oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn, iyi okumalar.
gözlerimi yavaş yavaş aralarken aynı zamanda esniyordum. kendime gelip gözlerimi ovuşturduktan sonra yanımda yatan barışa bakmak istedim. elimi attığımda boşlukla karşılaşmıştım, barış yoktu. hemen ayaklandım ve telefonuma uzandım , kişi listesinden barış'ı bulup aradım. telefon meşgul'e düşünce tekrar aradım ama yine aynısı olunca telefonu kenarıya koydum ve elimi yüzümü yıkamak için banyo'ya gittim, işim bitince içeriye geri döndüm ve ardalarla olan grubumuza girdim.
milli takım fedaileri
Arda
günaydın gençler kahvaltıya bekleniyorsunuz
Kenan
la beni uyandırmadın niye?
Arda
Kenanım cok guzel uyuyordun dokunmak istemedim
semih uyandın mı sen ?
Siz
uyandım , aşağıda mısınız?
Arda
evet kenan da gelecek şimdi
bekliyorum
Siz
tamamdır
son mesajı yazdıktan sonra, üzerimi giyinip odadan çıktım. asansör ile kahvaltı salonu'nun olduğu katta inip salona yürümeye başladım. arda radarıma girince onun olduğu masaya doğru yürümeye başladım.
"günaydın ardacığım." dedim sandalyeme otururken.
"ooo semihim sana da günaydın."
"kenan yok."
"gelir o birazdan, biliyorsun uyuşuk beyefendi."
"evet, evet." deyip güldüm ama içimde bir yerde burukluk vardı , barış yoktu çünkü. aklımın bir köşesinde kafamı kurcalıyordu, nereye gitmiş olabilir ki. kafamın içindeki düşüncelerden kurtulup arda'ya döndüm, "kahvaltıdan sonra kafeterya'ya gidelim olur mu? bir şeyler anlatacağım." dedim, o da kafasıyla onaylamıştı beni.
bir süre sonra kenan geldi , onun gelmesiyle kahvaltımıza başladık.
kahvaltı bitince arda bakışlarını üzerime dikti , " eee semih hadi gidelim de anlat bakalım neler oluyormuş öğrenelim." dedi ve kenan'a dönüp kalk işareti yaptı. üçümüz birlikte masadan kalkıp kafeterya'ya doğru yürümeye başladık.
kahvelerimiz gelince arda anında bana döndü ve konuşmaya başlamamı bekledi. bende onları merakta bırakmamak için söze başladım.
"biz barışla sevgiliyiz." dememle ikiside ağızlarındaki kahve'yi dışarı püskürttü. kenan karşımda olduğundan onun kahveli tükürükleriyle yıkanmış sayılırdım.
"semih, ağırdan sat dedik kendini. ne yaptın oğlum?" arda ağzı açık bir şekilde beni izliyordu.
"ya oğlum ne kadar zaman oldu vakti gelmişti artık." dedim ve masum bir bakış attım ona doğru.
"nasıl, semih barış'a vermek yaptı mı artık?" dedi kenan, bütün ciddiyetimi kaybetmiştim bir anlığına ve gülmemi durduramadım.
"kenan ne alaka amına koyayım , sevgili olunca hemen vermiyorsun." dedim ona bakarak.
"kenan kaç senedir beraberiz bir öğrenemedin şu türkçeyi be kardeşim." dedi arda gülerek.
" çünkü hatalar yapıyom, ne yapayım." demesiyle bir daha kahkaha'ya boğulduk, ama artık konuya geri dönmemiz gerektiğinden gülmeyi kısa kesip konuşmaya başladım.
"başta ben söyledim, sana aşığım dedim ama zaten o da halihazırda söylemiş sayılırdı yani. bende dayanamayıp; duymak istediğin buysa, evet aşığım sana dedim."
"semih , tebrik ederim bu kadar yürekli olduğunu bilmiyordum, bacım." dedi arda elini elime tutuştururken.
"abartmayın oğlum o kadar da zor değildi." dedim gururlu bir şekilde, dalga geçtiklerini anlamadım tabii.
"neyse çok taşşak geçmeyin siz. sabah kalktım barış yoktu yanımda, aradım meşgul'e attı. nerede olabilir?" dedim , sesim kısık çıkmıştı.
"sabah gördüm onları, barış abi'nin yüzü düşüktü. dünkü sakatlığından dolayı sanırım , kontrole gitmiş olabilir." dedi arda ciddi sesle , üzgünm olduğumu anlamıştı.
"nasıl ya, beni niye kaldırmadı ki? şimdi de merak ediyorum , böyle daha mı iyi?" dedim başım öne eğerek.
"bence bir şey yoktur arar birazdan , merak etme." dedi arda eliyle kolumu sıvazlarken.
"bence öyledir , arar biraz sonar seni." dedi kenan , bozuk türkçesiyle elinden geldiğince yardım etmeyen çalışıyordu o da.
"umarım arar." dedim ve kahvemi yudumlamaya koyuldum, arda ve kenan da susmuştu artık.
uzunca bir süre boş boş oturup telefonlarımızla ilgilendik. telefonumun çalmasıyla ekranda barış'ın ismi görününce sevinçten çığlık atmamak için zor durmuştum.
"alo, barış."
"semihim , nasılsın?"
"ya barış , iyiyim ben. asıl sen nasılsın, niye haber etmeden gidiyorsun?"
"ne yapayım o kadar masum uyuyordun ki uyandırmak istemedim."
"öyle mi?"
"evet, öyle."
şapşal ya , daha ilk günden beni bu kadar şımartması hoşuma gitmişti.
"barış nerdesin şu an , ne zaman geleceksin?"
"semihim sana kötü bir haberim var , ama çok üzülünecek bir şey değil merak etme. dün yaşadığım sakatlıktan dolayı tedavi olmam gerekiyor , lig başlayana kadar iyileşirim büyük ihtimalle ama şuan tedaviden dolayı takımda olamayacağım." barışın dedikleriyle boğazım düğümlenmişti , o yokken nasıl yapacaktım ki.
derin bir iç çektim " iyi, sen iyi olacaksan dayanırım ama beni haberdar et olur mu?" dedim telefonun ucundaki barış'a.
"tamam semihim merak etme , her saatbaşı arayacağım emin olabilirsin."
"iyi bakalım, öyle olsun. dikkat et kendine hemen iyileşte, görebileyim seni."
" o iş bende yavru merak etme sen. ha bu arada mevkiim sana emanet."
"merak etme bende o iş barışım , görüşürüz."
"görüşürüz semihim."
telefonu kapatınca ,kenan ve arda'nın beni dikkatle izlediğini gördüm. "tedavi olacakmış, kadrodan da çıkarılmış." dedim.
"iyi miymiş bari?" dedi arda düşünceli bir şekilde.
"iyidir umarım , yani sesi iyi geliyordu." dedim.
"ben üzüldüm." dedi kenan. aynı fikirdeydim onunla bende çok üzülmüştüm ama elimden gelen bir şey yoktu. bir süre daha böyle idare edecektim.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ah be barışım , yapacak bir şey yok. bu arada gsden gitcek falan diyorlar ne olanzi olacak bakalım. yazım hataları varsa kb , iyi okumalar diliyorum size. kendinize dikkat edinn. oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olsun İstemezdim
FanfictionSemih ne zaman fark edecekti Barış'ı? Semih KILIÇSOY & Barış Alper YILMAZ kurgusudur.