☆12.BÖLÜM☆

69 7 4
                                    

Yağmur damlaları yüzümü oķşarken "Arkanı dön"diye bağırdı bana silah doğrultan.
İçimi saran korku güçlerimi hatırlamamla beraber kayıplara karışmıştı.
Arkamı dönerken "Sen kimsin ?"diye tısladım.
Yüzüne bakınca odadaki çocuk olduğunu anladım.
Gözlerinin içine baktım.
Siyah gözleri korkuyla bakarken eli titriyordu.Aramızda bir bağ vardı sanki.Özel bir bağ.
Bir adım one gidip silahın alnıma yaslanmasını sağladım.Gözlerini kapadı ve mırıldandı.
"Jessie..."
Elimi eline götürdüm ve silahı indirmesini sağladım.
Arkadaki Scarlet'a silah tutan çocuk "Vur!"diye bağırdığında tekrar alnıma silahı doğrulttu.
Göz ucuyla Austin'e baktım.
Ona silah tutan kişi Jane'di.
Önümdeki çocuk ondan geriye saymaya başladı.
"10..."
"...9"
Yutkundum.
"..8"
Arkada Austin Jane'i kolundan çekip silahı aldığı için saymayı bıraktı ve boynumdan tutup çekti.
Bedenimi bedenine yasladığında zihnimde yükselen sesle gözlerimi kapadım.
'Sakin ol '
Scarlet'ın sesi içimi huzurla doldururken çocuk kulağıma fısıldadı.
"Kıpırdadığın anda tetiğe basarım"
Sözleri bedenimi uyustururken Austin'e baktım.
Silahı bize doğrultuyordu.
Zihnimde Austin'in sesi yükselince gözlerinin içine baktım.
Aramızda bir kaç metre olmasına rağmen gözlerinin o güzel maviliği belli oluyordu.
'Hazır olduğunda dikkatini dağıtacak bir şey yap '
Derin bir nefes aldım ve verirken
"Sen kimsin ?" Diye sordum.
Başını bana çevirdi ve gözlerimin içine baktı.
Gözleri korkutucu derecede koyuydu.
Dudaklarını araladı.
"İlk aşkın"
Zihnimde tekrar Austin'in sesi yükseldiğinde yüzümü ondan uzaklaştırdım.
'Ondan uzak dur!'
Dediği anda tetiğe basıp bize doğru ateş etti.Çocuğun baş hizasında duran kurşuna baktım.
Yüzündeki gülümsemenin yerini sert bakışları alırken yüzünü Austin'e ve yerde yatan Jane'le diğerine çevirdi.
Beni tutan kollarını yavaşça gevşetti ve elindeki silahı kemerine taktı.
Benden uzaklaşırken "Peşini bırakmayacağım "diye fısıldadı.
Korkuyla titrerken çocuğun arabasına binip gitmesini izledim.Aslında guçlerimi kullanip onu alt edebilirdim ama o an aklıma bile gelmedi.
Austin bir küfür savurdu ve elini saçlarının arasına geçirdi.
Korkmuş olan Scarlet'ın yanına doğru adımlarımı atarken Austin kolumdan sertçe tutup çekti.
"Onu nereden tanıyorsun ?!"
"Onu tanıdığım falan yok.Eğer tanıyorsam bile hatırlamıyorum"
Sesim güçsüz çıkmıştı.
Kolumu tutan eli gevşerken Scarlet'a dönüp "Gitmemiz gerekiyor "dedi.
Scarlet ellerini cebine soktu ve "Birinden yardım almalıyız"dedi.
Bu sırada Austin kolumu tutmayı kesip elimi tutmuştu.
Once elimi tutan eline sonra yüzüne baktım.
Gayet sakin bir şekilde dudaklarını araladı ve sert sesiyle konuşmaya başladı.
"Olmaz birinden yardım alamayız.Yardım alacağımız kişilerin bir çoğunun Parker'la bağlantısı vardır"
Scarlet başını eğdi ve mırıldanarak "Haklısın"dedi.
Austin elini elimden çekip cebine soktu ve cep telefonunu çıkardı.
Elini elimden çekince oluşan boşluğu cebime sokarak yok etmeye çalıştım.Ama olmadı.
Austin numarayı tuşladı ve telefonu kulağına götürdü.
"David evinde üç kişilik yer var mı?"
Karşı tarafı dinledi ve "Tamam bir saat sonra ordayız"dedi.
Telefonu tekrar cebine koydu.
"Gidiyoruz"
Gözlerimi o büyüleyici mavi renkteki gözlerine sabitledim ve "Ona güvenebilir miyiz?"diye sordum.
Başını bana çevirdi ve cebimden çıkarmış olduğum elimi eliyle kavradı.
"Yeryüzünde güvenebileceğimiz tek kişi"
Scarlet neşeli sesiyle "Sadece bir gece yoktum neler oldu anlatın biraz"dedi elimize bakarak.
Elimi hızlıca elinden çektim ve cebime soktum.
Scarlet kıkırdadı.Austin'de gülümseyerek bana bakıyordu.
Konuyu dağıtmak amacıyla aklıma ilk gelen soruyu sordum.
"O kimdi.Sanki onu daha önce tanıyormuşum gibi güvende hissettim kolları arasında.Başıma silah dayarken bile "
Austin donup kalmıştı.Gözlerimin içine baktı ve dudaklarıni araladı.
"Adı James ,şeytanların başında olan adamın oğlu"
Gözlerimi açabildiğim kadar açtım ve "Bana nasıl bu kadar çekici gelebildi ki?!"dedim.
Austin sinirle soludu ve elini yanağıma koydu.
"İyiğe her zaman kötülük çekici gelir."
-
Uzunca bir yolculuğun ardından işlek bir caddede durduk.
Hava geçen günlerin aksine güneşliydi.Arabadan indim ve Austin'le Scarlet'in inmesini bekledim.
Austin arabadan indi ve arka cebinden cüzdanını çıkardı.
Yanımda duran Scarlet'a yüz dolar uzatırken bana ikiyüz dolar uzatmıştı.
Elimde tuttuğum parayı geri Austin'e uzattığımda yüzüme saçma bir bakış attı.
"Al onu Jessie burada ihtiyacın olucak "
Elimdeki parayı uzatmaya devam ederken "Eğer ihtiyacım olursa sana söylerim"dedim.
Bir kaç saniye elime baktı ve "Pekala"deyip parayı aldı.
Austin arkamdaki apartmanı gösterip "Burası"diye mırıldandı.
Austin kapısının onüne ilerlerken ben ve Scarlet insanlara çarpmamaya özen göstererek Austin'i takip ettik.
Austin kapıyı itti ve açtı.
Geçmemiz için kapıyı tutarken gözlerini benden ayırmadı.
Gözlerim yerde, kapıdan geçerken aniden kolumdan tuttu ve kapıyı kapadı.
Merdivenlerden çıkan Scarlet aniden bize döndü.
Beni duvara yasladı ve gözlerini üzerimden çekmeden Scarlet'a "Sen git biz geliyoruz "dedi.
Scarlet gözden kaybolurken kollarını iki yanıma sabitledi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Bir daha benden başka bir erkeğe o şekilde yaklaşırsan seni öldürürüm!"
Yüksek çıkan sesi zihnimde yankılanırken ellerimi göğsüne koyup itmeye çalıştım.
Ama nâfile ! Yerinden bile kımıldamadı.
Başımı eğdim ve "Neden bahsediyorsun ?"diye sordum.
"Sen neden bahsettiğimi gayet iyi anladın"
James'ten mi bahsediyordu?
Austin'in bakışları gözlerim ve dudaklarım arasında gidip gelirken kalp atışlarım hızlanmıştı.
Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdığında daha güçlü itmeye çalıştım ama olmadı.
Gitgide hızlanan kalbim ağzımda atmaya başlamıştı.
"Sana sadece ben böyle yakın olabilirim"diye mırıldandı ve aniden uzaklaştı.
Bir anda uzaklaşınca sendeledim.
Austin merdivene yöneldiğinde ben hala duvara yaslanmış bir şekilde duruyordum.
Başımı sağa sola salladım ve arkasından ilerledim.
Son derece lüks bir daireye girince ayakkabılarımı çıkarmak için eğildim.
Bizim evimizde ayakkabı çıkarılırdı.Annem bana bunu öğretmişti.
Ayakkabımın tekini çıkarınca başımi kaldırdım ve bana tuhaf bir şekilde bakan çekik gözlü son derece yakışıklı çocuğa baktım.
Sanırım onyedi onsekiz yaşlarındaydı.
Etrafıma baktım.Austin ve Scarlet salona gitmiş olmalılar.
Diğer ayakkabımıda çıkarınca doģruldum ve gülümsedim.
Oda bana gülümsedi ve "Ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekmezdi"
Başımı eğdim ve ayaklarıma bakıp gülumsedim.
Beyaz,siyah çizgili çoraplarım tatlı gözüküyordu.
Tekrar başımı kaldırdım ve "Ben böyle rahat ediyorum"dedim.
Çocuk tebessüm ederek adını söyledi.
"Ben David , sende Jessie olmalısın"
Adımı nereden biliyordu ki?
Elini bana uzattı ve "Austin senden çok bahsediyor "dedi.
Austin benden mi bahsediyor?!
Başımi utançla eğdim ve elimi eline uzattım.
Tokalaştık ve salona geçtik.
Salona geçtiğimizde Austin ayaģa kalktı ve David'e sarıldı.
"Seni çok özlemişim dostum"
"Bende"
Austin David'in omzunu sıvazlarken oturuyo olan Scarlet'ın yanına gittim ve oturdum.
Arkama yaslandım ve once etrafa şaşkın bakışlar atan Scarlet'a sonra kahkahalar atarak David'in esprisine karşılık veren Austin'e baktım.
Bu kadar şey yaşamışken hala gülüyor olmamız bir mucizeydi.
Başıma ağrı girmesiyle yüzümü buruşturdum.
Zihnimde yükselen sesler canımı acıtiyordu.
"Austin'den uzak dur!"
Zor kalktığım kanepeden destek alarak ayakta duruyordum.
Bana meraklı gözlerle bakan Austin ve David "Iyi misin ?"diye sordular.
Ikisi aynı anda söylediği için başıma ağrı girmişti.
"İyıyim sadece lavaboya gitmem gerekiyor "
Sesim çatlak çıkmıştı.
Austin geldi ve koluma girdi "Seni götüreyim"
David bu sırada "koridorun sonunda soldaki kapı "dedi.
Kapınin onune geldiğımizde Austin "Ben burada bekliyorum"dedi.
Başımı olumlu anlamda salladım ve kapıyı açtım.
Zihnimdeki sesler hala devam ediyordu ama acı azalmıştı.
Kapıyı kapattım ve aynanın onüne geçtim.
Acı tekrardan bedenimi ele geçirince inledim.
Bu seferki daha kötüydü.
Aynadan bir kaç adım geri gittim ve elimi başıma götürdüm.
"KES ŞUNU!"
"Austin tehlikeli , tehlikeli.Ondan uzak dur!"
Elime gelen ıslaklıkla yüzümden çektim.
Burnum kanıyordu.
Bacaklarımda güç kalmazken gorüşüm bulanıklaşıyordu.
Dizlerimin üstüne düşerken "Austin"diye mırıldandım.
Gözüm kararırken Austin'in adını sayıklıyordum.
Göz kapaklarım kapanmıştı ama hala bilincim yerindeydi.
Kapı gürültülü bir şekilde açıldı ve Austin olduğunu tahmin ettiğim kişi beni kucağına aldı.
Kucağına alırken Jane'in vurduğu yerler sızlamıştı.
Sırtım yumuşak zemine değince yavaş yavaş düzelmeye başladım.
Zihnimdeki sesler yok olmuş,acı denen bir şey kalmamıştı.
Yorulmuştum, bu yüzden hiç hareket etmeden uykunun beni ele geçirmesine izin verdim.
-
Yavaş yavaş gözlerim açılırken burnuma dolan keskin içki kokusuyla yüzümü buruşturdum.
Karnımda hissettiğim ağırlıkla kollarıyla bedenimi kavrayan Austin'e baktım.
Yanakları kızarmış olan Austin'e bakarken yatakta doğrulmaya çalıştım ama Austin kollarıyla beni daha çok sardı.
Gözlerini aralayıp uykunun verdiği sersemlikle eline komodinin üstünde duran dört beş bira şişesinden birini aldı ve ağzına doğru salladı.
Boş olduğunu anlayınca yüzünü buruşturdu ve "Boş bu !"dedi.
Kahkaha atmaya başladığımda 'salak mısın'gibisinden baktığı için dudaklarımı birbirine bastırıp gülme isteğimi yok ettim.
Yatakta doğruldu ve üstünden pikeyi çekip kalktı.
Üzerinde sadece eşofman olan Austin'e bakarken ağzımdan çıkan soruyla utandım.
"Neden yanımda yattın?"
Başımı utançla eğerken o, kapının önüne gelmiş açmıştı.
"Canım istedi "
Canımi istemişti!
Odadan çıkan Austin'e baktım ve gülümsedim.Canı istemişti.
Yavaşça yataktan kalkıp aynadan kendime baktım.
Dünkü kıyafetlerim hala üzerimdeydi.
Saçımı elimle taradım ve odadan çıktım.
Salona yönelirken aynı zamanda salondan gelen konuşma seslerini dinliyordum.
David "Amerika'da kalmanız çok tehlikeli bunun farkındasınız değil mi?"dediğinde Austin'in yanına gelmiştim.
Austin'le David bana bir kaç saniyeliğine baktıktan sonra tekrar önlerine döndüler.
Başımı koltukta oturup burger king'den sipariş ettiği menüyü yiyen Scarlet'a döndürdüm.
Scarlet kolasından bir yudum alırken bana gülümsedi.
Kolasını bırakıp patatesi alırken yanlışlıkla kucağına düşürdüğünde karşılıkli kahkaha attık.
Üzerine bulaşmış olan ketçapı silerken "Sende ister misin?"diye sordu.
Hiç cevap vermeden patateslerinden bir kaç tane alıp yemeye başladım ve Austin'le David'i dinlemeye devam ettim.
Austin dönüp elimde son kalmış patatese baktı ve elimden almaya çalıştı.
Elimi çekip almasına izin vermedim.
"Ya Scarlet'ta çok var ondan al !"
Gülümsedi ve kolumdan tutup çektı.
Elimdeki patatesi zorla alıp yedi.
Of ya !
Austin tekrar ciddi haline dönerken David kıkırdadı.
Austin en ciddi sesiyle konuşmasına devam etti.
"Rusya olmaz , Ingiltere olmaz, Fransa olmaz"
Konuyu hiç bilmediğim halde "Peki neresi olur?"diye sordum.
Austin hiç takmayıp cevap vermezken David bir kaç saniyeliğine bana baktı ve gülümsedi.
Elini düşünür gibi çenesinin altına koyan David konuşmaya başladı.
"Italya olmaz.Tür...Türkiye evet,evet türkiye.Türkiyede bir süreliğine güvende olabilirsiniz"
Austin David'in dediği şeyle Scarlet'la bana baktı.
Ağzı dolu olan Scarlet olur anlamında başını salladı.
Ben ise elimi pantolonumun cebine sokup "Mantıklı"dedim.
-
"Hadi Jessie çabuk ol!"
Senin burada hizmetçin yok ki Austin.
Çok istiyosan kendin al.
Yavaşça kadının bana uzattığı dört kahveyi aldım.
Daha doğrusu almaya çalıştım!
Dördüncü bardağı almada zorlanırken arkadan uzanan bir el kahve bardağını aldı.
Bavulların yüzeyde çıkardığı sesleri dinleyerek yanımda duran Austin'e baktım.
"Bir şeyi beceremiyorsun Jessie !"
Masada oturan David ve Scarlet'a doğru ilerlerken derin bir nefes aldım.
Türkiye'ye aslında David gelmeyecekti ama Austin çok ısrar etmişti.
Yavaşça ayağımla çektiğim sandalyeye otururken elimdeki kahveleri masaya bıraktım.
Derin bir nefes aldım ve verirken konuşmaya başladım.
"Biz türkçe bilmiyoruz.Orada nasıl liseye gideceğiz?"
Austin dudaklarının arasına kahveyi götürken "Sen onu bana bırak "dedi.
Yavaşça bardağı elime alıp üşüyen ellerimi ısıtmaya çalıştım.
Kahvemden bir yudum alırken yanıma biri sandalye çekip oturdu.
Kim diye baktığımda şaşkınlıkla dudalarımi araladım ve mırıldandım.
"James..."




LANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin