*Yelkenlere hep öykünmüşümdür ve onlar zihnimde her zaman bir kutsala delalet ederler. Zamanın yırtıp atılmasını ve bir çok şeye karşı öfke ve inat besleyen korsanları..
Havada ağır bir telaş vardı bugün. Dışarı çıkmak istemiyordum. Haftalardır, kehanetlere ve köreltilen şeylere karşı kurmaca bir plan üzerine çalışıyordum. Nedendir bilinmez kapıdan çıkmazdan evvel sağanak başlamıştı. Her damla bir bomba gibi düşüyordu bedenime. Bedenim kaskatı olmuştu irkilmekten. Vardım sonunda ve gözlerim yaşardı.
Korkusuzca ufka dogru giden ve tüm kehanetlerle ve köreltilen şeylerle çarpışan uvarlar gelmişti aklıma.. Onların anısını yaşatmak için olacak Gemilerden gece yarısı çalınan yelkenleri kırpmışlar ve ardı ardına tuhaf bir resim oluşturmuşlardı.. Yürümekte güçlük çekiyordum, başka bedenlerle tanışıyorum her adımımda. Kimisi gözlerini dikeliyor ve aksanıma hitaben devam ediyor yürümeye.. Yelkenlerin orada durmasını ve salınmasını bize borçlular.. Yürürken herbirimiz birer birer istemli istemsiz üflüyoruz.
Bir çok kavim anlaşmalı bir şekilde toplanmış olsa gerek ki, sözler kulaklarıma ulaşmıyor. ulaşılanları da anlayamıyorum.. Derken dar bir geçide geliyoruz.. Esmere çalınmış teni ve aksanındaki cüretkar tavırla bağrıyor adam:
" Birer birer geçin!"
Bütün taşlar devrildi masamdan.
" Yığılmayın oraya! Birer birer geçin!"
Sağanak artıyordu. Anlayamyordum.
"Yığılında yankesicilere iş çıkarın!!"
Homurdana homurdana uzaklaştı yaşlı adam. Tuhaf bir duygu hissettim, sağanak artmaya devam ediyordu.. Tüm sözler beni hedef alıyordu. Boynum büküldü, büküldü. geçitten geçtikten sonra kafamı kaldırıp, geniş bir yarım daire çizdim. Koşarcasına yürüyordum herzaman. Tüm bakışlar beni hedef alıyordu. Bana ne oluyordu?
Belkide yanlış soruyu sormuştum.. Bana ne olmuştu?