16

42 9 17
                                    

Selammmmmmmm🎀🥹

Nasılız gençlerrrr😎😋

Umarım bu bölüm iyi olur🙂😌

Çeviriler belki doğru olmayabilir yapabildiğim kadar yaptım🙃

İyi okumalar💋🤏🏻

"What? Does he has a boyfriend?"
(Ne? Erkek arkadaşı mı var ?)

"So our guess is that it was forced because it's not like he really hung out with her that much."
(Yani tahminimizce bu durum zorlamayla olmuş çünkü onunla çok fazla takılmıyor)

"Okay close"
(Tamam kapat)

Sinirle telefonu yere attım.
Benden başkası ona dokunuyordu.
Ben değil de başkası ona bebeğim diyordu.
Ve zorla olabilirdi?

Kimdi bu sik?

O kimdi de benim olana benim diyordu?
O kimdi de kendini ona layık gördü?

Sinirden eşyaları yere calıyordum bağırıp sinirden ağlıyordum. Düşündüm elimden başka bir şey gelmiyordu saatlerce ne yapabileceğimi düşündüm, aklıma planı yapmaktan hariç hiç bir şey gelmiyordu. Özlem dolu olan bedenim ve beynim sadece onu istiyordu.

Kalbini yine benim için atmasını sağlayacaktım.
O kalp belki kırılmıştır bana.
O kalp belki beni istemezdi.
Belki başkası oradaydı.
Hayır başkası orada olamazdı.

Sinirden oluşan bu düşünceler beni ele geçirmişti resmen. Jack'in ve o bir adamıma gittim. Büyük sessiz olan koridorda sert adımlarımdan haric hiç bir ses yoktu. Bu koridorda sadece benim sesimin olmamasını istiyordum. Onun gülme sesleri ile dolmasını istiyordum. Siyah ile beyaz olan hayatıma renk katmasını istiyordum. Büyük koridorun ardından bir odaya girdim.

"Implement the plan"
(Planı başlat)

Hiç olmadığım kadar sinirliydim böyle büyük bir duygu patlamasında çalışmak ne kadar doğruydu? Bu benim tarzım değildi ama artık elimde olan tek bir şansı hızla kullanmalıydım. Sonsuza denk onu kaybetmeden. Uzun süre bir cevap gelmemişti. Neyi bekliyorlardı?

"Are you sure? You seem angry, you could wait"
(Emin misin? Sinirli gözüküyorsunuz bekleyebilirsiniz)

Bekleyecek kadar zamanım yoktu bunu anlamıyorlardı. Onlara hayır anlamında kaşlarımı çattım ve ağzımı araladım.

"We don't have time, implement the plan"
(Zamanımız yok, planı başlat)

Kafasını hayır dercesine sallamıştı harika, her şey istediğim gibi gidiyordu değil mi?

"What do you mean no? If I tell you to do it, do it"
(Ne demek istiyorsun hayır? Sana yap dersem yapacaksın)

Oldukça emin bir ses tonu ile konuştu. Sinirle çıkan sesim ürkütücü çıkmıştı ki ben bile korkardım. Başlarını salladılar başka seçenekleri yoktu. Ben ne istersem onu yapmak zorunda kalacaklar onlara para ödedim ne olduklarını düşünüyorlardı?

Saatler sonra ilk hareketi başlattık.
Onun gittiği her yeri takip ettim konuştuğu herkesi araştırdım. Sağlam insanlarla konuşmuyordu. O zamanların arkadaşlığı yoktu onlar da oktu. Ailesi onu terk etmişti.

Tek kalmıştı.
O pislikten hariç kimsesi yoktu.

O adamın henüz kim olduğunu bulamamıştım. Kenime dair hiç bir iz yoktu?
Nerede olduklarını bilmiyordum.

Nasıl bulacağım onları?
Onu bulabilecek miydim?
Bulsam da kabuk edecek miydi?
Beni değilde onu mu seviyordu?

Aklımdaki soru işaretleri, korkular, anılar ile karışan sinir hiç biri aklımdan uçup gitmiyordu.

Teacher's pet/hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin