(2.Bölüm):Bay Brown

69 20 45
                                    


Yorumlar ve oylar için çook teşekkür ederim^^İyi okumalar...


2.Bölüm:

18 Ekim                                                                                                                                                           Danica Bell

Rüzgardan dolayı havada uçuşan siyah saçlarımı elimle düzeltip,kapüşonumu geçirdim.Bu yıl kış soğuk girecek gibi gözüküyordu.

Nihayet,karşıdan gelen taksiyi gördüğümde,sırtımdaki çantayı yere indirdim.Taksi gelip önümde durduğunda kapıyı açıp resmen kendimi içeri attım.Konumu şoföre gösterdikten sonra yolculuğumuz yarım saat kadar sürdü.Geçen seferki,yerden farklı,daha karanlık ve ormanlık bir yere gelmiştim.Şoföre ödemesini yaptıktan hemen sonra arabadan indim.Eve bakıp,konumun doğruluk payının yüzde kaç olduğuna baktım.Buranın bir mezarlığı eksik.

Allah'ım ben nereye geldim yaa!Ne gerek vardı şimdi,benim şu anda evde oturmuş,'Labirent'-son kaçış'ı tekrar izlemem  gerekiyor!

Karşımdaki ev oldukça geniş görünüyordu ama iki katlıydı.Dışarıdan görünümü,tamamen siyah,pencereleri demirden bir hapishane görünümü olan bir ev.Etraf,ağaçlıklardan ibaretti.Şehirden uzak'ta,sessiz-sakin bir araziydi.Ama bu korkunç olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

"Hoş geldin"diye bir ses duyduğumda irkildim.Arkaya,ses gelen tarafa doğru döndüğümde Charles'i gördüm.Nasıl göründüğünü anlatmama gerek var mı hocam?Baştan sona siyaha bürünmüş karizmatik bir beyefendi olur kendisi.

"Bu evde mi kalacağız?"diye sordum.

"Senin,benim konuşmalarıma ve sorularıma cevap vermemek gibi bir takıntın mı var?Ayrıca evet burada kalacağız.Beğenmediniz mi prenses?"

"Sabah sabah neden bu kadar konuşuyorsun ki?Burada boşa zaman sarf etmeyelim."dedim.

Ağzında "Ya sabır!" gibi bir şeyler fısıldadığını duydum.Bir süre yüzüme baktıktan sonra geçmem için eliyle yol gösterdi.Ben de teşekkür ederek,gösterdiği yoldan yürümeye başladım.

İkimiz de aynı yolda,aynı adımları atarak yürüdüğümüzde kendimi tedirgin his ettim.Her ne kadar bu işe babam için katılsam da korkmuyor değildim.Burası yeni ortamdı ama tehlikeliydi.Yapa bilecek miydim?

Yağmurun ıslattığı soğuk taşların üstünden hızlıca geçtik ve az önce korktuğum o büyük evin önüne geldik.

Ay ama ben şimdide heyecanlandım!

"Ee ne duruyorsun?Girsene içeriye."Charles gelip tam da benim yanım da durdu.

Yüzümde hep taktığım koyu yeşil bandana'm vardı.Yeşil gözlerimle uyumunu çok severdim.Şimdi,karşımdaki adam badem rengi gözlerini,yeşil renkli gözlerime dikmiş,öylece bakıyordu.Ama birden kaşları çatıldı.

"Heyecanlı mısın sen?"dedi dudağı bir tarafa hafifçe kıvrılırken.Yavaştan başımı onaylar gibi salladım.

"Pekala,şimdi sana söyleyeyim ki,neden böyle bir işe geldiğini bilmiyorum.Ama emin ol ki, tesadüf olmadığını çok iyi biliyorum.Onun dışındaysa heyecanlı olmana gerek yok.İçerideki kişiler çok iyidir.Bence seveceksin yani.Bu yüzden rahat ola bilirsin."Bay Brown böyle birisi mi?Yani nasıl desem,işte,düşünceli?

Sadece başımı sallamakla yetindim.Kapıyı benim açmayacağımı anladığı için elini uzattı siyah kapının koluna.Allah'ım her şey böyle yavaşlatılmış halde olmalı mı?Yemin ederim artık soğuk ter akıtıyorum.

Kilitsiz KapıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin