Dün tam da Yunus Emre'nin dediği gibi Yelizle durumun kritiğini yapmıştık ve Yeliz'in, "Salak mısın fırsat ayağına geldi git çalış!" diye tembihlemesinin ardından kendimi Güreli Holding'in kapısının tam önünde bulmuştum. Girişteki asistan eşliğinde 5.kata çıkarken şimdiden oflamaya başlamıştım. Her gün 5 kat çıkacak mıydım? Gören de beni merdivenlerden çıkıyorum sanırdı. Kendi kendime omuz silktikten sonra asistan Aslı'ya ufak bir teşekkür konuşması yapıp camdan içeri baktım.
Odasının etrafı camlarla kaplıydı ve içerisi komple gözüküyordu, Yunus Emre de dahil. Henüz ona geldiğimi belli etmemiştim sadece ofise giriş yaptığımı biliyordu. Eğilip camdan içeriyi gözetlerken odasındaki boy aynasından saçlarını düzelttiğini gördüm.
"Sarı çiyan." dedim kendi kendime gülümseyerek. Birkaç saniye daha onun kendini düzeltmesini izledikten sonra kapıya tıklattığımda aniden kendini toparladı ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtığında nihayet karşı karşıyaydık.
"Geleceğini biliyordum." dedi gülerek.
Ona gözlerimi devirip yanından geçerek içeri daldım. "Ukala."
"Kim? Ben mi?" diye sordu şaşkınlıkla arkamdan kapıyı kapatıp peşimden gelirken. "Ne zaman ukalalık ettim?"
"Her zaman."
Verdiğim yanıt onu tatmin etmemiş olacak ki, "Sen de gıcıksın." dedi çocuk gibi atışarak. "Hem ben madem ukala biriyim o zaman neden benimle çalışmak için geldin?"
Şirince gülümseyip koltuklardan birine oturdum ve bacak bacak üstüne attım. "Çok ısrar etmiştin, kıramadım."
Bana gözlerini devirerek tam karşıma kuruldu ve pantolonunun paçalarını yukarı sıyırıp dirseklerini dizine koydu. "Bir şey içmek ister misin?"
Başımı iki yana salladım olumsuz bir şekilde. "Çok kalmayacağım şu konuyu konuşalım, gideceğim."
"Konuşacak bi konu yok, işe alındın zaten." dediğinde kaşlarım çatıldı.
"Dün gel diyen sen değil miydin?"
"Özledim belki." dediğinde sertçe yutkunup bacak bacak üstüne atmayı bıraktım ve oturuşumu düzelttim. "Neyse," diye devam etti cümlesine. "Muhasebeye görün gitmeden önce ilk maaşını al."
"Ne?" Kaşlarım git gide çatılırken gözlerinin içine baktım. "Daha işe bile başlamadım ilk günden ne maaşı?"
Oturduğum koltuğu iki eliyle kenarlarından tutup beni kendine yaklaştırdı ve gülümsedi. "Eğer sana ilk günden maaş vermezsem beni yine bırakıp gidersin." Gözleri gözlerime tırmandığında onu görünce kalbimin hızlı attığı nadir anlardan birindeydim. "Ben de seni buraya bağlamak için böyle bir çözüm buldum."
"Bırakmam merak etme." dedim ben de duruşumu dikleştirip. "Parayı da ay sonunda alacağım, her çalışan gibi. Bana böyle torpil geçersen başlamadan biter iş."
"İstediğin gibi olsun." dedi kabul ederek. "O zaman yarın sabah 7'de evimde seni bekliyorum. Ben uyanana kadar kahvaltım hazır olsun."
"Pardon?" dedim gülerek. "Neyim ben Kiralık Aşk Defne mi?"
"Ağlayacaksan oynamayalım, Sedef Hanım." derken yüzünü yüzüme daha da çok yaklaştırdı. Bana küçümser bir bakış attığında hırsla, "Ne ağlayacağım be?" diye çemkirdim kendimi geri çekip. "Yarın sabah 7'de kapıdayım."
![](https://img.wattpad.com/cover/380006333-288-k846628.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Severdim | texting
Short StorySedef : sen daha bi gıcık olmuşsun benden sonra. Sedef : yalnızlıktan bunadın mı? Yunus Emre : yalnız olduğumu nereden çıkardın? Sedef : değil misin bi sn Sedef : senin gibi bal porsuğunu kim napsın? Yunus Emre : nişanlandım ben, Sedef. | görüldü.