☆21.BÖLÜM☆

42 5 4
                                    

Nefes nefese uyandığım koltuktan etrafıma baktım.Bir rüyaydı.Sevdiklerimi kaybetme işine fazla kafamı takmıştım.Ellerimden destek alarak dikeldim.Elimle ensemi kavradım.Merdivenlerden aşağıya inen Scarlet'a baktım bir süre.
Nazik yürüşüyle yanıma geldi ve oturdu.
"Hemen hazırlan Jess,dünyayı kurtarmaya gidiyoruz."
Anlamaz bir şekilde bakarken David hoşnutsuz bir ses tonuyla "Gerçek savaşı başlatmaya gidiyoruz."dedi.
Scarlet'a baktım ve "Ne savaşı?"diye sordum merakla.
"Halka her kim kötülük yaparsa bize hesap verecek.Halkı lehimize kullanıp Parker'ı ve yandaşlarını bitireceğiz."
Bakışlarım David ve Scarlet arasında gidip gelirken "Yani halk için bir nevi süper kahraman gibi bir şey olucağız"dedim sakince.
Başını salladı ve gülümsedi.
Ellerimi kucağımda birleştirdim ve yutkundum.
Bu fikir hoşuma gitmişti.Canımı yakmasının bedelini ağır ödeyecekti.
Scarlet'ın yanından geçip merdivenlerden çıktım.
Odama geldim ve banyoya girdim.
Üzerimdeki her şeyi çıkardım ve küveti suyla doldurup içine yattım.
Kaslarımın gevşediğini hissetim.
-
Yavaş adımlarla elimdeki çantayı yere sürte sürte arabaya doğru ilerliyordum.
Yanımda Austin ve Scarlet vardı.
Arabaya bindiğimde sessizce mırıldandım.
"Nereye gidiyoruz?"
Austin deri ceketinin cebindeki sigarayı çıkardı ve dudaklarinin arasina koydu.
"Halkı gözlemlemek için uygun bir yere."
Scarlet kıkırdadığında ön koltuktaki Austin arkasinı döndü ve kötü kötü baktı.
Ben de Austin 'e bakıp gülmeye başlamıştım.
Sebepsiz yere gülerken direksiyondaki David 'noluyo ya 'dermişçesine bize bakıyordu.
Karnımız ağrıyıncaya kadar güldükten sonra sırtımdaki acıyla gerildim.
Ne olduğunu anlamamıştım.
David dikiz aynasindan baktığında bir küfür savurdu ve torpido gözünden çıkardığı silahı Austin'e verdi.
Austin derin bir nefes aldı ve camdan çıkıp ateş etmeye başladı.Yerimde duruyordum öylece.
Austin küfür savurdu ve içeri girdi.
"Araba zırhlı"
Scarlet güldü ve "O zırh bizim gücümüze dayanmaz."dedi tek nefeste.
Daha sonra elini şakak kemiğine götürdü.
Bir kaç dakika sonra gözlerini açtı ve kaşlarını çattı.
"İçinde güçleri olan insanlar var. Arabanın etrafinda kalkan oluşturmuşlar."
Austin mavi gözleriyle bana bakarken Scarlet kolumu dürttü ve "Bir şey yapabilir misin ?"diye sordu.
Bende kararsızca başımı salladım ve elimi arabanın tavanina doğrulttum.
Tavanda açtığım yarıktan çıktım ve arabanın üzerine çıktım.
Son hız giden arabanın üzerinde durmaya çalışırken yarığı kapattım.
David'e zihnimden"Biraz yavaşla"dediğimde yavaşlamamıştı.
Bende umursamadım ve bir kaç adım atarak arabanin bagaj kısmına geldim.
Bağdaş kurarak oturdum ve karşımdaki arabaya bakmaya başladım.
Camları siyah olduğundan içerisini göremiyordum.
Bağırarak "peşimizi bırakın! Aksi takdirde bu son gününüz olur."
Dedigimde arabanin camı açıldi ve dövmeli bir kol uzanıp orta parmak hareketi yaptı.
Bende hiçbir şey demeden elimi kaldırdım.
Bütün gücümü kullanıyordum ama nafile(!) bir şey olmuyordu.
Arabanın tavanı açıldı ve biri çıktı.
Elini bana doğrulttu ve yavaş yavaş beni havaya kaldırmaya başladı.
Kemiklerimdeki acı artarken inledim.
Son gücümle elimi yol kenarındaki direğe doğrulttum.
Direği havaya kaldırdım ve arabaya attım.
Dikkati dağıldığından beni bırakmıştı,bende yola düşmüştüm.
David arabayı ani bir frenle durdurdu ve içinden Scarlet çıkıp bana doğru koşmaya başladı.
Eklemlerim zonkluyordu.
Scarlet yanima geldiğinde vücudunun neredeyse tamamı dövmeli olan bir kadın yanımıza gelip Scarlet'ı kolundan tutup arabaya fırlatmıştı.
Kalp atışlarım hızlanırken eklemlerimdeki acı dayanılmaz hale gelmişti.
Kadın bu sefer bana doğru eğildi ve kolumdan tutup kaldırdı.
Çaresizdim.
Ceplerimi yokluyordum belki bir şey çıkar diye.
Ama hiçbir şey yoktu.
Gözlerimi kapadım ve düşündüm.Bu sırada beni aniden bıraktı ve karnıma bir tekme attı.
Tekmenin siddetiyle sürüklendikten sonra açılan tişörtümden karnıma baktım.
Kan oturmuştu.
Canım çok yanıyordu.Tüm gücümle ellerimden kuvvet alarak kalkmaya çalışırken arabadan, alnı kan olmuş bir şekilde Austin çıkmıştı.
Elini kaldırdı ve gücü sayesinde kadını havaya kaldırdı.
Gözleri simsiyahtı,tıpkı o gün ki gibi.
Kadını binaya doğru fırlattığı anda güçsüzlükle dizlerinin üzerine çöktü.
Scarlet sürünerek kalkmaya çalışıyordu.
Austin tam düşerken elleriyle engelledi ve ayağa kalktı.
Elini yüzüne götürdü ve burnundan akan kanı görünce bir küfür savurdu.
Scarlet sonunda ayağa kalktığında yanıma geldi ve "İyi misin ?"diye sordu.
Başımı onaylar şekilde sallarken bende ayağa kalktım.
Karnım acıyordu.
Hemde fazlasıyla.
Austin yanıma geldi ve kolumdan tutup beni kendine çekti.
Koluyla bedenimi sararken saçımın kokusunu içine çekiyordu.
"Sana bir şey olacak diye çok korktum."
Elimle tişörtünü çekiştirdim ve "Austin,sana söylemem gereken bir şey var."dedim.
Söylemeli miydim ,bilmiyordum ama bilmesi gereken bir konuydu.
Benden uzaklaştı ve yüzüme baktı.
"Ne oldu Jess?"deyip gülümsedi.
Mavi gözleri harikaydı her zaman ki gibi.Kalp atışlarım hızlanmıştı.
Bir kaç dakika gözlerinin içine baktıktan sonra yüzüne doğru yaklaştım.
Bakışlarım dudaklari ve gözleri arasında giderken yutkundum.
Böyle bir ortamda bunu yapmak saçmaydı sanırım.
Austin'de bana doğru yaklaşıyordu.
Eli yanağımdan boynuma inmişti.
Kalp atışlarım sertleşmisti.
Heyecandan ellerim titriyordu.
Şimdi daha çok anlamıştım onu ne kadar çok sevdiğimi.
Dudaklarımız beş santim uzaklıktaydı.
Hayatımda ilk defa harika,güzel ve canlı hisediyordum kendimi.
Bütün acılarım sona erecekti.
Dudaklarımız tam buluşacakken Scarlet "Dikkat edin !"diye bağırmıştı.
Austin kollarıyla başıma siper alıp kendine çekmişti.
Silah sesi kulaklarımı doldururken gözlerimi sımsıkı kapattım.
Derin bir nefes aldım ve  Austin'den ayrıldım.
Havada yüzlerce kurşun vardı.
Austin gözlerini kapattığı anda bütün kurşunlar yere düşmüştü.
Tekrar bana döndü ve "Nerede kalmıştık"deyip güldü.
Tekrar eliyle boynumu kavradığında silah sesleri tekrar gelmeye başlamıştı  ama Austin umursamayıp sıcak dudaklarını benimkilerle birleştirdi.
Silah sesi eşliğinde hayatımın en güzel ânını yaşıyordum.Elimi saçlarına geçirdim ve öpmeye devam ettim.
Vücudum neredeyse alev alacak diye korkuyordum.
Kalbim göğüs kafesimi delip geçecek diye korkuyordum.
Dudaklarını dudaklarımdan çekince gözlerimi kapadım ve yüzüme vuran rüzgarın keyfini sürdüm.
Tekrar gözlerimi açtığımda yere düşen kurşunları gördüm.
Austini süzmeye başlamıştım.
Kaşlarımı çattım ve "Kolun kanıyor !"dedim.
Umursamaz bir tavirla koluna baktı ve "önemli bir şey değil "deyip arabaya doğru yürümeye başladı.
Yürürken aynı zamanda "David nerede ?"diye sordu.
Scarlet'la birlikte arabaya doğru ilerlerken arkamızda yükselen kadın sesiyle durduk.
"Burada!"
Arkamızı döndüğümüzde kadının elinde kanlar içerisinde David duruyordu.
Scarlet derin bir nefes aldı ve hıçkırmaya başladı.
"Hayir...Hayır."diye haykırdı Scarlet. Kadın David'i yere atınca Scarlet koştu ve başını kucağına koydu.
"David hayır bana bunu yapma.Beni bırakma.Sana yalvaririm."dedi son sesiyle.
Hıckırıklarınin arasından adını haykırıyordu.
"NEFES AL!"diye bağırdı.
Gözlerinden akan yaşlar yaģmaya başlayan yağmurda kayboluyordu.
Arkasını dönüp hiçbir şey olmamış gibi giden kadına elimi doğrulttum.
Kalp atışını,kan akışını,her şeyini hisettim.
Yavaş yavaş parmaklarımı oynatmaya başladım.Her parmağımı oynattığımda canı daha çok acıyordu.
Ölmesini istiyordum.
En çok onun canı yansın istiyordum.
Gözlerimi açtım ve ağlayan Scarlet'a tekrar baktım.
Elimi kastım ve kadını havaya kaldırdım.
Austin arkama doğru baktı ve "Jessie"dedi.
Elimi serbest bırakmadan arkama döndüm.
Yüzü kapalı bir adam,tekerlekli sandalyedeki kadını bana doğru getiriyordu.
Bütün bu olaylar olurken insanlar nerede diye düşündüm.
Austin yanıma geldi ve kolumu indirdi.
Yavaşça kolumu gevşettim ve kadına baktım.
Yüzü kapalı olan adam cebinden bir kağıt çıkardı ve açtı.
Üzerinde bir şey yazıyordu.
Gözlerimi kıstım ve okumaya çalıştım.
'Acının ne demek olduğunu öğreneceksin Jessie'

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 10, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin