7

124 21 14
                                    

riki
şu twin coffeenin oradaki mahallede oturuyordun değil mi
geliyorum sizin oraya hazırlandın mı

sunoo
hassiktir ben onu unuttum|
şey

riki
sorun mu var
gelemiyor musun

sunoo
yok hayır
twin coffeede bekleyebilir misin beni
oradan kahve ve yiyecek bir şeyler alalım

riki
geleyim beraber geçelim işte

sunoo
yok yok sen beni orada bekle
geliyorum beş dakikayaa
annem beni öldürecek.|

riki
tamamdır güzelim

ekranda gördüğüm son kelime ile gülümsemiş ve çantama uzanmıştım. neredeyse taşınmayacak kadar doldurmuştum. anneme tüm gün ders çalışacağım konusunda ikna edici bir ağırlıktı.

"anne ben kütüphaneye çıkıyorum geç gelirim merak etme beni şarjım bitebilir!"

"tamam sunoo. salı günü özel dersin için olan ödevlerini aldın değil mi?"

bunu soracağını biliyordum. aslında okulda teneffüste ödevi bitirmiştim ama riki'ye zaman ayırmak için annem bunu kütüphanede yapacağım sanıyordu.

"evet anne çarşamba ve cuma günü olan matematik dersinin ödevlerini de aldım yanıma. etütte verilen ödevleri de."

"pazar gününe de eklettim matematik dersini haberin olsun önce onları çöz."

"ne? yarın için de geçerli mi?"

"evet?"

kafasını kendi kapısından çıkartıp küpesini takarken gözlerini bana dikmiş ve "bir sorun mu var? verdiği ödevleri yarına yetiştirecek kapasitede birisin?" diyip odasına geri girmişti.

sadece ama sadece göz devirmiştim. çenemi açsam daha hiç susmazdı. haklıydı zaten çoğunu bitirmiştim ama bugün yapmayacaktım annem planlarımı bozana kadar öyleydi yani.

"kore dili çalışmayı unutma son yıllarda çok zorlamaya başladılar!"

"tamam anne!"

hızla ayakkabımı giyip çıktığımda daha fazla annemin radarına yakalanmadan evden kurtulmam lazımdı.

"resmen çantam dengemi bozuyor. hayır anlamıyorum ki daha ne yapayım? okul birinciliğim var. sınavlarda ya tam yapıyorum ya da maksimum iki soru yapamıyorum daha ne bekliyor? artık beni resim kursuna da yollamıyor sanki resim kursuna gidip gitmemem bir şey değiştirecek. gerçi anneme göre her şey ama her şey benim önümde engel."

kendi kendime konuşurken kafenin önünde beni bekleyen riki'yi görmüştüm.

hala kaç yıldır neden benimle konuşmadığını merak ediyordum ya da neden benim onu fark etmediğimi.

o da beni görünce geniş bir gülümsemeyle el salladığında ben de ona karşılık vermiştim.

yanına geldiğimde bile hala bana bakarak sessizce durduğunda elim istemsizce enseme gitmişti. gergindim şimdi yalan mı söyleyeyim. asla çekinmiyordu ve beni şoka sokuyordu.

"günaydın?"

ilk hamleyi yaparak ona seslendiğimde derin bir nefes alıp sanki daldığı yerden çıkarak "günaydın güzelim." demişti.

"hadi içeri girelim. buranın sandviçleri o kadar güzel oluyor ki acilen denemen lazım."

"tamam sen ne dersen o günü şu an. peşinden ayrılmayacağım." diyerek belime elini atmış ve ben yönlendirmişti.

siparişlerimizi alıp bir masaya oturduğumuzda resmen omzumdaki yük kalktığı için rahatlamıştım.

"çantan çok mu ağır? bana verseydin."

"yok sorun değil sadece anneme karşı inandırıcı olsun diye ne varsa koydum çantama."

o kafa sallayıp önüne dönünce ben de sandviçime dönmüştüm.

"aşırı güzel değil miiii?"

heyecanla ona baktığımda kafasını sallamıştı sonrasında da sırıtarak yüzüme bakmaya devam ettiğinde kaşlarımı çatmıştım.

"yüzümde bir şey mi var niye öyle bakıyorsun ya?"

eline peçete almış ve dudağımın kenarını sildiğinde tekrar yüzüme dönmüştü.

"bir şey yok sos bulaşmıştı. resmen heyecanlı bir çocuk gibisin çok tatlı geldin gözüme."

beklemediğim yerden gelmişti. resmen dilim tutulmuş hiçbir şey söyleyemezken o konuşmuştu.

"cesaretimi toplamışken beni durdurma olur mu? karşılık beklemiyorum ama rahatsız değilsen lütfen yanında olmama izin ver. tüm sorunlarını anlık da olsa unutturayım."

☀️
riki pesinden kossun dedim
ben boyle severim nolmuskine

cheer leader, sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin