Tanışma [Bölüm~1]

1.4K 31 2
                                    

Herkes selam! Yeni kurguma hoş geldiniz. Bu bölüm pek içime sinmediği için tekrardan yazıyorum.

Bu sefer bölümün başına giriş de ekleyeceğim, şimdiden tekrardan keyifli okumalar dilerim herkese,🎀🎀🎀🎀🎀

***

*Giriş*


Ben Elvin Güneş. Yirmi üç yaşındayım. Ve İstanbul'un başarılı Doktorlarından birisiyim. Kendi hastanemde çalışıyorum. Annem ve babam hayatta. Fakat ben onlardan ayrı yaşıyorum. Annem Nergiz Güneş babam ise Onur Güneş. Onlar benim yaşadığım yere bir kaç saat uzaklıktalar. Annem ile aramız çok iyi fakat babam ile aramız, biraz kötü. Yani kötü değil ama ben öyle hissediyorum. Babam polis olduğu için sürekli iş başında, ve bizimle annemde dahil hiç ilgilenmiyor. Bu beni çok üzüyor, bu yüzden hep babama kırgın kalacağım. Birde Arda var bana iyi gelen, erkek arkadaşım,-sevgilim- yani. Onunla iki yıl önce tanıştık, ve bana çok iyi geldi. Fakat bu son zamanlarda aramız yavaştan açılmaya başladı. Nededini hiç bilmiyorum. Birde Aslı var en yakın arkadaşım. Onunla çok iyi anlaşıyoruz. Ve tabi birde Elay vardı... Küçükken onunla çok yakındık. Üniversite okumak için gitti. Ve bir daha da geri gelmedi. Benim hikayem bu kısaca. Hayatım normal bir şekilde devam ediyordu taki o güne kadar...

***

Tanışma [Bölüm~1]

Yine günlerden benim nöbet günüm, ve yine ben. Bu döngü sürekli böyle devam ediyordu. Ve tabiki olmazsa olmaz kahvem. Odamda oturup kahvemi yudumlarken canım çok sıkılıyordu. Çalışma masamdaki laptopumdan bir kaç şeye bakmaya başladım, oyalanmak için. Şuanda acil bir hasta veya durum yoktu. Bu yüzden odamdaydım. Bir süre daha boş boş laptopuma baktıktan sonra tekrardan canım sıkıldığını için kapattım ve masaya koydum. Kahvem de bitmişti zaten.

Masamın üzerinde duran cep telefonumu beyaz Önlüğümün cebine koyarak odanın çıkışına yöneldim. Elimdeki karton kahve bardağını çöp kutusuna artarak odadan çıktım. Yavaş hareketler ile kantine doğru yöneldim. Saat de çok geçti. Gece yarısına gelmiş olmalıydı. Kantine gelince tekrardan bir bardak daha kahve aldım kendime. Bu sefer odama gitmek yerine hastenenin arka bahçesine yöneldim. Ön bahçe çok gürültülü olduğu için arka bahçeyi tercih etmiştim. Acil bir durumda olursa hemşirelerden birisi gelip beni uyarırdı zaten.

Herhangi bir bank'a oturdum. Elimdeki sıcak karton bardakta ki kahvemi yudumladım. Uykumun gelmemesi lazımdı. Uyumak yoktu bugün. Nöbet bittikten sonra ise akşama kadar uyuyabilirdim. Aklıma gelen bir şey ile önlüğümün cebine attığım cep telefonumu çıkardım.
Ekranı açarak, rehbere girdim. Annemi arayacaktım. Hem belki zaman geçerdi. Rehbere girdim. Annemin üzerine tıkladım. Telefon çalmaya başladı. Saat geç olmuştu, acaba uymuş muydu? Bence uyumamıştır ya.

Telefon üçüncü çalışta açıldı. Uyumamıştı. Rahatlayarak bir nefes verdim. "Kızım, ne oldu bu saatte aradın!" diyen endişeli sesi duyuldu telefonun diğer ucundan annemin. Onun sesini duyunca dudaklarımda bir tebessüm oluştu. Annemin sesi bile huzur veriyordu bana. Onu daha fazla endişelendirmemek adına hemen konuşmaya başladım:

"İyiyim anne sorun yok, canım sıkıldığı için aradım," dedim sakin bir ses tonuyla. Elimdeki kahvemden bir yudum daha aldım. Annemin nefesini verdiğini duydum. İçi rahatlamıştı galiba.

"Nöbetin var dimi senin bugün, o yüzden beni aradın sen," dedi, telefonun diğer ucundan annem. Yüzünde bir gülümseme olduğuna emindim. O görmese de başımı aşağı yukarı salladım ,"evet nöbet vardı," dedim onu onaylayarak.

MAFYANIN DOKTORUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin