Parla'nın Anlatımıyla;Bu sabah annemle evden çıkmadan önce atıştığım için otobüsü beklemeden erkenden okula yürüme ihtiyacı duymuştum. Hem kafamı dağıtmıştı bu yürüyüş hem de biraz olsun kendimi toparlamıştım. Zaten hep klasik olan şeylerden biriydi.
Durgunca okulun önünde beklerken arkamdan uzanan bir çift elle olduğum gibi yerimden sıçradım. Korkuyla geriye baktığımda Pars kulağımın dibinde, "Günaydın sevgilim." diye fısıldadı.
"Korkuttun beni," dedim elimi ağzıma götürürken. "Günaydın."
"Dalmıştın öyle, ben de sessizce geleyim dedim." derken gözleri gözlerimi buldu. "Sabah da erkenden çıkmışsın, noldu?"
"Öyle bi değişiklik olsun dedim." derken ona döndüm tamamen ve gülümsedim. "Zaten seni bekliyordum ben de. Geçelim mi okula?"
"Olur." derken elini omzuma attı ve beni kendine doğru çekti. "Ama önce bi öpücük alayım!"
Yanağıma uzun soluklu bir öpücük kondurduğunda gözlerim sonuna kadar açıldı ve dudağımı dişleyip, "Pars, okuldayız!" dedim.
"Eeee nolmuş yani?" derken umursamaz bir tavırla omuz silkti. "Sevgilimi öpemeyecek miyim?"
Gözlerimi devirirken bakışlarım kısa bir anlığına bizi gözlerini kısarak izleyen Nehir'i buldu. Göz göze geldiğimizde sertçe yutkundum. Tabiki Parsla bir geçmişleri olduğu için bize gururla bakacak hâli yoktu ama bu ilişkiyi bitirdiği için bir şey demeye hakkı da yoktu.
Bana eliyle 1 dakika dercesine işaret yaptığında duraksayıp Pars'a baktım. Bana bakmak yerine etrafa bakıyordu. Derin bir nefes alıp, "Sen içeri geç." dedim. "Ben de hemen geliyorum."
"Noldu ki?" diye sordu. "Geçelim işte, ne işin var?"
"Sen geç anlatırım sonra." dedim ve gülümsemeye çalıştım. "Hadi!"
"Peki." derken omuzlarını düşürdü ve saçlarıma son kez öpücük kondurup benden ayrıldı. Yıllardır bu anı bekliyordum içten içe ama ters giden, içime sinmeyen bir şey vardı.
Pars'ın içeri geçtiğini gördükten sonra yavaş yavaş Nehir'e doğru yürümeye başladım. Parsla çıktığımdan beri okulda dedikodularım dönüp duruyordu. İnsanlar Nehir'in Pars'ı aldattığını kolayca unutmuşlardı. Herkesin gözünde dev aşkı bozan, araya giren o kötü kadın ben olmuştum.
Adımlarım yavaşladığında Nehir'in yanına varmıştım çoktan. Bu onunla Parsla ilişkimiz olduğundan beridir ilk karşı karşıya gelişimizdi. Bana uzunca baktıktan sonra kurduğu ilk cümle, "Hayırlı olsun." olmuştu.
Sertçe yutkunup, "Teşekkürler." dedim.
"Mutlu musun?" diye sordu. Sesi ukalalıktan ziyade oldukça durgun duruyordu. Nehir birinin yanından geçtiğinde herkes en az 2 kez dönüp ona bakardı. Çünkü ışıl ışıl parlardı. Şimdi ise gözlerinin altı çökmüştü. Onu ilk kez makyajsız ve bu kadar sade görüyordum. Dönüp iki kez bakacağım kız şimdi sıradan biri gibiydi. "İstediğin oldu sonunda. Yıllardır bekledin, sabrettin ve aldın. Senden mutlusu yoktur şuan."
"Beni bunun için mi çağırdın Nehir?" diye sordum sorusuna cevap vermek yerine. "Mutlu olup olmadığımı mı merak ediyorsun?"
"Mutsuzluğumun üzerine yuva kurdun, buna rağmen mutlu musun onu merak ediyorum." dedi, hazırcevap bir şekilde.
"Nehir," dedim ve derin bir nefes verdim. "Ben senin mutsuzluğun üzerine yuva kurmadım. Sen ne yaptıysan kendin yaptın. Pars'ı kendi ellerinle kaybettin. Gittin aldattın ya var mı ötesi? Aldattığın birinin mutluluğunu sorgulamak ne kadar doğru?"
"Senin 7 yıllık bir ilişkisi olan çocuğa göz koyman kadar doğru." dedi. Anlaşılan benimle konuşmadan önce her şeyi göze alıp karar vermişti buna. "4 yıl yemedin, içmedin ve bizim ayrılmamızı bekledin, yalan mı?"
"Benim size hiçbir zararım olmadı, Pars'ı elinden almak gibi bir düşüncem yoktu hiç." dedim, gözlerimi kaçırarak. "Ben sadece bekledim Nehir."
"Beklediğine değdiğini sanıyorsun şuan," derken bakışları üstümde dolandı. "ama kendini kandırma Parla. Şuan her şey çok güzel gidebilir ama Pars için basit bir hoşlantıdan öteye gidemeyeceksin hiçbir zaman. O hep beni sevdi. Onun hep Nehir'i vardı. Öyle de olmaya devam edecek. Şimdi gururuna yediremediği için seninle denemeye çalışıyor."
"Her gece kafanda kurup kurup duruyorsun değil mi?" diye sordum gülerek. "Saçmalaman bittiyse ben gidiyorum. Gelip seninle konuşmam bile hataydı."
Tam arkamı dönecekken, "Deneyelim." dedi hızla. "Bakalım seni gerçekten seviyor mu?"
"Ne diyorsun sen ya?" dedim, kaşlarımı çatarak.
"Pars'a bu akşam 'Sana ihtiyacım var' diye mesaj atacağım." dedi, kollarını göğsünde birleştirip. "Bir konum atacağım, aynı konumu sana da yollayacağım saatiyle birlikte. Bakalım geliyor mu?"
"Sevgilim üzerinden seninde iddiaya girmeyeceğim." dedim, net bir tavırla.
"Ben dediğimi yapacağım Parla, sen ister gir ister girme. İster inan, ister inanma. Sana yeri ve saati atacağım, sadece gel."
Ona cevap vermeden arkamı dönüp yürümeye başladığımda Nehir'in söyledikleri aklımı kurcalamamıştı bile. Çünkü Pars'a güveniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Nevale | texting
Short Storytamamlandı. +05** : normalde gözlerinin içine üç saniyeden fazla bakamayan ben, bugün seninle tam 16 saniye boyunca bakıştık! +05** : tam 16 saniye! Pars : böldüğüm için kusura bakma ama, Pars : ben başımdan aşağı su dökerken tüm tribüne baktım...