Hikaye şimdiki zamanda devam ediyor. Medya Ash -hunharca güldü- teşekkürler~
-
Zilin ısrarla çalınması sonucu aşağıya indim ve kapının önündekileri umursamadan öne atlayıp, ayakkabılarımı giymeye başladım. Acele ediyordum çünkü...
"Sayende ilk günden geç kaldık Ash." Üniversitenin ilk gününe geç kalmıştık.
Claudia ve Jeff'in şikayetlerine kulak asmasdan, büyük ayaklarımı küçük ayakkabılara sokma çabama devam ettim.
Claudia ve Jeff. İlkokul ve ortaokulu kasabanın devlet okulunda beraber okuduğum arkadaşlarımdı. Benimle aynı üniversiteye gitmek için çok çaba sarfetmişlerdi çünkü endişeleniyorlardı.
Kendimi o günkü gibi kimsesiz hissederim ve sonsuza kadar gitmeye çalışırım diye.
~
Salonda en sevdiğim televizyon programını izlemeyi, annem seslenince bıraktım.
Kasabanın 5-10 dakika uzaklığında bir tarlamız vardı. İlkbahar dönemi geldiğinde babam oraya çalışmaya giderdi. Bu sene abimde onla gitmişti, sonunda babam büyüdüğüne karar vermişti ve iş makinasını kullanmasına izin verecekti.
Keşke vermeseydi.
Akşam yemeğini haber vermek için yola çıktım. Beş dakikalık yolu üç dakikada gitmek için koştuyordum.
Her seferinde olduğu gibi yan evin yanından geçerken o kül kokusunu aldım ve eski bir kaç anı canlandı kafamda. Kül kokusunun uçup gitmesiyle anılarda uçup gidiyordu.
Sonunda tarlaya ulaştım. İlk önce birkaç küçükbaş hayvanımızın olduğu ahırın arkasına gittim ve yeni doğmuş Pofuduk adlı kuzumuza süt içiren babama seslendim. Az sonra işinin biteceğini ve abime haber vermem gerektiğini söyledi.
Tarlanın ortasına doğru koştum. Abim dev iş arabasının içinden bana baktı ve selam verdi. Gelmesi gerektiğini anlamıştı.
Yüzündeki gülümseme beni çok mutlu etti. Sonunda büyümüştü ve bu onu mutlu ediyordu.
Beş saniye önce bunları düşünüp gülümserken, beş saniye sonra yüzümde dehşet bir ifade vardı.
Beş saniye sürmüştü.
Abimin dinlediği grupların üyelerine özenip beline kadar uzattığı saçlarının iş makinesinin çarklarına takılması ve saçlarının kafa derisini de yüzüp tarlanın üzerine savrulması, sadece beş saniye.
~
Abimin yokluğunda her şey sessizdi. Babam kendini tamamen işine vermişti annem ise gerekmedikçe kimseyle konuşmaz olmuştu. Bazen gerektiğinde bile konuşmuyordu.
İşte o zamanlar sonsuza kadar gitmek istemiştim. Gitmeme engel olan olay ise o gün okula gitmediğim için bana ödevimi getiren Jeff'in, odama girmesi olmuştu.
İlk önce aileme seslenmiş, sonra da kolumdaki kesikleri sıkıca kapatmıştı eliyle; kanamasın diye.
Bundan sonra Claudia'dan iyi bir azar işitmiş birde bana nutuk atmasını dinlemiştim. O sırada benimle ilgilenmeyen annemin yerinde o vardı sanki.
Söylediklerinde haklıydı, eğer abim şuan bizimle konuşabilse hayata mutlu devam etmemi isterdi.
Hastaneden eve döndüğüm ilk gece dolabımdaki bütün kıyafetlerimi arka bahçede yaktım.
Birkaç özel eşyamı abimin odasına taşıdım. Abimin siyah pantolonlarından birini giydim. Üzerime henüz tanımadığım bir grubun tişörtünü geçirdim "Venom".
Kendimi daha cesur hissediyordum.
Abimle yaşayamıyacaksam abim gibi yaşayacaktım.
~
Kötü düşünceleri bir kenara fırlatarak üniversitenin kapısında içeri girdim. Jeff kolunu omuzuma attı.
Ve koridorda yürümeye başladık.
~
Monton bir bölümdü ama amaç Ash'in abisine ne olduğunu anlatmaktı. Birde, bu cesaret nerden geldi bu pısırık Ash'e demeyin diye. Şey Ash'in, Claudia ve Jeff'e neden çok değer verdiğini de anlayın istedim. Yani bence kısacası sıkıcı ama gerekli bir bölümdü. Artık daha atraksyonlu şeyler yazabileceğim için mutluyum! Teşekkürler~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shiro
Gizem / GerilimBeyaz teninin aksine, ruhu tamamen kara olanın hikayesi. Shiro.