Yeni bölüme hoş geldiniz, keyifli okumalar dilerim, 💚
***
Hala yoldaydık. Üç saat falan kalmıştı tahmini. Ben ise boş gözlerle akıp giden yolu izliyordum hala. Mola falan da vermemiştik. Semih'in oturduğu yere hiç bakmıyordum bile. İstanbul'a gidince, ondan kurtulmuş olacaktım. Bugün benim için artık son damlaydı. O söylediği her kelime benim canımı bin parçaya bölmüştü.
"İyi misin," diyen Elayın sesini duydum. Bakışlarımı akıp giden yoldan çekip ona çevirdim,
"İyim," dedim, gülümsemeye çalıştım. Ama Elay benim gayet de iyi olmadığımı biliyordu. O yüzden gülümsemeyi kestim, boş gözlerle ona baktım. Beni kendisine çekti, sarıldı.
"Seni çok seviyorum," diyen fısıltısı geldi kulağıma. İşte bu kelimeye tebessüm ettim, "bende seni," dedim.
Kardeş olmak için kan bağına gerek yoktu, bu da kanıtı. Benim babamdan bile beni çok seviyordur. Babam ile kan bağımız var da ne olmuş. Elay kadar sevmiyor, sevgi göstermiyor.
Babam aklıma gelince hemen toparlamaya çalıştım. Yoksa her baba konusu açılınca benim gözlerim doluyordu. Tıpkı şuanda da olduğu gibi mesela. Bu hissi hiç sevmiyordum işte. Ağlamak değil ben gülmek istiyordum sürekli. Elaya sarılarak öylece baktım. Çekilmedim. Buna ihtiyacım vardı çünkü.
***
Araba yedi saatlik bir yolculuğun sonunda bizim evimizin önünde durmuştu. Elay önden indi bende arkasından. Diğerleri de inmişti.
Semih bile inmişti. Ona bakmamaya çalışıyordum zaten sürekli. Artık yüzünü görmek istemiyordum."Görüşürüz sonra," dedi Seda ardından Elay ve bana sarıldı.
"Görüşürüz," dedik Elay ile sırası ile.
Herkes ile küçük vedalaşma Faslı bitmişti. Bir kişi hariç. Semih. Ona ne sarıldım, ne yüzüne baktım.
Semih birden bana doğru sarılmak adına bir hamle yapınca geriye doğru bir adım atıp elimi ortamıza kaldırdım. "Gerek yok," dedim yutkunarak. Herkes sustu birden. Ağır mı olmuştu, olsun o zaman. Bu saatten sonra umrumda değildi hiç bir şey. Kimin canı yanıyorsa yansın. Benim canım ne kadar yanarsa yakarım.
Semih bu tepkime karşı hiç şaşırmadı. Bu tepkiyi bekliyormuş gibi başını aşağı yukarı salladı, "peki," dedi sadece. Görüşürüz bile demedim. Çünkü görüşmek istemiyordum.
Bavul falan alma derdim yoktu çünkü sağolsun Ali ve Hasan bavulları kapının önüne kadar taşımışlardı. Arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım. Elayında arkamdan geldiğini hissetim. Çantamdan anahtarı çıkarıp evin kapısını açtım. Bavulları içeri soktuktan sonra bizde içeri girdik. Kapıyı da kapattım. Onlar da gitmişti zaten.
Evimin kokusunu içime çektim. Çok güzeldi. Evimi özlemişim. Hastenemi bile özledim. Oysa bir kaç günlüğüne gittik buralardan sadece. Ama yine de özledim. Ben kendi bavulumu aldım. Üste çıkmaya başladım merdivenlerden. Elay da kendi bavulu ile peşimden geliyordu.
"Ben odadayım, ondan sonra hastaneye uğrayacağım," dedim odaya girmeden önce. Zaten odalarımız yan yanaydı. Başını salladı, "birlikte gideriz," dedi gülümseyerek. Bence gülümsedim. Başımı sallayıp odama girdim. Kapıyı da kapattım. Odamı bile özlemiştim su kısacık günde.
Bavulumu bir köşeye bıraktım. Odamda küçük bir göz gezdirdim. Her şey aynıydı. Yatağıma doğru ilerledim. Kendimi sırtüstü yatağa bıraktım. Tavan ile bakıştık. Ardaya bugün döneceğimi söylemedim. Arda bir hafta sonra döneceğimden haberi vardı. Bugün hastaneye gidince sürpriz oldurdu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYANIN DOKTORU
RandomMafya olan Semih yaralanır ve doktorunun eline düşer, Semih o gün o kıza bağlanır. E~ "görüşüz" S~ "görüşüz tabii"