☆5.BÖLÜM☆

149 13 7
                                    

Kurşunlar bize doğru gelirken elimi bile kaldırmıyordum.
Sanki yerden bir sarmaşık çıkıp elimi tutuyor ve kaldırmamam için çekiyordu.
Hiç bir eylem yapmamama rağmen rastgele gelen kurşunlar yüzümün bir kaç santim önünde havada asılı kalıyorlardı.
Helikopter çok uzaklaştığı için artık asker ateş etmiyordu.Göz ucuyla kapattığım kapıya baktım.
Kapı açılmış , hatta insanlar bizi öldürmek için dışarı çıkmışlardı.Ama hepsi Scarlet sayesinde yerle bir olmuştu.Elini şakak kemiğine koymuş Scarlet a baktım.Burnu kanamıştı.Elini şakak kemiğinden çekti ve dizlerinin üzerine düştü.
Biri sertçe omuzlarımdan tutup çekti.
Austin sinirli gözüküyordu.
"Sen delirdin mi?!? Güçlerini neden kullanmadın?
Benim telekinezi gücüm olduğunu bilmediğin halde güclerini neden kullanmadın ??"
Omzumu bıraktı ve elini saçına geçirdi.
"O kurşunlardan biri sana gelseydi yada üçümüzden birine !"
Austin haklıydı.Onun telekinezi gücünün olduğunu bilmiyordum ve buna rağmen gücümü kullanmadım.
Scarlet burnundan akan kanları tişörtüyle sildi.
Austin derin bir nefes aldı.
"Scarlet ın bu kadar insanı öldürmesi bize zaman kazandırır.
Binanın içine girip neler olduğunu öğrenmemiz lazım."
Scarlet Austin e 'deli misin ?' Bakışları attı ve "Austin buradan bir an önce gitmeliyiz"dedi.
"Evet Austin ,Scarlet haklı gitmeliyiz buradan "
Sesim gereğinden ciddi çıkmıştı.
Austin önce Scarlet a sonra bana baktı.
Kafasını olumlu anlamda salladı ama çok geçti.
Onlarca asker üzerimize koşuyordu.
Scarlet bana döndü ve "Sıra sende " dedi.
Tek elimi kaldırdım ve askerlerin silahlarını kontrol ettim.
Silahları askerlere doğrulttum.
Scarlet "Öldür onları!" Diye bağırdı.
Ama öldüremezdim.
Silahların arkalarıyla askerlerin ensesine vurdum.
Hepsi bayılmıştı.
Austin bi küfür savurdu ve beni bileģimden tutup yakınımızdaki arabaya sürükledi.
Scarlet arkamızdan etrafı kontrol ederek geliyordu.
Austin arabanın kapısını açtı ve içerdeki hala canlı olan askerin kafasına bir kurşun sıktı.
Elini ölmüş olan askerin omzuna götürüp çekti ve arabadan attı.
Onu öldürmek zorunda değildi.
Arabaya binip çalıştırdı.
Bende ön koltuğa oturdum.
Scarlet arka koltukta arabanın içini araştırıyordu.
Austin e döndüm ve "Şimdi ne olacak?"diye sordum.
Şuan cevabını en merak ettiğim soruydu bu ; Şimdi ne olacak?
Bir eliyle direksiyonu kontrol ederken diğer eliyle arabanın içini yokluyordu.
"Artık tek başımıza kaldık.CIA bize ihanet etti."
"İyide bizim çok güçlü olduğumuzu söylediler.Neden bizi öldürmek istesinler ki ?"Scarlet ın sesi son derece endişeli çıkmıştı.
"Bu yüzden bizi öldürmek istiyor olabilirler."
Izimizi kaybettirmiştik.
Austin arabayı durdurdu ve direksiyonun altındaki kutuya benzer bir şeyi çıkardı.
Kutunun üzerinde kırmızı bir ışık yanıp sönüyordu.
Camdan dışarı attı.
"O neydi?" Diye sordum.
"İzleme c-"Austin in sözünü kesen Scarlet oldu.
"Arkamızda bir araba var !"
Austin fısıldayarak bir küfür savurdu ve direksiyonu kırdı.
Çöl gibi yerden çıktığımız için etrafımızda çok sayıda agaç vardı.
Austin ağaçların arasından büyük bir ustalıkla geçiyordu.
Arkamızdaki arabada öyleydi.
İleride bir uçurum vardı.
Austin bana döndü ve gözlerimin içine baktı.
"Uçurumdan atlıyacağız"
Olumlu anlamda başımı salladım ve arkada telaştan elleri titreyen Scarlet a baktım.
" Hepimiz iyi olacağız "
Olumlu anlamda başını salladı ve gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı.
Tekrar önüme döndüğümde uçuruma iyice yakınlaştığımızı gördüm.
Arkamızdaki arabadaki kişiler bizi silahla vurmaya çalışıyorlardı.
Göz ucuyla Austin e bakıp inceledim.
Siyah saçları terden ıslanmış.
Yüzüne aldığı bir darbe yüzünden dudağı patlamıştı.
Üzerindeki tişört ter yüzünden ıslanmıştı.
Artık uçurumun dibine gelmiştik.
Austin bana bir bakış attı ve direksiyonu olduğu gibi bırakıp arkasına yaslandı.
Gözlerini kaparken.
"Gözlerinizi kapatın ve rahatlayın."dedi.
Dediği yaptım.
Arabanın düştüğünü hafifçe koltuğumda havalanmamdan anlamıştım.
Neyse ki kemer takılıydı.
Merakıma yenik düştüm ve gözlerimi açtım.
Scarlet a baktığımda onun da gözlerinin açık olduğunu gördüm.
Austin in gözleri hala kapalıydı.
Etrafıma baktım.Düşüyorduk.
Bir anda araba sarsıldı ve batmaya başladık.
Şanslıydık.
Her neredeysek burası çok garip bir yerdi.
Daha demin çöl gibi bir yerdeydik ama şimdi deniz bizi içinde çekiyordu.
Arabanın yarısı suya batmıştı ama Austin hala gözlerini açmıyordu.
Scarlet a baktım.Şok olmuş bir şekilde etrafa bakıyordu.Giderek suya batıyorduk.Hemen bir şey yapmak zorundaydım.
Tek elimi kaldırdım ve odaklandım.
İstedim...İstedim...
Arabanın havalanmasını istedim.
Gözlerimi arabanın sarsılmasıyla açtım.
Evet olmuştu.Başarmıştım.
Uçurum kenarına kadar çıkarmıştım.
Yavaşça arabayı yere indirdim.
Tamamen odaklanmayı bıraktığımda kırılmış olan camdan dışarı baktım.
Hiç kimse yoktu.
Scarlet arabadan dışarı çıktı.
Bende Austin e döndüm ve kolundan tutup sarstım.Bir tepki vermemişti.
Bu yüzden hem sarsıp hemde adını tekrar tekrar söyledim.Birden kolundaki elimi tuttu ve beni kendine çekti.Uyanmıştı ama bir terslik vardı.
Gözlerinin tamamı siyahtı.
Gözlerinin akıda dahil olmak üzere her yeri siyah olan gözlerini benimkilere sabitledi.
Bu beni çok korkutmuştu.
Elimi çok sert tutuyordu.Bu da benim canımı yakıyordu.
Austin e en çaresiz sesimle "Beni korkutuyorsun " dedim.
Bir an eli biraz gevşesede daha beter sıkmaya başladı.
"Kormalısın" dedi en soğuk sesiyle.
"Austin ben ciddiyim"
Elimi onun elinden kurtarmaya çalıştım ama daha çok sıkıyordu.
Ağzımdan acı dolu bir inleme çıktı.Austin elimi tutan elini gevşetti ve gözlerini kapattı.Gözlerini açtığında o özlediğim tondaki mavi gözleriyle karşılaştım.
Elimi hala tutmaya devam ediyordu.
Birden bıraktı ve kapıyı açıp dışarı çıktı.Bende hemen ardından çıktım.Scarlet boş boş etrafı izliyordu."Şimdi ne yapacağız?"sesim olduğumdan yorgun çıkmıştı.
Austin elini cebine koydu ve "Buraya çok yakın bir evim var oraya gideriz "dedi.
-
Austin yakın demişti ama tam tamına iki buçuk saatir yoldaydık.Austin el frenini çekti ve dışarı cıktı.Scarlet la ikimiz de dışarı çıktık.
Austin in hızlı adımlarla gittiği eve baktım.Tek katlı ahşap bir evdi.
Kapıdan içeri girdik.Uzun süredir buraya kimsenin gelmediği havada uçuşan tozlardan belli oluyordu.
Austin koltukların uzerinde duran örtüleri çekti ve tekli koltuğa oturdu.
Koltuklar örtü sayesinde kirlenmediği için Scarlet la gönül rahatlığıyla oturduk.
Scarlet elini önüne gelen saçlara götürdü ve kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Neden sadece biz ? Neden sadece biz çok güçlüyüz? Diğer güçleri olanlar neden bizden güçsüz?"
Austin arkasına yaslandı.
"Çok uzun hikaye çok yorgunum.Sonra anlatırım." dedi.Başımıza gelen bunca şeyden sonra sorularımızı cevaplamak zorundaydı.
"Anlat ,hemen şimdi !"
"Jessie ! Çok yorgunum dedim. Yarın sabah herkes dinlensin öyle söylerim."
"Biz şimdi duymak istiyoruz Austin "
Sesim en az Austin in sesi kadar soğuk çıkmıştı.
Austin iç geçirdi ve konuşmaya başladı.
"Bu güçlere insanlar mutasyon sonucu sahip olurlar.Ve mutasyondan sonraki her nesilde daha da güçlenirler. Mesela bizden önceki nesil yani anne ve babamız bizden daha güçsüz.
Bizden sonra ki nesilimiz yani çocuklarımız bizden daha güçlü olucak."
Yutkundu.
"Bu durumda ilk mutasyona uğrayan insanlar diğerlerinden daha güçlü olurlar.Yani biz."
Elimi saçlarıma götürdüm.
"Ne kadar arayla mutasyona uğradık?"
"Üçümüzden biri diğer ikisinden tam olarak on yıl önce mutasyona uģradı, diğer ikiside aynı yıl içerisinde.Ama hangimiz 10 yıl önce oldu bilinmiyor."
Duraksadı.
"Ayrıca biz üçümüz diğer güçleri olan insanlardan tam tamına altı yüz elli yıl önce mutasyona uğradık.Artık siz düşünün ne kadar güçlüyüz."
"Bu muhteşem " dedi Scarlet.Bence de öyleydi.
Austin ayağa kalktı ve " Benimle gel Jessie " dedi.
Dediğini yapıp yanına gittim.
Austin Scarlet a döndü ve "Eğer uykun varsa koridorun sonundaki oda senin"dedi.
Bir odanın önüne geldik.
İçeri girdiğimizde Austin tek kişilik yatağın üzerindeki örtüyü çekti ve bir köşeye attı.
Yatağın üzerindeki düzgün örtülmüş pikeyi havaya kaldırdı ve ayakkabılarını çıkarıp uzandı.
Sırt üstü yattı ve kolunu alnına koyup tozlu tavanı izlemeye başladı.
Ben hala kapının önünde ayaktaydım.
"Savaşıcak mıyız?" Diye sordum.
"Evet "dedi ruhsuz sesiyle.
Kafasını bana çevirdi ve "Ne bekliyorsun , davetiye mi ? Yanıma yat yarın uzun bir gün olucak "

LANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin