13: YOK OLAN BİR AİLE

14 3 67
                                    

HELINA SAMARIN

Hiç ölümle burun buruna gelmiş gibi hissettiniz mi? Öleceğinizden emin olup sadece ölmeden önce oğlunuzu kurtarmak için bir şeyler yapmaya çalıştınız mı? Eminim ikisinin de cevabı hayırdır, normal bir ailedesinizdir ve normal bir hayatınız vardır.

Keşke benim hayatım da böyle olabilseydi. Ama doğduğum andan beridir son derece tehlikeli bir hayat yaşıyordum. Hiç kendimi tehlikenin ortasında bulmamıştım. Bugüne kadar.

Bir odanın içerisinde duruyordum, yanımda Vincent vardı ve oldukça korkmuştu. Yerde oturmuş ona sıkı sıkı sarılıyordum. Ikimiz de ağlamıyorduk, bunun için daha fazla gücümüz kalmamıştı.

İçeriye adamlardan birisi girdi. Kim olduğu hakkında benim bir fikrim yoktu ama Dmitry'nin de abimin de tanıdığına emindim. Belki abim kadar güce sahiptir ama bana soracak olursanız değil, ona baktığımda o kadar güce ve rütbeye sahip birini görmüyordum. Şu durumda bunu düşünmem normal miydi?

Oğlumu arkama aldım, ayağa kalkıp gelen adama tiksinerek baktım.

"Sana çok önemli birini göstereceğim," dedi. Elinde bir tablet tutuyordu. "Yani senin için önemli benim içinse fazlasıyla önemsiz biri." Tabletin ekranını benim görebileceğim şekilde çevirdi. Ekrandan Dmitry'i görünce nefesimi tuttum. Onların bizi kurtaracağını düşünürken eşimin bağlı bir görüntüsünü görüyordum, dehşete kapılmamak elde değildi.

Dmitry bağlıydı. Elleriyle zincirleri çekiştiriyordu. Onun önündeki ekranda biz görünüyorduk. Bir sürü küfür sıralıyordu bu adama. Sürekli bizi bırakmasını söylüyordu bağırarak.

Dakikalar geçti, önümdeki adam tek kelime etmeden bana bakmaya devam etti. Ben sessizce ekrana, bazen karşımdaki adama tiksinerek bakmaya devam ettim. Vincent'in sessiz hıçkırıkları, sarsılan omuzları ağladığını belli ediyordu. Dmitry bağırmaya devam ediyordu.

Adam bana arkasını döndü. Tableti kapının önünde duran adamlardan birisine verdi. Odanın içerisinde bir yerde kamera vardı ve Dmitry bizi izliyor olmalıydı ama biz onu göremiyorduk. Ne olacağını da bilmiyorduk. Aslında öleceğimden emindim. Sadece oğluma zarar gelmesin istiyordum, benim canımın bir önemi yoktu.

Adam bana doğru gelmeye başladı tekrar. Arkasından bir adam daha geliyordu. Ekranını bize doğru tutuyordu.

Adam Vincent'in kolundan tutup ayağa kaldırdı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye bağırdım. Vincent'in diğer kolunu tutup kendime çekmeye çalıştım. "Bırak oğlumu. Ona dokunamazsın!"

"Öyle mi dersin?" Vincent'i biraz ileriye itti ve gözlerimin önünde kafasına ateş etti. Olduğum yerde kalakaldım. Gözlerim doldu.

Oğlumun yanına oturdum. Gözleri açıktı, bir gözyaşı aktı. Sonra ben onun gözlerini kapattım. Ağlamaya başlarken oğluma sıkıca sarıldım. Başı göğsümün üzerinde duruyordu. Vincent böyle sarılmayı ve onun saçlarıyla oynamamı çok severdi.

Bir silah sesi daha duydum. Başta bu odada ateş edildiğini sandım. Başta ölen kişinin ben olduğumu sandım. Sonra Dmitry'nin sesini duydum. Zaman benim için tamamen durdu. O da ölmüştü...

Sonra bir silah sesi daha ve bir bedenin sessizce yere düşme sesi... oğluma sarılmaya devam ettim ama ölüme karşı gelemedim...

"Bizim ailenin peşini her şey, herkes bırakır Helina, tek bir şey dışında; ölüm." demişti abim bana. Ölmeden önce aklıma gelen son şey abimin bu sözleri olmuştu.

IRIS SAMANTHA

Kapı çaldığında başta Lowell geldi sanarak kapıya koştum. Ama açtığımda babamı gördüm. Oldukça sakin duruyordu ve bu tuhafıma gitmişti.

Merhamet Vuruşu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin