YANGIN

20 2 1
                                    

"Benim yüzümden mi?" Bi cevap gelmedi. Murat acıdan bayılmış olmalıydı. Herşey benim yüzümden olmuştu.yine ve yine babam haklıydı...

*******************************
Kafamdaki düşünceleri susturup muratın ellerindeki ve ayaklarındaki ipleri çözdüm. Çözmemle birlikte üstüme düştü. Bi bu eksikti çünkü üzerime yığılan doksan kiloyu sandalyeye geri oturttum.

Ayağa kalkıp bi kapı aramaya başladım. Ama karanlık hiç yardımcı olmuyodu. Offlayıp elimi duvarlarda gezdirmeye devam ettim. Sadece demirden ibaretti. Hiçbir çıkış yolu yoktu. Pes edip sırtımı duvara yasladım. Nasıl çıkıcaktım burdan. Yorulduğum için kendimi yere bıraktığim gibi sırtıma keskin bi acı saplandı.

Kendi kendime duvara söverken,aklıma gelen şeyle durdum. Duvarda bi şey vardı. Elimi duvarda gezdirdim, elime gelen şey bi kilitti. Küçük bir zafer dansı ettim.  Bu seferde yırttım. Önümde demirden bi kapı vardı. Bu kiliti açmanın bi yolu olmalıydı. Koşarak muratın yanına geri gittim. Üstünde işime yarıycak bi şeyler olmalıydı. Ama hiçbirşey yoktu. Hay ben senin aklına tükirim. Neyse, düşün rüya düşün.

Kiliti kırmalıydım ama nasıl? Nasıl? Dışaradan gelen seslerle kapının önünden ayrılıp, muratı sandalyeye geri bağladım. Ama daha hafif bi şekilde, kendi sandalyeme çöküp kendi iplerimi de bağladım. İçeriye girenler az önce onu kaçıran  adamlar değildi.  Kulaklarında ajanlarınkine benzeyen kulaklıklar, üzerlerinde jilet gibi takım elbiseler vardı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi ikiside öküz gibiydi.

Öhh yani şansımı ben. Kapı kapandıktan sonra depo karanlığa gömüldü. İşte bu hoş değildi. Bi kaç saniye sonra kafamın üstünde sarı bi ışık belirince istemsizce gözlerimi kapattım. Gözlerim ışığa yavaş  yavaş alışırken önümdeki adamlara baktım. Biri ayakta dikiliyo,öbürü ise sandalyede oturuyordu. Ama ikiside bana  öldürücekmiş gibi bakıyodu.

Tamam  rüya sakin ol. Gözlerimi kapattım.  Ben onları görmezsem onlar da beni görmezdi değil mi?
"Aç gözlerini buraya seni uyu diye getirmedik." Yemediler ne yapcaz şimdi." Ne istiyosunuz benden?" Sen sordun diye onlar da her şeyi  anlatıcak zaten. En az onlar kadar  kötü bakmaya çalıştım. Ama olmuyo,bunun üstüne çalışmam gerekiyodu.

"Seninle bi derdimiz yok. Bizim derdimiz sevgilinle"ne sevgilisi be. "Sen sadece onu buraya getiricek olan yemsin." Kendimi tutamayıp kahkaha attım.ikiside bana garip garip bakarken başımı olumsuz anlamda iki yana salladım." Size onu buraya getiricek kadar önemli olduğumu düşündüren ne?"ikiside bunu ilk defa düşünüyormuş gibi birbirilerine baktılar. Salaklar kim olduğumu bile bilmiyolardı. Ben kim miydim? Hiçkimsenin yokluğunu bile farkedemiycek kadar hayatın sıradanlığında kaybolmuş basit bir kızdım.

"Boş konuşma patron seni istediğine göre vardır bi bildiği"
"Yanlış atı oynuyosunuz benim için buraya gelmiycek. Gerçek planı göremiycek kadar  körsünüz. Eğer onun için bu kadar değerli olsaydım. Şu an burda olur muydum?" İstediğimi başarmıştım sonunda ikisinin de kafası karışmıştı. Ve istediğime ulaştım. Ayakta olan bana doğru geldi. Bakışlarımı ondan ayırmadım ne yapıcağını az çok tahmin edebiliyordum. Bana tokat atıcaktı.

Klasik korkutma girişimleri. Ama düşündüğüm şeyi yapmak yerine boynundaki kravatı çıkartıp ağzıma bağladı. Zeki çocuk. Arkadaki adama dönüp kafasıyla dışarıyı işaret etti. Beni yanlız bırakıp dışarıya çıktılar.

Hemen kapının yanına gittim. Bi türlü açılmıyordu bu aptal kapı offf of ne yapıcam ben şimdi? Etrafta kilidi kırmak için ağır bi şeyler  ararken dışardan duyduğum seslerle olduğum yere çakıldım.

"Ne yani patron yakıcak mıyız depoyu?"karşı tarafta kalın bi erkek sesi bunu onaylayınca, korumalardan biri tekrar konuştu;"e hani içerdeki kız yemdi.o şerefsizi ayağımıza kadar getiricekti?"
"Demek ki o kadar değerli değilmiş yakın depoyu."verdiği emir kesin ve netti. Yakıcaklardı bizi diri diri. Verdiğim nefesle umutsuzluk üstüme karabasan gibi çöktü. Benim için ölmek anca kurtuluş olurdu. Ama murat o da benim yüzümden  ölmemliydi. Burdan kurtulmanın bi yolu olmalıydı. Kurtulumak diyince aklıma gelen tek bi isim vardı. Ama şu an burda değildi. Nerdesin sarp? Nerdesin?...

Sarp'tan
Günlerdir rüya yı arıyoduk. Sanki yer yarılmışta içine girmişti. Her yere bakmıştık her yere ama yoktu. Bütün izleri takip etmiştik izmire gidicek ötobüse biniyordu. Ama izmirede inen otobüste yoktu. Ve ne hikmetse otobüste ki hiç kimse onu  görmediklerini söylemişti. Artık kafayı yiyicektim. Tam kurtardım derken onu tekrar kaybetmiştim.

Çalan telefonla kafamı önümdeki bilgisiyardan kaldırdım."ne var cenk eğer rüya yı bulmadıysan kapat vaktimi çalma"
"Rüyayı değil ama
"Ama ne?"
"Otobüs yoldayken bi araba önlerini kesmiş. Rüyayı o araca bindirip bi depoya götürmüşler."
"Ee rüya şimdi orda mı? Konum at hemen oraya gidiyoruz."
"Abi ben şimdi ordayım depoyu yakmışlar. "
"Söndürsenize lan, beni arıycağına itfaiyeyi ara sik kafalı cenk rüya ordan sağ çıkmazsa"
Devamını getiremedim. Ordan sağ çıkıcaktı başka  yolu yoktu.
"Sarp yangından geriye sadece küller kalmış. Bi de kimliği belirsiz cesetler"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GECE MAVİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin