18☆

34 6 7
                                    

Oy verip yorum yapın lo💫

İyi okumalarr!💫

_______________

Hyunjin's pov;

Ertesi sabah başımda çok büyük bir ağrıyla uyandım. Felixle konuştuktan sonra yorgun düşmüş, kendimi nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde uykunun içinde bulmuştum

Artık ne Felix için eve erken dönme isteğim kalmıştı ne de işe gitme isteğim. Fakat biliyordum bunu yapmak zorundaydım. Her ne kadar Felix için erken gelmemek istesemde işe gitmem gerekiyordu.

Yatağımdan kalktım ve dolaba yöneldim. Çıkardığım takımı üstüme giyinmiştim. Odadan çıkmıştım ki gözüme Felixin kapısı takıldı. Eğer şu anda her zaman yaptığım gibi odasına girmezsem gün boyu rahat edemeyeceğimi bildiğim için odaya doğru adımladım.

Felixin uyurken ki o masumluğu beni büyülüyordu. Keşke ayıkken de göründüğü kadar masum olabilseydi. Bana yaptıklarına hala inanamıyordum. Normalde öpüp giderdim ama bu sefer öpmemiştim. Gururum izin vermedi diyelim.

Odasından çıkıp sonunda aşağıya, arabaya gitmiştim. Arabada da sürekli Chana ne diyeceğimi ya da kimin hatalı olduğunu konuşurken üstüme fazla gelebilecek olma ihtimalini düşünüyordum. Umuyordum ki Chan benim halimi anlar ve bana hak verir. Aynı zamanda elbette bunları Minhoya da anlatmalıydım. Sonuç olarak yanımda olan sadece o ikisi var.

Şirkete geldim, kapıdan geçtim ve ofise doğru ilerledim. Ofisin kapısında Chan ve hiç beklemediğim kişi Minho, çoktan dikilmiş uzaktan bana bakıyorlardı. İstemsizce Minhoya "ne işin var" bakışı atarken onlar da bana "neyin var" bakışı atıyorlardı. Belki de çoktan anlamışlardı.

Yanlarına yaklaştım ve konuştum.

"Ne yapıyorsunuz burada? Ve Minho, sen neden buradasın?"

Minho hemen kendisine söylenen lafı yedirmedi ve benim üzerime sözlerini söyledi.

"Ne demek neden buradasın!? Beğenemediniz mi Hwang bey!?"

"Ahh neyse Hyunjin, seninle konuşmak için buradayız ve bu durumu Minhoyla da konuştum o da gelmek istedi, kıramadım"

Chanın söylemiş olduklarıyla birlikte büyük bir iç çektim. Elimi ofise taraf çevirip onlara gösterdiğimde kapıyı açtılar ve koltuklara oturdular. Bende her zaman oturduğum koltukta oturmuş onların konuşmasını bekliyordum.

"Evet? Ne diyeceksiniz?"

"Son zamanlarda sende bir değişiklik olduğunu fark ettik ve Chan bunun aşk olduğunu söyledi. Bunlar doğru mu?"

Minhonun meraklı bakışlarını iliklerime kadar hissediyordum. Belli etmekten çekinmiyordu. Chanda işte, her zaman ki gibiydi.

"Chan doğru söylemiş. Aşık olduğum doğru."

"Aşık olan adam böyle kestirip atar mı? Çok huzursuz görünüyorsun. Neler oldu, anlat."

Chan konuştuğunda onun tekrar zeki bir piç olduğunu hatırlamıştım. Nasıl da biliyor her şeyi.

"Üzgün olduğum o kadar mı belli?"

"Biraz diyebiliriz."

Artık onlara anlatabilirdim. Zaten ben anlatmasam bile illa bir yerlerden duyacaklardı veya hissedeceklerdi. En iyisi benden duymaları olurdu.

"Aldatıldım gençler."

"Ne!"

"Bağırmasana gerizekalı! Bir dakika, ne dediğinin farkında mısın yoksa bu yine kurduğun bir oyun mu?"

This is a Game|Hyunlix|DaddykingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin