Yeni bölüm geldii
Buraya bir emoji alabilir miyim.
Başlayalım o zaman.
Yüzbaşı Ahlas Tuğyan mı?
Bunun soy adı Dehri değil miydi?
Gerçi gözleri de en son kahve rengiydi de şimdi yeşil olmuştu!Mahir Kara, Üsteğmen Mahir Nacaroğlu çıkmıştı. Ahlas Dehri ise Yüzbaşı Ahlas Tuğyan...
Şimdi ise bunca olaydan sonra Şırnak'a gidiyorlardı."Sayın albay, peki ben Diyarbakır'a gidebilir miyim?"
Dedeme sormam gereken küçük şeyler vardı. Psikolojimin içine sıçıldığından bahsetmiyorum bile.
"Hayır Echer kızım, daha senin bildiklerine ihtiyacımız var. Belki oraya gidene kadar başka şeyler de hatırlarsın. Ayrıca Mahir'in de tedaviye ihtiyacı olacak. Sen de Şırnak'a geliyorsun."
Ben de gidiyorum.
Şırnak'a
"Ama sayın albay,"
"Kızım burası senin için tehlikeli. Bu adamın takıntılı olduğu açık. Bizimle geleceksin ve sonrasında ne yapacağımıza beraber bakacağız."dediğinde yüzbaşı itiraz etmek için hazırlanmıştı ama albayın ona attığı uyarıcı bakışlar onu durdurmuştu.
"Peki sayın albay."
****
Her ne kadar Mahir itiraz etmiş olsa bile albayın emriyle ambulans helikoptere binerek Şırnak'ın yolunu tuttuk. Yol boyu olması gereken bütün tıbbi gereçler fazlasıyla elimde bulunduğu için yapabileceğim her şeyi yapmıştım.
"Ağrı kesici yakında etkisini gösterir, iltihaplar için de ayrı krem sürdüm ama en son hatırladığım kadarıyla başına çok darbe aldın ve yedi gün boyunca işkence gördün. Hastaneye gidip iyi bir beyin-sinir cerrahına görünmelisin."
Yandan bakışı bile bu dediğimi yapmayacağını tasdikliyordu.
"Peki ona işkence ederken sen neredeydin. Aynı evin içinde yedi gün boyunca buna göz yumdun, şimdi ilgili gibi davranmayı kes."
Beni Mahir ile tek göndermeyen yüzbaşı, helikoptere bindiğimizden beri laf söyleyip duruyordu. Söz sırası bana geldiğinde şöyle bir baktım ona. Geniş, bayağı geniş omuzlar, yeşil gözler, siyah saç, bebeksilikten çok uzak bir yüz, hafif sakal...
Uzun boyunu söylemeye gerek yoktu. Daha doğrusu ben henüz kısa birini görmemiştim."İkimizin de görevleri arasında hayat kurtarmak var yüzbaşı ama askeri kurtarmak benim değil senin görevin. O yedi günde benim ne yaptığım değil senin ne yapamadığın asıl mesele. Senin aksine benim mesleğimde kötü de olsa iyi de olsa kurtarmak şartı var. Ben birini kurtarmak için diğerine zarar veremiyorum."
Dedi, kaçırıldığı günden beridir neredeyse her gün bir adamı döven kadın.
Mahir sessizce durmuş bizi izliyordu ama arada güldüğünü görüyordum.
"Senin sorgulanacağın bir diğer mesele de buydu zaten. Eğer bizi yanlış yönlendirmeseydin Mahir'i de belgeleri de bulmuş olacaktık."
Mahirle aynı anda ona döndüğümüzde " Ne yanlışı?"diye sormadan edemedim.
"Yere çizdiğin ve çakıyı bıraktığın o akrep figürü. İki gün boyunca yanlış yerde aradım onu, senin yüzünden. Aklın sıra bizi yanlış yönlendirecektin. İyi biri gibi davranıp aklanmak istiyorsun ama o iş öyle kolay değil. Ne yapıp edip seni sorguya almak için albayı ikna edeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNFAZ / AKREBİN DÖNÜŞÜ
Teen FictionKüflenmiş bir zihin felakete gebedir ve elbet bir gün felaketi doğurur... Bu kitap benim olup (ç)alınması durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Sizden ricam başka yerde görürseniz beni bilgilendirmenizdir.