Cenk bitanicik herşeyim huzurun adıydı benim için o.Herşeyiyle ona bağlanıp kaldığım sevgilim belkide erken sevgilim demek sana dayanamaz olmuş bu yumruk kadar kalbim.Yıllarca hasretinle kavruldu bu yürek ama şuan ellerin gözlerimde hernekadar inanması güç olsada gerçek fazlasıyla hemde.Ölüme mahkum kalmış yatalak bir insan gibi yaşadım yıllarca ama şimdi ellerimden tutan biriyle yürümeye başlıyorum.Korkuyorum yoksa bana oyunmu oynuyor diye ama inanmak istemiyorum böyle bir insan neden bana bunu yapsınki?değilmi.Ama içimdeki derin ses diyordu o sana oyun oynuyor diye.Bu acıya nasıl dayanırdım bu bir gerçekti belkide eğerki gerçekse artık ben yaşayan bir ölü olurdum.
Cenk ellerini gözümden çekip yerdeki annesinin kolunu kavrayıp odasına götürdü.Sonra benim yanıma gelip;
-Bu tatsız olayı unutalım lütfen.
Ses çıkarmadan gözümde kalan yaşları geri emip başımla tamam işareti yaptım.Kolunu omzuma atarak beni kendi odasına getirdi.Kapıyı açıp'buyur'dedikten sonra içeri girdim ve Cenk usulca kapıyı kapadı.Bense yorgun bedenimi yavaşca yatağa uzandırdım.Ve yorgun argın hayallerimle uykuya daldım.Tam uykunun içine eden kapı tıklamasıyla yerimden doğruldum.
-Müsait misin?
Ah o ses tonu nekadarda güzeldi öyle böyle birine insan nasıl tutulmazdıki?İnce ve hoş bir sesle 'buyur' dedim.
Elinde temiz yorgan vs. ve giymem için rahat kıyafetler getirdi.Nekadar da cömertti ve hoş ona her an tutkuyla bağlanıyordum içimdeki ona duyulan sevgi paha biçilemezdi tepeden tırnağa titreyen bedenim ona bağlanıyordu gittikçe daha da çok hemde.Gülüşünü ısırmak istiyordum o kadar hoş gülümsüyordu heleki o gülünce yanağında oluşan çukur dünyalara bedeldi.Cenk;
-Sen şimdi benden tiksinirsin yorganını falan değişelim şu kıyafetleri giyde biraz rahatla siz şu kızların dar pantolanlarla nasıl yaşadığını merak ediyorum açıkçası istersen ben yatağını kurim zahmet olmasın.
+Estağfurullah ne tiksinmesi (senin ter kokun bile en iyi erkek parfümüyle bile karşılaştırılamaz) biz kızlar öyleyiz napalım artık yatağı ben kurarım okadar da beceriksiz belleme beni ve çok teşekkürler.
-(Gülümseyerek)Rica ederim.
El sallayarak odadan çıktı,yüzümdeki sırıtmadan kurtulup uykumun yarıda kaldığını hatırladım hemen üstüme kıyafetleri giyip yatağı düzelttim eşyaları bir kenara yerleştirip.Kuş gibi kendimi yatağa bıraktım huzur buydu galiba.Derin bir uykuya daldım kapının gıcırdama sesini duysamda yorgunluğumdan gözleri açamıyordum.Saçlarımı okşuyan eller beni hoşnut tutuyordu.Uyandığımda akşam olmuştu hala yorgundum ama biraz yorgunluğum geçmişti.Yatağın üzerine oturup odayı inceledim.Kendisi kadar odasıda çok hoştu.Ayağa doğrulup kapıya ilerledim.Kapıyı açıp baktığımda Cenk yemek kurmayla uğraşıyordu o salona yemek taşırken bende hemen mutfağa girip tezgahdaki tabakları alıp salona geçtim.Bana imalı imalı bakarak;
-Niye zahmet ediyorsun gerçekten anlamıyorum.
+Bumu zahmet ALLAH aşkına ya hem rahatsızlık verdim hemde iş yaptırıcam.
-Bir daha öyle bir düşünceye kapılma.
Sessizlik...
Sofrada ekmeğin eksik olduğunu farkedip mutfağa gittim salona gireceğim sırada Cenk kısık sesle biriyle telefonda konuşuyordu her ne kadar laf dinlemenin ayıp olduğunu bilsemde merakıma yenik düştüm ve konuşmada şunlar geçiyordu.
-Bak Berk Melisaya oyun oynama işi falan yattı. Kıza gidipte birşeyler anlatmayın sizi gebertirim anlıyomusun?Sorularına cevap veremiycem müsait değilim okulda konuşuruz dediklerimide unutma!
O an sağır olmayı o kadar hayal etmiştimki meyersem bana oyun oynuyormuş da ruhum duymamış ah be hayat ne kadar da acımasızsın o an tek istediğim şey avazım çıktığı kadar bağırmaktı ama yine her zaman ki gibi yutkunarak içime attım acılarımı.Suratım beş karış içeri girip ekmeği yere bıraktım;
+Cenk buyur.
-Eywallah sende buyur.
Sesimi çıkarmadan yemeğimi yedim.Cenkin suratına bakmaktan iğreniyordum artık.Çabucak sofrayı topladım sonra hemen odaya gidip kapıyı kapattım.Yatağa uzanarak gözlerimden süzülen yaşlara seslendim ne zaman terk edeceksiniz beni? bıkmadınızmı artık acılarımda akıp gitse sizin gibi bir gün o acılarıda beraberinde götürür müsünüz?sonra kırılmaktan harab olmuş bir ekmek parçası gibi ufalanmış kalbime seslendim yada o çoktan bu bedenden ayrılmıştı.Kırılmaktan bıkmadınmı artık canının acımasından?Ah o en derindeki sesim yine haklı çıktın neden hep hayallerim değide acıların kölesi olurum neden?çok mu şey isterim bilmem ama hep imkansızı isterim sanırım.
Neden hala onun odasındaydım?aslında evinde olmam bir hataydı.Hemen okul çantamı yatağa bırakıp kendi kıyafetlerini giydim yatağı düzeltip gece olmasını beklemeye başladım bu evde bir saniye bile kalacak tahmülüm yoktu ama beklemeliydim.Hala yorgundum ama uyumamam gerekiyordu.Zar zor olsa da zaman geçti saat 00.00 'ı gösterdiğinde hemen okul çantamı sırtıma takıp parmak uçlarımla yürümeye başladım.Kapıyı hafifçe açıp dış kapıya ilerledim kapının kitli olmamasından dolayı şanslıydım kapı önündeki konverslerimi ayağıma geçirip kapıyı sessizce örttüm.Apartmandan hemen çıktım evet yine şanssızlık başımda dört dönüyordu.Yağmur yağmaya başladı evet bu gece benim gibi oda acılıydı demek.Kulaklığımı takıp yürümeye başladım.Saçlarımdan süzülen suları izlerken her an o geliyordu aklıma gözleri,gülüşü heleki o yıllarca hayal ettiğim sarılışı.Belkide bugün şansımı fazlasıyla harcadığım için böyle olmuştu bugün olmadığım kadar mutlu ve olmadığım kadar üzgündüm bu nasıl oluyordu? Anlam veremiyordum işte o kadar olay olduki karmaşık bir hal aldı işte.Yine herzamak ki gibi acıyor sol yanım hemde çok...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Elmanın İki Yarısı
HumorBiricik can yoldaşını kaybetme üzüntüsüyle yaşayan ve yıllar sonra da babasını kaybetmesiyle beraber hayatındaki sarsıntıların nasıl şekil aldığı bir kızın hikayesi yalnız olan ve bu hayatta tek kafasını yaslayabileceği annesi kalan bu kız Cenk diye...