Parla'nın Anlatımıyla ;
Parsla aramızdaki bağ tamamen kopalı yalnızca 2 gün olmuştu fakat ben 2 asır geçmiş gibi hissediyordum. 2 gündür hiçbir şeyden haberim yoktu çünkü okula dahi gitmemiştim.
Bugün ise annemin zoruyla okula gelmiştim. Elimde olsa komple okulu bırakırdım. Hakkımda konuşulanları duymasam dahi tahmin edebiliyordum. Nehir Taşkın yine tüm okulun gözdesi olmuş, ben ise yine kimsenin tanımamazlıktan geldiği o kızdım.
Derin bir iç çekip oturduğum sıraya başımı koyarken sınıfın zevzeklerinden Mert, usulca yanıma ilişmiş ve "Ah be Parla!" dedi alayla hayıflanarak. "Ben ilk öğrendiğimde dememiş miydim Pars seni kullanıp sonra bir çöpmüş gibi atar diye?"
"Kapa çeneni Mert." dedim boğuk bir sesle.
"Kızım onlar Nehirle Pars!" dedi beni takmayıp devam ederek. "Onlar ayrılmaz ikili. Bir elmanın iki yarısı. Et tırnaktan ayrılır mı? Onlar tam olarak öyle işte."
İçimdeki ağlama isteğini bastırmaya çalışırken Mert cümlesini bitirir bitirmez yanımda bir hareketlilik hissettim. "N'oluyor ya?" diyen ses, Mert'e aitti. Hızla başımı kaldırdığımda görmeyi umduğum manzara Pars'tı fakat bulduğum kişi çok daha farklıydı. Sınıfımızın sessiz diye nitelendirebileceğim çocuğu Emir'di bu.
Bana bakmadan Mert'i omzundan tuttuğu gibi öteki tarafa savururken, "Hadi abicim hadi," dedi kovarcasına. "İkile."
Mert de benim gibi bunu Emir'den beklemediği için aval aval çocuğun suratına bakmış sonra da şaşkınlıkla arkasını dönüp gitmişti. Korktuğu için değil, neye uğradığını şaşırdığı için.
"Sen onun dediklerine aldırma." dedi Emir, bana bakıp. "Her zamanki Mert işte. Boş boş konuşuyor."
"Senden yardım istediğimi hatırlamıyorum?" dedim, terslercesine. Bu tepkime karşı afallayarak yüzüme baktığında gözlerini kırpıştırdı.
"Benim kötü bi niyetim yoktu Parla. Sadece seni öyle mutsuz görünc-"
"Olabilir." diyerek kestim sözünü hızla. "Ne olmuş yani mutsuzsam? Ben de insanım, mutsuz olabilirim. Rahatsız olsaydım da kendim halledebilirim, kimseye ihtiyacım yok."
"Eyvallahın da yok." dedi, karşılık vererek. "Sana ihtiyacın var demedim, sadece seni öyle üzgün görünce üstüne geldiğini düşündüm ve yardımcı olmak istedim." Sanırım bu Emirle ilk ve en uzun konuşmamız oluyordu. Daha önce bu sınıftan kimseyle böyle konuştuğunu görmemiştim. "Ama madem bu durum seni bu kadar rahatsız etti, üzgünüm. Bir daha tekrarı olmaz."
Tam ayaklanacaktı ki oflayarak ellerimi saçlarıma daldırdım ve, "Özür dilerim Emir." diye mırıldandım. "Her şey çok üst üste geliyor ve nasıl baş edeceğimi bilmiyorum. Doldum ve sana patladım en sonunda işte. Sağol yardımın için."
"Biliyorum birbirimizi neredeyse hiç tanımıyoruz ama bazen bir yabancıya anlatmak iyidir." dedi omzunun üzerinden bana bakarak. "İyi bir dinleyicimdir."
"Aklımda bulunsun." dedim geçiştirerek. "Eğer bir gün anlatmak istersem muhakkak bu dediğini hatırlayacağım."
Dudaklarını birbirine bastırdı ve ayaklandı. Son kez yüzüme bakıp gülümsedi. "Hiçbir şeyi kafana takma." dedi, gözlerimin içine bakarak. "Bağırıp çağırma da. Duymak isteyene bir fısıltı yeter Parla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Nevale | texting
Short Storytamamlandı. +05** : normalde gözlerinin içine üç saniyeden fazla bakamayan ben, bugün seninle tam 16 saniye boyunca bakıştık! +05** : tam 16 saniye! Pars : böldüğüm için kusura bakma ama, Pars : ben başımdan aşağı su dökerken tüm tribüne baktım...