En Çok Eleştirilen Yüzyıllar (16. ve 17. Yy'da Osmanlı)

55 1 4
                                    


Maalesef ders kitaplarında okutulan tarih ve/veya o tarih anlayışını savunan insanlara göre 16. ve 17. Yy Osmanlı'sı fakr-u zaruret içerisinde. Peki bunun nedeni o dönemi her açıdan ele almamamız mı? Yoksa o dönemlere Batı indeksli dar bir perspektiften bakmamız mı? Yoksa Osmanlı'yı bir insan gibi görüp doğar, gelişir, büyür ve ölür gibi determinist bir yaklaşımla ele almamız mı? Yoksa gerçekten öyle mi? Aslında bunun cevabını verebilmek için herhalde 16. ve 17. Yy Osmanlı'sına iyi bakmamız gerekir.
O dönemleri eleştiren, hatta eleştirmekle kalmayıp kendince silip atan tarih kitaplarındaki yaklaşımları ele alalım. Bu kitaplara göre 2-3 cümleyle özetlersek: Osmanlı batıdan uzak, rahat, rehavet hat safhada ve her şey tozduman içinde. Çoğu insanda zaten o dönem Osmanlı'nın Batı'dan uzak kaldığını, içe kapandığını söyler. Peki Osmanlı'nın 16. Yy'da Avrupa'da ortaya çıkan kapitalizime karşı koyma mücadelesini, ve bu sistem tarafından önce dışlanıp, sonra şeytanlaştırılıp sonra ağır ağır parçalanmasını Osmanlı'nın Batı'ya karşı kapanışı gibi görmek Osmanlı'ya haksızlık olmaz mı? Ortada bir paradoks var Osmanlı'mı batıyı dışladı, yoksa Kapitalist sistem mi Osmanlı'yı dışladı? Osmanlı Batı'yı dışlamadı, Batı'nın görünmeyen Kapitalist (Sömürgeci) sistemince Osmanlı dışlandı. Çünkü bir tarafta (her) yerde adaletle davranan, savaşta bile adaletle hareket edip en ufak bir hak dahi yememiş bir medeniyet, diğer tarafta ise aç aslan gibi ceylan avına çıkmış ve hayatta kalabilme adına -savaşı kazanma- adına her yolu mübah gören, sömürgeci bir sistem. Evet bugün kapitalizime kahrolsun naraları atanlar, o gün Osmanlı'nın Avrupa'da ortaya çıkmakta olan zalimane bir sisteme nasıl karşı koyduğunu neden görmek istemezler? Bu kitapların ve bunu savunan insanların bir başka iddialarından biride, Osmanlı'nın değişime uğramasıydı. Ama bunu iddia eden kişilerin 16. ve 17. YY'da Avrupa'daki askeri, ekonomik ve onu takip eden derin bunalımların, kargaşaların Osmanlı'yı baştan dönüşüme uğrattığını görmemeleri ayrı bir konu. Peki bu kitapların -kişilerin- eleştirdiği bu değişimler olmasaydı ne olurdu? Avrupa'daki derin bunalımları atlatabilir miydik? Daha o yıllarda belki silinir giderdik. Nedense bu kitaplara göre diğer toplumlar için değişme "süper bir şey" iken değişim Osmanlı için olunca değişme kusur sayılıyor. Yani değişse, değiştiği için, değişmese, değişmediği için, her türlü eleştiri (eleştiri olsa iyi, adeta şeytanlaştırılıyor) yağmuruna tutuyorlar. Çünkü bu tarz bir düşünceyi savunanların bana göre en büyük hatası Osmanlı'yı tarihteki kırılma noktalarından çok, bir organın uzuvları gibi görüp doğar, büyür, gelişir ve ölür gibi düşünmeleri. Yani her şeyi materyalistlerin tarih anlayışı olan Determinizm'den ibaret görüyor olmaları (yoksa yapıcı eleştiriler elbette yapılır ve yapılmalıdır da) . Bu tarz kitaplar ve/veya bu düşünce yapısındaki insanlar, her dönemin iç yapılanmalarını ve değişen çevreye karşı yeniden denge kurma çabalarını hesaba katmadan, bir tarihin nerdeyse 300 yılını çöp kovasına atıyorlar, ve duraklama, gerileme, çöküş dönemlerine bir devletin ömrünün yarısından fazlasını ayırıyorlar, ve o yılları araştırmanın, takdir etme ve/veya ikaz etmenin önünü tıkıyorlar -yapıcı yerinde eleştiri yapmadan direk 16. ve 17. Yy tarihinin hakkını baştan yiyor ve silip atıyorlar- adeta. Mesela, Hasta Adam denilen dönemlerde Osmanlı'dan Yahudi'lerin el pençe divan toprak dilendiğini göremiyor, Osmanlı'nın Avrupa Sömürgeciliğine karşı nasıl dişe diş mücadele verdiğini anlamıyor, veya anlamak istemiyorlar. Ama haklı yanları yok değil. Çünkü Osmanlı tarihi puslu bir tarih, ve onu bir insan gibi düşünüp doğar, büyür gelişir ve ölür gibi determinist bir yaklaşımla ele almaktan başka çare kalmamış..! Çünkü Osmanlı tarihini bilhassa medeniyetini -sadece askeri değil- aynı zamanda sosyo-kültürel bir şekilde baştan sona ele alan kaç kitap var ki bilelim..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

En Çok Eleştirilen Yıllar (16. ve 17. Yy'da Osmanlı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin