4•Bölüm

267 20 5
                                    

Sevgili Günlük
Uzun zamandır yazamadığım için üzgünüm. Bildiğin gibi artık Londrada değil istanbuldayım. İş nedeniyle geldiğim için başta hiç hoşlanmadım. Keşke daha önce gelip gezme şansım olsaydı.

Burası Dünyanın en güzel şehri; camileri , kültürü , insanlarıyla bambaşka hissettiriyor. Tabi yeni tanıştığım arkadaşlarımı atlayamam. Özellikle Mexelina olmak üzere beni çok sıcak karşıladılar. Sanki yıllardır tanıyorlarmış gibi.
Mexelina ile birçok ortak yönümüz var, onunda ailesinin olmaması bunlardan sadece biri. Ha birde Pamir var Mexelinanın liseden arkadaşı, biraz garip ama oda çok cana yakın. Aynı zamanda yakışıklı; bir kızı aptal etmek için gözleri yeterli.

Geçen hafta dışarı çıktık bana istanbulu gezdirdiler. O zaman anladımki muhteşem biryerdeyim. Üstelik ilk iş günümde süperdi, yeni ofiste farklı insanlarla çalışmak biraz garip olsada arkadaşlarım sıcak davranarak çabuk alışmamı sağladılar.
Henüz bir eve yerleşmedim Mexelinanın evinde idare ediyorum. Herşeyi beraber yapıyoruz, artık o benim diğer yarım gibi. Şimdi yine evdeyiz , o yan odada televizyon izliyor.
Bu akşam bir parti varmış ve beni götürmek için elinden geleni yaptı , iki haftalık iş arkadaşlarımda orada olacakmış. Bende bugün öğlen nişantaşına çıktım. Akşam için giyecek yeni şeylere ihtiyacım vardı ama hiçbirşey beğenemedim.

Ha bu arada saçma gelebilir ama, siyah lüks bir arabayı gittiğim heryerde gördüm, sanki beni takip ediyor gibiydi. Herneyse bu akşam eğlenceli bir parti var ve benim hazırlanmam gerek. Ama kalem eteğimi giyip giymeme konusunda kararsızım...

*******************Gabriella Ryder**

-----------------------------------------

Mexelina oturduğu sandalyede biraz geriledi ve elindeki pembe kapaklı defteri yavaşça kapattı. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Daha dün yanında olan arkadaşı şimdi kayıptı ve kimse nerede olduğu hakkında birşey bilmiyordu.

Oturduğu sandalyeden seri birşekilde kalktı ve Gabriellanın odasını koridora bağlayan kapıya yöneldi, hemen girişteki askıdan çantasını kaptı. Çıktığı odaya geri döndü masanın üzerindeki günlüğü çantasına yerleştirdikten sonra dış kapıya doğru yürüdü. Aynaya bakacak mecali bile yoktu. Dışarıya böyle bakımsız çıkacağı aklına bile gelmezdi.
Elleri titreyerek anahtarı çevirdi kapıyı açtı. Biran önce günlüğü polis merkezine götürmeliydi. Ama bu sefer İstanbul il emniyet müdürlüğüne gidecekti. Dünkü yaptığı gibi karakolda vakit harcamak istemiyordu.
Apartman kapısından çıktığında saate bakmak için yine kolunu kaldırdı , saat daha sabahın 08:30'ydu. 'Bu saatte polis merkezinde ne işim var' diye düşündüysede vazgeçti ve evinin bulunduğu caddede biraz yürüdü ve ilerdeki Bodegan tarzı bir dükkanın önünde taksiye bindi.

Sersemce geçen yolculuğun ardından taksi polis merkezinin önünde durdu.
Mexelina çantasından bir banknot çıkardı ve hafif tombul ellili yaşlardaki taksiciye uzattı.

Gençkız merkezin kapısından girerken derince iç çekti. Merdivenlere geldiğinde ikişer ikişer çıkmaya başladı. Merdiveni tırmanırken biryandanda at kuyruğu bağladığı saçını düzeltiyordu. Üçüncü kata ulaştığında adımlarını dahada hızlandırdı ve sol tarafdaki koridora yöneldi. Yürürken yerdeki fayans karolardan gözünü ayırmıyordu.
Karşısında 'emniyet amiri' yazan kapıya gelince durdu. İçeriye pat diye giremezdi , sağ tarafta masaya oturmuş işleriyle meşgul polislerin yanına yaklaştı ve boğazını temizledi.

"Pardon! Acil emniyet amiriyle görüşmem gerek"

Az önce önündeki işle meşgul olan polisler aval aval bakıyorlardı.

"Özür dilerim ama sizin olayı anlamanızı bekleyemem... Şimdi girebilirmiyim?"

Mexelina kaşları kalkık işaret parmağı ile az önceki kapıyı gösterirken polislerden biri konuştu;

"Sıkıntının ne olduğunu söylerseniz size daha iyi yardımcı olabiliriz."

Mexelina başta hangi polisin konuştuğunu anlayamasada içlerinden biri ayağa kalktı, muhtemelen o konuşmuştu.

"Arkadaşım!" Mexelina biraz duraksadı ve devam etti.

"Arkadaşım Gabriella dün geceki gittiğimiz bir partiden sonra kaçırıldı"

Polislerden biri masadaki kağıt yığınından bir satır gösterek "Ryder... Gabriella Ryder yanılıyormuyum?" dedi.

Mexelina konuyu bilmelerine sevinmişti. Sesini daha tok ve kendinden emin kullanarak cevapladı "Evet soyismi Ryder."

Polislerden sarışın olanı önündeki dosyayı gözden geçirdikten sonra araya girdi.

"Kız İngiliz uyruklu ve İstanbula iş nedeniyle gelmiş , kaçırılmanın ırkçı bir yönde olduğunu düşünmüyoruz. Muhtemelen bir sapık yada kızın ailesinin olmayışından yararlanmak isteyen herhangi bir örgüt."

Sonra başka bir polis sürdürdü

"Ayrıntılar en ince ayrıntısına kadar inceleniyor umarız arkadaşınız yakın zamanda bulunur".

Mexelina çantasındaki defteri yokladı.

"Sanırım bende büyük bir ipucu var , onun günlüğü. Ama bizi ilgilendiren dün akşam partiye gitmeden önce yazdığı sayfa"

Az önce konuşurken çıkardığı defterin sayfalarını karıştırmaya başladı.

"İşte bu sayfa , burada siyah lüks bir arabanın takip ettiğinden bahsediyor"

Yakınındaki polislerden biri merakla defteri aldı ve okumaya başladı. Kız gerçekten doğru söylüyordu bu ipucu büyük kolaylık sağlardı.

"Aynı zamanda nişantaşından bahsediyor, eğer o saatlerdeki mobese kameralarını incelersek birşeyler bulabiliriz" dedi defteri tutan polis.

Mexelina umutsuzca bir dalgınlıktan sonra saatine baktı ve sürdürdü "Sanırım evden çıktığında 12:45 sıralarıydı. Yarım saate yakın nişantaşına ulaşmıştır"

Kısa bir sessizlikten sonra polislerden biri " Yani incelememiz gereken mobese saati, bir ve iki arası" dedi.

Mexelina teşekkür ettikten sonra polislerin yanından ayrıldı. Az önce telaşla çıktığı merdivenleri daha sakin iniyordu. Düşünceli, umutlu ama bir o kadarda çaresizdi. Son basamağı inip, çıkış kapısına yöneldi. Polis merkezinden çıkarken kafası yerde ve yavaş yürüyordu, dışardan görünüşü idam edilmeye götürülen bir gençkızı andırıyordu.
Yavaşta olsa ana caddeye çıktı , kasvetli binaların yanından geçerken biryandanda oturup kafa dinleyebileceği bir cafe arıyordu.

Yol boyundaki son binayı geçer geçmez sola ayrılan yolda yeni bina dizisi farketti. İlk bina sırasına dikey dizilmişlerdi ve birkaç apartman ileride cafeler görünüyordu. Adımlarını sıklaştırdı ve elleri cebinde yürümeye devam etti.
Eski kovboy filmlerindeki gibi bar kapısı olan cafeye girdi ve en köşede kaldırıma bakan masaya oturdu. Cafenin dizaynına bakılırsa az sonra elinde kementiyle kovboy girecek gibiydi ama akıllara kazınmış olan kasvet ve boğuculuk yoktu.

-----------------------------------------

Titan ve SiriusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin