Medya:Azad Cihanbeyli
Kendimi hiç düşünmeden bu kollarda uykuya teslim etmiştim. Arada kucağına alıp ayağa kalkmaya çalışmıştı. Ama reddetmiştim. Olduğum yer önemsizdi. Sadece dinlenmek istiyordum. Ruhumu dinlendirmek. Hareket etmek istemediğim kollar kimindi bilmiyordum. Ama çok güzel kokuyordu. Toprak gibi. En sevdiğim koku.
"Elif?"
Rahatsız mı oldu acaba?
"Şey.. ben özür dilerim. İçim geçti bir an. Rahatsızlık yani şey rahat aslında rahatsız ettim. Özür dilerim."
"Kelebeğim benim. Ne rahatsızlığı? Yer çeker diye diyorum. Hem çok rahat etmişe benziyordun. İstersen hep uyuyabilirsin."
"Ne,ben mi,hayır. Ben pek hatırlamıyorum. Yani öyle uykum geldi. Ondan ben rahatsız etmeyim. Şey ben en iyisi gidiyim."
Gitmek için hareketleniyordum ki kolumdan birisi tuttu. Galiba bunun adını hiç duymamıştım. Temasıyla irkildim ve kolumu çektim. Üzüldü.
"Ben özür dilerim. Ani temaslardan hoşlanmam da. Kusura bakmayın."
Yüzüme baktı. Hafif tebessüm eder gibi oldu ama sinirlendiğini kasılan yüz hatlarından anladım. Dişlerini sıkarak konuştu.
"Hiçbir yere gidemezsin"
Korkmaya başladım. Beni dövmezdi değil mi? Birden bağırmaya başladı;
"Gideceğim diyor ya, gideceğim diyor. Nereye gideceksin kızım sen,ha? Bunca yıl sonra seni bulmuşuz. Nasıl gitmekten bahsedersin sen?"
Zorla sakinleşmişken neden bağırıyordu ki. Korkuyordum, hemde çok. Çenem titredi. Geri geri adımlamaya başladım. Yetersiz olduğunu düşünecek ki yine bağırdı;
"Görmüyor musun Elif seni nasıl özlediğimizi. Yıllardır seni aradık biz. Öldü dediler yine aradık. Sen nasıl gitmek istersin. "
"Şey ben gitmek derken yani gitmeyecektim ki."
"Gidemezsin zaten."
Önünde onu tutmaya çalışanlar da bir işe yaramıyor hâlâ bağırıyordu. Konuştuktan sonra gözyaşlarım sicim gibi dökülmeye başladı. Yılların birikimi bugün beni çok zorluyordu. O yaşlı adam adam uzakta sigara içiyordu. Beni görür görmez hızla buraya gelmeye başladı. Etrafa da göz gezdiriyordu. Az ötemde bana doğru atılan adamı görünce kaşları çatıldı ve oraya doğru yürümeye başladı. Aniden adamın yakasına yapıştı.
"Bana bak Şerwan. Eğer ki ona bir daha sesini yükselttiğini duyayım. O ağzını kırarım, duydun mu beni?"
Şerwan gözlerime baktı. Ben bana verdiği değerden böyle yaptığını anlamayacak kadar salak değildim. Bana bu kadar değer verdiğine şaşırmıştım aslında. Yavaşça yanına yaklaşmaya başladım. Gözleri kıpkırmızıydı. Önünde durdum ve kollarımı açtım. Bu aslında bir güven testiydi. Öfkesine yenik düşecek mi,düşmeyecek mi? Sarılmazsa kaybederdi. Lütfen sarıl. Önce bana sonra kollarıma baktı. Gözleri mekik dokuyordu. Girdiği şoktan çıkıp sımsıkı sarıldı. Kollarımın altından belime sarılıyordu. Yerle bağlantımı bile kesti. Sayıklar gibi konuşmaya başladı;
"Özür dilerim,özür dilerim mis kokulum. Özür dilerim,gideceksin sandım. Özür dilerim bitanem."
"Sorun yok, teşekkür ederim."
Geri çekildim. Yüzüme anlamıyor gibi bakıyordu. Güven testini geçmişti. Neden teşekkür ettiğimi soracak olsa gerek ağzını açtı. Konuşmasına fırsat vermeden konuştum.
"Ben yani rahatsız etmek istemem ama nerede kalacağım?"
"O nasıl soru çiçeğim. Bizim evde kalacaksın tabiki. Annenle tanışmak istemez misin?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elif
Teen FictionAdım gibiydim ben işte. Elif gibi. Yıkılmaz,dik,eğilmez. O kadar çok şey yaşadım ki. Her zaman ne oldum değil ne olacağım dedim kendime. Bu benim kurtuluş hikayem. Hep beraber görmeye ne dersiniz?