibi benim buluşmaya gitmemi istiyorsun! Ah, gerçekten şu an kalbini kırmamak için çok mücadele veriyorum kendimle.
-İdil...
-Ay yeter! Daha fazla bir şey duymak istemiyorum. Lütfen odana git. Ben de biraz bu arada yalnız kalayım.
-Ama İdil...
Koyuya çalan bakışlarını seçince Özge sessiz kalmıştı ve çekinerek geri adım atıp odasına koşturmuştu. İdil de ellerini havaya açıp hey Allah'ım ya, demişti sabır dilemeleri arasında. Zaten işler yüzünden canı sıkkındı. Çok yoğun çalışıyorlardı. Bir de bu konu tam olmuştu. Üstelik o evliliğe tövbe etmiş bir kadındı artık. Bunu da en iyi Özge biliyordu. Duymaya bile tahammülü yoktu. Çünkü duyarsa o geliyordu aklına, eski kocası. Bunu da istemiyordu işte. Çok zor olmuştu onun için süreç. Çok çabalamıştı ama o muhtemel sondan kurtulamamıştı. Çok seven taraf olmanın bedelini ağır ve acı şekilde ödemişti. Şimdi bir başkası da kendisi gibi aptal yerine konsun istemiyordu. Aslında öfkesi Özge'den ziyade geçmişte koyamadığı tepkilereydi. Bunu fark edince üzülse de yapabileceği bir şey yoktu. Onunla daha doğru düzgün konuşacaktı. Ama bunu daha iyi olduğu bir zaman diliminde, yani sabah yapsa çok daha iyi olacaktı. Bedenini önce suyun altına sonra da yatağına bıraktı. Keşke düşüncelerini de alıp bir köşeye koymak mümkün olabilseydi. Bu gece onu o kadar çok geçmişe götürüp hapis etmişti ki rüyasında full eski kocasını görmüştü. İşin kötü yanıysa hep mutlu oldukları zamanları seçmişti bilinçaltı. Sabahleyin de barut fıçısı gibi tersten kalktıysa en büyük sebebi buydu. Elini yüzünü yıkayıp salona geçtiğinde kafasını kırıp söylenip duruyordu ki masayı seçti. Hiçbir eksiğin olmadığı o mükemmel kahvaltılıklara göz atarken Özge'nin mutfaktan salona doğru gelen cıvıltılı sesini duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın 12 Ay Hali (TAMAMLANDI)
Romance12 ay, 12 ayrı ve birbirinden farklı aşk hikayeleri.