|8| Kandırılışların Başlangıcı

23 6 0
                                    


Üstüme örtülü battaniye, çenesini baldırıma yaslamış uyuklayan Aphelios, televizyonda açık olan yeni çıkmış film ve yanımda ayaklarını benimle beraber sehpaya uzatmış Taehyung. Sanırım huzur adına bulunduğum en iyi ortamdı. Öğlen birden çalan telefonum Taehyung tarafındandı. Bir yerde buluşup bir şeyler yapmak istemişti ki bu bana fazlasıyla tuhaf gelmişti çünkü bir aydır bu çocukla yatmaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Birkaç kez yine arkadaş ortamında denk gelsekte sohbetimiz olmuyordu. Seks sonrası bir yarım saat dinlenme faslından sonra ayrılıyorduk birbirimizden. Şimdi günün birinde saçma sapan bir vakitte arayıp vakit geçirmek istemişti ve ben onu evime davet etmiştim. Daha önce onun ailesiyle yaşadığı lüks villaya gitmiştim elbet fakat daha çok benim evimde rahat ediyorduk. Ve şimdi de Taehyung hiçbir şey demeden yanıma kurulmuş gün batımında benimle yeni çıkan filmi izliyordu.

"Aslında buluşmamızı söylememin önemli bir nedeni vardı." Dedi. Bakışlarımı ona döndürdüm. Paylaştığımız battaniye karnına kadar çekilmişti, kısa kollu tişörtünün açıkta bıraktığı teni koluma değiyordu. uzun kirpiklerinin altından bana bakıyordu, gün batımından mayışmış gibi gözüküyordu. Bilirsiniz, böyle saat diliminde insan bir hoş oluyordu.

"Hafta sonu Daegu'ya gidiyorum." Dediğinde kaşlarım kalktı. Bunu beklemememin sebebi dönemin ortasında olmamızdı. Ayrıca çok ciddi bir sorunmuş gibi konuşuyordu şu an.

"Bir ay civarı orada kalacağım."

"Pekala. İyi vakitler dilerim."

Ben bir ayda öğrenmiştim ki Taehyung çok tuhaf bir tipti. Alaya aldığı birçok ciddi konu olabiliyordu, çok fazla gülüyor bazen çok gereksiz ciddi oluyordu. Biraz da sakinliği seven bir çocuktu. Sessizliği seviyordu, fakat arkadaş ortamı epey neşeliydi. Ayrıca okulda birkaç kez kavgaya bulaştığını görmüştüm fakat kavgalarının sebebi asla okula yayılmıyordu. Yoongi'ye sorduğumda kimsenin bilmediğini, hep kavga ettikleri kişiyle arasında kaldığını söylemişti. Merak etmiyor değildim.

"Sağol." Demiş, yeniden önüne dönmüştü. Ve biz yeniden filmi izlemeye başlamıştık çünkü ne diyeceğimizi bilmiyorduk. Çok sohbet etmediğimizden bir kaç kez konuşuyor, ne diyeceğimizi bilemeyip susuyorduk. Ben fazla suskun birisi olduğumdan dolayı bu olaya hiç el atamıyordum. Ve Taehyung cidden sohbete gelince veya seks dışında benimle karşı karşıya gelince çekingen oluyordu. Sertti, ciddiydi, bakışlarıma çok sert karşılık verirdi ama ona yaklaşınca veya sohbet açılacak bir şey söylediğimde çekinirdi.

"Bu arada," diye başladım ilk önce. Kafam ona döndü, hmmlayarak yutkundu, "eğer benden başkasıyla sevişirsen aramızdaki bu şey biter. Sevmiyorum yani bunu, anlıyorsun dimi?"

"Anlıyorum, aynı şeyi ben de sana söyleyecektim." Dediğinde rahatlamayla gerilen omuzlarım düştü. Karşı çıkacağını düşünmemiş değildim açıkçası çünkü bu Kim Taehyung'du. Ne yapacağı, ne diyeceği belli olmuyordu.

"Ee o zaman, son günümüzü böyle oturarak mı geçireceğiz, Kim?" Dediğimde açık kahve gözleri anbean koyulaşmış, gözlerimi bulmuştu. Gözlerindeki istek yoğunluğuyla bana aktarılıyordu sanki. Tapılası bedeninin her bir uzvu gözlerim önündeki yerini almıştı bir hayal olarak. Bedenini düşünmek bile beni çıldırtacak dereceye getiriyordu.

"Nasıl geçirmek istersin Jeon?" Tahrik olduğunda kalınlaşan sesine yakın olan tonuna karşı dilim istemsizce dudaklarım üstünde gezindi. Ayaklarım benden istemsiz hareket etmiş, ona doğru yürümeme sebep olmuştu. Elinden tutup kaldırdım bedenini, arkamdan sürükledim.

"Bizi bir aylık idare edebilecek bir gün geçirmeliyiz." Dediğimde kıkırdayışını duydum. İkimizi odama sokup kapıyı ardımızdan kapadım. Aphelios eğer bir odanın kapısı kapalıysa oraya girmemesi gerektiğini anlar, ses çıkarmazdı. Ve şimdi Taehyung'a istediğim gibi dokunabilirdim.

505Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin