38. Bölüm

72 17 3
                                    

Sabah

Sıla: [ Sabah biraz erken uyandım, kahvaltıyı hazırladım ve abimi uyandırmak için odasına gittim. Kapıyı çaldım ses gelmedi hâlâ uyuyordu galiba, içeri girdim ama odasında yoktu banyoya gittim kapıyı çaldım orda da yoktu. Nerde olabilirdi ki? Belki dışarda sigara falan içiyordur diye abimi bırakıp Ferideyi uyandırmaya gittim, kapıyı hafifçe tıkladım. Burdan da ses gelmedi yavaşça kapıyı açtım. OHA ABİM? Abimin burda ne işi vardı, üstelik pozisyonları. Bunlar nasıl böyle yatmıştı? Feride kafasını abimin boynuna gömmüştü ve abimde sıkıca sarılıyordu abimin kafası da Feridenin saçlarına gömülüydü. Bu manzarayı bi daha hiç bir yerde bulamazdık. Telefonumu çıkardım ve birkaç fotoğraflarını çektim. Kendileri uyansınlar diye sessizce odadan geri çıktım. Acaba uyanınca nasıl olacaklardı? ]

Ahmet: [ Yavaş yavaş gözümü açmaya başladım. İlk önce nerde olduğumu algılayamadım, daha sonra gece olanlar aklıma geldi. Feridenin yanında uyumuştum. Biraz hareketlenip saatime baktım, 10 olmak üzereydi. Yavaşça kalkmaya çalıştım, Feride uyandı.

Feride: Günaydın

Ahmet: Günaydın

Feride: Saat kaç olmuş [ Hâlâ uyku sersemi konuşuyordum]

Ahmet: 10 olmuş [ Odadan çıktım, kendi odama gittim ve yüzümü yıkayıp, üzerimi değiştirip aşağıya indim. ] Günaydın

Sıla: Günaydın abi, kahvaltı soğudu ya.

Ahmet: Uyandırsaydın bizi.

Sıla: Çok güzel uyuyodunuz, bozmak istemedim.

Ahmet: ...

Sıla: Isıtayım bari. [ kalktım ve yemekleri ısıttım ]

Ahmet: Ferideyi çağırsana.

Sıla: Tamam. [ Ferideyi çağırdım ve aşağıya indim. Abimin yanına oturdum, telefonumu çıkardım ve fotoğrafları gösterdim. ] Aaaa bunlar da kimmiş?

Ahmet: Sılaa, niye çektin kızım ya.

Sıla: Ama çok güzeldiniz. Çekmezsem içimde kalırdı.

Ahmet: Bakıyım [ Telefonu aldım ve fotoğrafa baktım, gerçekten çok güzel çıkmıştık. Bu fotoğrafın bende de olması lazımdı, Sıla'nın telefonundan kendime gönderdim. ]

Sıla: Kendine de atarmış, çok mu beğendin?

Ahmet: Yoo dursun öyle.

Sıla: Tabi tabi.

Ahmet: [ Feride geldi ve yemeğimizi yemeye başladık... Telefonum çaldı ve açtım. ] Efendim komutanım

Başçavuş: Bugün, o kızı bugün götürüyorsun Ahmet!

Ahmet: Komutanım bir sorun mu var?

Başçavuş: Evet, kızıma kavuşmak istiyorum!

Ahmet: Tamam, ama zaten yarın-

Başçavuş: Bugün diyorum! Ne dersem o!

Ahmet: Tamam

Başçavuş: Kızıma birşey olursa, senide yakarım Ahmet.

Ahmet: Olmayacak sorun yok. Bugün. [ Daha fazla konuşmadan telefonu kapattım, bugün. Bu kadar çabuk mu? ]

Feride: Noldu?

Ahmet: Bugün, gidiyoruz. [ Sesim Kısık çıkmıştı, zordu. Kendi ellerimle oraya bırakacaktım. ]

Sıla: Nasıl, yarındı hani?

Ahmet: Komutan bugün diyor.

Feride: Tamam, gidelim. Hazırlanayım. [ Kahvaltımı yapmadım, odaya çıktım. Ağlamak istiyordum, ama ağlamıyordum çünkü Ahmet'in kararı değişsin istemiyordum. Kıyafet almadım, ben gidince atsınlar çöpe. Telefonumu aldım, ve geri aşağıya indim. ] Gidiyor muyuz?

Ahmet: [ Kafamı evet anlamında salladım, konuşmaya cesaretim yoktu, büyük ihtimalle konuşsam ağlardım. ]

Sıla: Abi, konuşalım. [ abimle balkona çıktık. ] Abi birşey yapsana, gerçekten götürecek misin?

Ahmet: Ne yapmamı bekliyorsun Sıla, napabilirim?

Sıla: Abi söyledim, kaçın beraber. Ayrılmayın, ikiniz içinde iyi olacak.

Ahmet: Olmaz. [ Geri içeri girdim, telefonumu silahımı ve arabanın anahtarını alıp evden çıktım. ]

Sıla: Feride, gidiyorsun gerçekten. [ Ağlıyordum, suçtu evet Feridenin yaptığı büyük bir suçtu ama anlattı. Mecburdu. ]

Feride: Ağlama Sıla, olması gereken bu, yoksa abinin ve senin mesleğin hiç olabilir. Zaten burda kalamam.

Sıla: [ Ferideye sarıldım. 2 dakika sonra geri çekildim ve Feride evden çıktı. ]

Feride: [ Arabaya bindim, koruma timi büyük ihtimalle bizim arkamızdan sınıra geleceklerdi. Sınıra kadar araba ile sonrasında askeri helikopter ile geçecektik. Tek kelime etmiyorduk, yol uzundu baya uzun, 6-7 saat sessiz durduk. 2 saat kadar uyumuştum. Gözümü açtığımda radyoda şarkı çalıyordu. ]

Güller açılır mı kalbinde?
Son kez ne zararı var dinle.

Yanında duran olmaz,
Halini soran olmaz,
Sen bir köşede ağlarsın.

Bak sana kıyan olur,
Kalbini yoran olur,
Giden yıllara yanarsın.

Deli gibi yüreğime zorsun,
Biliyorsun ama olsun.
Kadehimi bırakın dolsun.
Gidiyorsun kahrolsun.
Sen yarayı sarmayı bilmez, kötü kalpli bir doktorsun.

Feride: [ Ahmet'e baktım, gerçekten gitmeme üzülüyor muydu? Şarkı beni ağlatmıştı. Gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Ahmet'e bakmaya devam ediyordum, büyük ihtimalle beni hâlâ uyuyor sanıyordu. Onunda gözleri dolmuştu, üzülüyordu. Gitmeme üzülüyordu, inanmak istemesem de Ahmet'in gözleri dolmuştu. Demekki şarkı onuda üzmüştü. Yaklaşık 3 dakika sonra şarkı bitti, biraz hareketlendim, belli etmeden gözlerimi sildim. Konuşamadım, konuşursam ağladığım belli olurdu, Ahmet bana baktı. ]

Ahmet: Az kaldı, yarım saate orda oluruz. [ Yarım saate sınıra giderdik yarım saat helikopter ile gitmemiz sürerdi. Toplasam 1 saat, son 1 saat. Bir saat sonra tamamen çıkıyordu hayatımdan. Belli etmesede o güzel gözlerinden ağladığını anlıyordum. Yol 4-5 saat sürerdi, ama aynı yerde olmak istediğim için biraz yavaş gelmiştik. ]

YENİ BÖLÜM 19 OY

Bu şarkıyı sevdiğimi anlamışsınızdır heralde çünkü 2 hikayede de bu şarkıyı kullandım 🥺

Feride gerçekten gidiyor.

Sonraki bölümde neler olacak sizceee???

Asker Aşkım ( AHFER ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin