Selamlar.
Bu ficin yıllar önce yazıldığını, birçok yazım hatasının olduğunu unutmayalım.
İyi okumalar dilerim☝🏻
≁
Loş ışıkların bulunduğu koridorda ellerim cebimde yürüyordum. Attığım adımlarla gözlerime doğru hareketlenen sarı tutamlarım beni rahatsız etmekten uzaktı. Gözlerimi az olsa da saklıyor, çevremdeki rahatsız edici bakışlardan beni gizliyordu. Başıma geçirdiğim siyah kapüşonum ise bol olduğundan yan görüşümü kısıtlıyordu. Her gittiğim yeni okulda bu bakışlara maruz kalıyordum. Hayran olunmuş, hadlerini aşan bakışlar. Annem ve babamın güzel olmasından dolayı güzel ve yakışıklı bir oğlan olarak dünyaya gelmem çoğu kişi için hayran olunası olsa da benim için tamamen rahatsızlık vericiydi. Yakışıklıyım diye obje olarak görülmek hoşuma gitmiyordu. Bu rahatsız ediciydi. Bana bakılarak fısıldaşmaları, istedikleri gibi laf atıp bundan rahatsız olmayacağımı düşünmeleri, serseri görünüşümden dolayı sormadan bana asılabileceklerini düşünmeleri... Bunların hepsi beni insanlardan uzaklaştırıyordu.
Yalnızdım. Çocukluğum odama kapanıp konsolların içinde yaşayarak geçmişti. Çevremden birkaç kişi benim sınırımı geçmeyi başarıp dostum olmuştu ve sanırım tek onlar vardı hayatımda. Yoongi ve Yugyeom. Ne kadar kendileri sosyal olsalarda benimle olmayı fazla seviyorlardı. Benimle sohbet etmeyi, ki ben çok konuşmazdım, yeni çıkan oyunları ilk benimle oynamayı, beni zorla tatlı yapma işlerine alet etmeyi ve en çok da benimle sakin bir yerlere gidip içmeyi severlerdi. Emin olunur ki çok az konuşurdum. Onlar bir cümle söylese iki kelime çıkar ağzımdan, bir kelime etseler susarım. Buna rağmen benimle konuşmanın onlara iyi geldiğini söylerler. Bunun sebebini sorduğumda, sesimin rahatlatıcı ve umut verici olduğunu söylemişlerdi.
Konuşma tarzın umut verici, ayrıca az konuşsanda yararlı konuşuyorsun.
Peh...
Omzuma koyulan el ile sıçradım. Bakışlarım hemen yanıma kaydığında, sert bakışlarım hafif yumuşamıştı. Bunun sebebi bana et dişleri görünecek kadar gülümseyen Yoongi'ydi. Beyaza yakın açık gri saçları, bembeyaz teni ve geniş gülüşü ile içimi huzurlu kapladığı söylenebilirdi.
"Geç kalmadığına şaşkınım şu an bakma böyle güldüğüme." Dediğinde istemsizce tebessüm ettim. Çok gülen birisi değildim zaten, gülersem de çok komik olması veya tebessüm ettirecek bir şey söylenmesi gerekirdi. Eh, Yugyeom ve Yoongi'de çoğu zaman bunu başarıyordu.
"İlk günden olmasın dedim." Dediğimde kafasını iki yana sallamıştı ve yürümeye başlamıştık. Yugyeom başka okuldaydı. Üniversite bire gidiyorduk üçümüzde ve yirminci yaşın verdiği olgunluk vardı biraz üstümüzde. Bu yüzden çok özlem duymuyorduk birbirimize karşı. Sonuçta dersler dışında görüşüyorduk. Bu değiştirdiğim üçüncü okuldu. Bunun sebebi tamamıyla kızlar ve erkekler tarafından rahatsız edilmemdi. Jeongguk tanışalım mı? Jeongguk bu gece partiye gelsene, Jeongguk arkadaşım senden hoşlanıyor bir konuşsanıza, Jeongguk sınavda sana kopya vereceğim (yakalandı ve bütün suçu bana attı-ki ben verilen kopyayı geri çevirmiştim), bunlar dışında seks teklifleri, taciz girişimleri... bu sebeplerden dolayı doğru düzgün eğitim görememiş, okul değiştirmiştim.
Umuyordum ki bu okulda doğru düzgün bir eğitim görebilir, bir umut huzuru bulabilirdim.
"Herkes sana bakıyor yine." Dediğinde istemsizce kafamı eğmiştim. Kimsenin yüzüme bakmasını istemiyordum. Bu rahatsız edici bakışları istemiyordum ben. Ben, onların kirli zihinlerine edindikleri obje olmak istemiyordum.
"Kaldır başını Jeongguk." Dediğinde derin bir iç çekmekten alamamıştım kendimi. Ses tonundaki güç verici tona karşı inkar edememiş, kafamı kaldırmıştım.
Keşke kaldırmasaydım diyorum şu an. Kaldırmasaydım yokuşun başındaki hayatım bir anda yuvarlanmazdı sonsuzluğa doğru. Bilinmezliğe bürünmezdim kaldırmasaydım kafamı. Ah kafama vursalardı da yenilmeseydim, kaldırmasaydım o başımı.
İçimi titretmişti ilk başta. Sırtı her öğrencinin kendine ait olan dolapların birisine yaslıydı. Üstünde beyaz bir tişört, altında siyah yırtık bir kot vardı. En çok dikkatimi çeken açık kahve gözleriydi. Kahverengi saçları kaşlarına doğru dökülüyordu, esmer teni parıldıyordu. O da bana bakıyordu, herkes gibi. Fakat farklıydı. Diğerleri gibi hayranlıkla bakmıyordu, diğerleri gibi heyecanla bakmıyordu, rahatsız edici değildi. Tamamıyla anlamadığım şeylere bezenmişti gözleri, ilginin bir kaç damlası açık gözlerine damlamıştı ve benim koyuluklarımı fena şekilde yakmıştı. Benim boyumdaydı. İnce bedeni vardı, uzun boyu ve ince beli. İnce bilekleri, tam tutulmalık. İnce parmakları, ince beli, ince bacakları...
Ben birisini uzun zaman sonra ilk defa cinsel anlamda arzulamıştım.
Hayır, bunu yapmamalıydım. Diğer insanların beni düşlediği ve rahatsız edici olduğu şekilde onu düşlememeliydim. Bu rahatsız ediciydi.
"Bakışlar porno." Hayret edercesine söylediğinde, transtan çıkar gibi irkilmiş, ondan bakışlarımı kaçırıp yürümeye başlamıştım, önüne doğru. Yoongi'de bir şey dememişti ilk dakikalarda. Tam önünden geçerken, bana doğru bir kaç adım atmıştı ve iç
Yakıcı kokusu burnuma dolmuştu. Erkeksi bir kokusu vardı. Neye benzediğini kestirememiştim çünkü ilk defa tatmıştım bu kokuyu. İç titreticiydi. Dibimdeydi. Kokum ona varmıştı belki de ve ben, onu çekiştirip kuytu köşeye götürmemek için zor tutmuştum kendimi.Önünden geçtiğimizde tuttuğum nefesimi salmıştım ortaya. Yoongi, eli hala omzumda, ne olduğunu idrak etmeye çalışırmış gibi bir bana bir o çocuğa bakıyordu. Açıkçası bir çocuk demek bile az baktı. o resmen tapılası bir şeydi. Ondan daha güzel ve kıvrımlı bir bedene sahip binlerce insan görmüştüm. Ondan daha yakışıklı, hayır görmemiştim. Tamamen doğal güzellikti.
"O kim?" Diye mırıldandım. Kısık sesle konuşmama alıştığından duydu söylediğim şeyi.
"Kim Taehyung." Bizi sağ koridora saptırırken söylediğinde ağzımdan onaylayan, fakat daha fazlasını bekleyen mırıltılar çıkmıştı, "senin gibi sessiz bir çocuk, bizim gibi o da ilk sınıf. Altı ay oldu, binlerce kez sıkıntı çıkardı okulda. Sebebini de kimse bilmez. Sessiz ama, farklı bir sessizlik bu. Çevresi var, arkadaşlarıyla takılıyor falan ama çok sosyal değil, birkaç kez aynı ortama düştük ordan biliyorum.
Ayrıca gözü hiç başkasıyla uğraşmaz. Yani nasıl desem, bu okulun her köşesinde sevişen iki kişi görebilirsin ki sorsan sen hariç herkese bu yönden güvenmiyorum. Ama Taehyung'u hiç öyle işlerde görmedim." Kaşlarım istemsizce havalanmıştı.
Diğerleri gibi olmayan çocuk, bana neden yiyecekmiş gibi bakardı ki?
"Yani anlamadığım şey, resmen bakışlarınızda porno çevrildi. Oğlum, iyi misin, ateşin falan mı var?" Elini sarı, uzun saçlarımın üstünden alnıma koyduğunda göz devirip ittirdim elini. O da bana karşılık göz devirdi ve bizi büyük bir sınıfa soktu.
"Sadece, ilgi çekici." Deyip omuz silktiğimde elini kalbine koydu ve ağzını araladı. Buna da göz devirdim, hareketleri fazla abartılıydı. Yani, benim birisinden etkilenmem o kadar imkansız değildi. Daha önce bir kaç kişiyle vakit geçirdiğimi de biliyordu, neden bu kadar şaşırmıştı ki?
"Daha önce seviştiğin hiç kimseyle böyle bakıştığını görmediğimden bu şaşkınlıklarım. Resmen ilk dakikada sertleşmişsiniz gibiydi." Bir yere oturup sırtımdaki çantayı tahta sıranın üstüne bıraktım. Arkamda bir kız, ön çaprazımda da yanındaki arkadaşıyla gülüşen iki erkek oturuyordu. Yoongi'yle derslerimiz aynı olduğuna şükür ediyordum, tek başıma ilk günden sıkıntıya girmeyecektim.
"Yakındı." Dediğimde sabır dilenircesine kafasını havaya kaldırmış, sesli bir nefes bırakmıştı ortalığa.
Daha sonra da bir şey dememişti. Ne denirdi ki zaten?
≁