Yeni bir kurguyla geldim!
Hayallere akıtılan gözyaşları devam ediyor. Bölümlerin geç geldiğinin de farkındayım ama elimden geleni yapıyorum.
Bu kurguyu şimdi yayımlamayı düşünmüyordum ama kendimi tabii ki de tutamadım.
Üstelik Bir gitsem de kurtulsam'a da özel bölümler atıyorum.
Üç kurguyu nasıl aynı anda devam ettireceğim bilmiyorum ama şu an bunun üzerinde durmayacağım. Kafama göre hareket eden bir tipim.
Size bir tavsiye; bence bölümlerin birikmesini bekleyin. Bölümlerin ne zaman geleceğini bilmiyorum çünkü. Daha bu bölümü yazmayı yeni bitirdim.
Neyse, sizi daha fazla tutmayayım bence.
Keyifli okumalar!
🌷
"Adel!"
Babamın ismimi tekrar seslenmesiyle yatağa iyice gömüldüm. Yorganı kafama kadar çektim ve cenin pozisyonu alarak uyumaya devam ettim.
"Adel!"
Kendi kendime omuz silktim ve yerime iyice yayıldım. Eylül ayının sonlarına doğru geldiğimiz için havalar az biraz soğumaya başlamıştı. Yorganımın altından çıkmak istememem bence gayet normaldi.
Gözlerimi uykuya dalmak için sıkı sıkı yumduğum sırada kapım açıldı. Adım sesleri yatağımın yanında durdu ve yorgan bir hışımla üzerimden çekildi.
Gözlerimi sinirle araladığımda Mete abim ile karşılaşmam bir oldu. Kollarını belinin iki yanına yerleştirdi ve bana kısılı gözleriyle baktı. "Yarım saatin var. Eğer şimdi kalkmazsan seni almadan gideriz."
"Gidin, bana ne." Dedim omuz silkerek. Yorganıma uzanmaya çalıştım ama buna izin vermeyerek onu yere attı.
Ona çatılı kaşlarla baktığımda aklına bir şey gelmiş gibi sırıtmaya başladı. "Senin bugün matematik sınavın yok muydu?"
"Eyvah!" Kocaman olmuş gözlerle yataktan atladım ve yerimde panikle birkaç defa zıpladım. "Ben unuttum onu!"
"Kalksan iyi edersin o zaman." Bana son bir bakış attıktan sonra arkasını döndü ve odamdan çıkarak kapıyı kapattı.
Alnıma vurdum ve gözlüğümü kutusundan çıkararak taktım. Dolabımın önünde durdum ve içinden formamı çıkardım. Hızlı adımlarla odamdan çıktığımda koridorda Korel abimle karşılaştım. Benim aceleci hallerimi görünce sırıttı ve yanımdan geçip gitti.
Görmeyeceğini bile bile arkasından dil çıkardım ve koşar adımlarla banyoya girdim. Neyseki boştu da beklemek zorunda kalmamıştım. Bir banyomuz olduğu için bazen sabahları sıra oluyordu. Ama geç uyandığım için bugün şanslıydım.
Duş almaya vaktim olmadığı için yüzümü yıkadım. Dün duş alıp saçımı yıkadığım için içim rahattı. Diğer ihtiyaçlarımı da karşıladıktan sonra formamı da giydim.
Banyodan çıkarak odama koşturdum ve sırt çantama rastgele bir şeyler atmaya başladım. Çantama elime geçeni doldurduktan sonra onu sırtıma attım ve tarağımı alarak aşağıya indim.
Mutfağa girer girmez herkesin yerinde oturduğunu fark ettim. Sanırım kahvaltıyı beraber hazırlamışlardı. Mete abimin olmazsa olmazı önünde duruyordu çünkü. Siyah zeytinli omlet.
Yumurtanın kokusunu almamla öğürdüm ve burnumu kırıştırarak babamın önünde durdum. Tarağı eline tutuşturarak ona sırtımı döndüm ve saçlarıma ulaşabilsin diye eğildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah bir yağmurda
Teen FictionGeçtiğim yolların izleri kayboluyor. Siyah bir yağmurda.