Şiirde, aristokrasinin sığ ritüellerini sorgulayan anemi halindeki üç-beş gencin gitgelleri anlatılmaktadır.. Yapmacık, ezberlenmiş ve yinelenen kelimelerin ruhlarında bir bohem oluşturduğunu düşünen gençler, onur konuğu mirse ı bu ritüellerden uzaklaştırmak adına bir karar alırlar.. Arkadaşlığa, sadakate dem vururken, insanlığın kusurluluğunu elden bırakmayan üç-beş kişi , Orkestranın müziğe başladığı ve dans edildiği sırada ortaya çıkan onur konuğunu öldürüp onu mutlak huzura erdirdiklerini ileri sürerler..
**Şiirdeki kağıt, ritüelleri, yapılması gereken seyleri simgelemektedir.. Islak ve dökülen şeylerse, bu kağıtlardaki ritüellere karsı insanın ruhunun gözyaşı döktüğünü ve acı çektiğini sembolize etmektedir.
**Üç-beş gencin ... kentinde Ostavio adlı eğitmene gönderdikleri mektup:
" Sevgili Ostavio,
... taki yardımlarından dolayı teşekkürlerimizi sunuyorum.. İzah etmek gerekirse Lady ...'un balosundan sonra daha fazla gücümüz kalmadı.. Ruhumda yos ve engin bir noksanlık seziyorum. Artık eteklerin ahenkli sallanışı ve ...'un süt beyaz teni, dudaklarından dökülen kelimelerle muazzamlığını yitiriyor.. Yıllardır ezberletilen kıskanç bakışlı düklerin ve baronların servet değerindeki tabloları sadece ölümün yılkısını unutmak için.. Oysa ölüm hayatımızın son perdesi ve insanın muazzamlığının rutüşlarından değil midir? Neden her şey bu kadar parlak olmak zorunda?! Ayakkabılarımızın parlaklığıyla, kişiliğimizi terazilerde tartmaya çalışan bu insanlar seninde miğdeni bulandırmıyormu? İnsanla ilgili bu kadar sığ bir yaşamla yetinebilenlerin bir de sanat hakkındaki söylemlerini duysan! Çok acı çekiyorum ve asıl beni yasa boğan Mirsé ın da bunlarla yetinebilmesiydi.. Hayır Ostavio ne dersen de.. Ruhunu bu insanlara satmasına izin vermeyeceğiz! "