Yeni güne gözlerimi açtığımda deja vu etkisiyle başımda dikilen bir Lee Minho görmeyi düşünüyordum. Ancak bu sefer öncekine kıyasla bakmaya devam etmemiş ve aceleyle geri çekilip dolaba ilerlemeye başlamıştı. Uyku halininde etkisiyle gözlerimi kırpıştırırken aynı aceleci hali ile konuştu.
"Ah şey kıyafet almaya gelmiştim de uyuyor musun diye bakmıştım."
Başımla onaylayıp dirseklerim üzerinde biraz doğruldum. Tek avucumu yumruk yapıp gözümü ovuşturduğum sırada ise sordum.
"Saat kaç?"
Kolundaki saate baktı.
"Dokuz u yirmi beş geçiyor. Bende seni beş dakika sonra kaldıracaktım."
Bugün dikişlerim alınacaktı. Bu nedenle on buçukta hastanede olmamız gerekiyordu. Teşekkür ettikten sonra doğrulup oturur vaziyete geldim ve ayaklarımı yataktan sarkıttım. Artık önceki kadar ağrım yoktu. Bunda muhteşem bakıcımın(!) etkisi büyüktü.
Minho odadan çıktığında üzerimi değiştirdim. Rahat olması adına beyaz bir tişört ve açık mavi bol bir kot tercih etmiştim. Hızlı olmaya özen göstererek banyodaki rutin işlerimide hallettikten sonra kahvaltı masasında buluştuk.
Hızlı bir kahvaltının ardından ise hastaneye varmıştık.
•
Hastaneden çıkıp arabaya binmiştik ancak eve değil sahile gidiyorduk. Bu fikir Minho dan çıkmıştı, bende heyecanla kabul etmiştim. Çünkü uzun zamandır dışarıya çıkmayordum. Tabii ki evden bıkmamıştım ancak dışarıya çıkmayı özlemiştim. Sonuçta yaklaşık bir aydır doğru düzgün yürüyüş bile yapmıyordum.
Sahile geldiğimizde Minho arabayı park etmiş ve beraber inmiştik. Her ihtimale karşı karnımı fazla zorlamamak adına Minho nun koluna girdim. Denize doğru ilerlediğimizde yüzümüze vuran yel ile gözlerimi kapattım. Bu cidden rahatlatıcıydı. İç çekerek gözlerimi açtığımda sahile paralel olarak yürümeye başladık. Ben deniz ve insanlardan gelen sesleri dinlerken sol tarafımdan bir ses daha işittim.
"Sanki date e çıkmışız gibi hissettiriyor."
Birkaç saniye geçti, cevap vermedim çünkü bu fikir karnımın kasılmasına sebebiyet vermişti. Ancak birkaç dakika sonra gözlerimi denize çevirip dudaklarımı araladım.
"Neden olmasın."
Başta ne dediğimi anlamamış olacak, birkaç saniye bir duraklık yaşamıştı. Ardından bakışlarını üzerimde hissettim , ancak ne bir tepki verdim ne de ona döndüm. Ta ki yürümeyi durdurana kadar. Bir adım gerimde kaldığında bu sefer gözlerine bakabildim. Neden durduğumuzu soramıyordum çünkü cevabını zaten biliyordum. Üstelik bu bakışlar altında konuşmam pekte akıl kârı değildi. Büyük ihtimalle kekeleyeceğime emindim. Bu nedenle sadece yutkunmakla yetindim.
Gözlerinim birkaç saniyeliğine dudaklarıma indiğini hissettiğimde bir adım yaklaşmıştı. Nefes almam güçleşirken yaklaşmasına karşı çıkmadım. Karşı çıkmak istemiyordum.
Ve bir adım daha. Ayak uçlarımız neredeyse birbirine değerken az önce koluna girdiğim kolu belime sarıldı. Bu karnımdaki kasılmayı arttırmıştı.
Yüzü yüzüme yaklaşırken ayaklarımın yerden kesilmemesi için kendimi zor tutuyordum. Nefesini yüzüme üfleyip konuştuğunda ise artık çok geçti.
"Bana izin verir misin?"
Konuşacak mecalim yoktu. Sadece gözlerimi kapatmakla yetindim ve gözlerimi yeniden açmadan dudaklarımdaki baskıyı hissettim. İşte bu cidden ayaklarımı yerden kesmişti.
Ellerim omuzlarına çıktığında düşmemek için ona tutundum ve kollarımı boynuna sardım. Bir eli belimdeyken , diğer eli de yanağımdaydı. Kısa öpücüğümüzü sonlandıran o olmuştu. Alnımı alnıma yasladığında tepkimi ölçmeye çalışıyordu.
Buna net bir cevap verebilmek için dudağına kısa bir buse kondurdum. Bu hareketim kolunun belime daha sıkı sarılmasına neden olmuştu. Daha fazla dayanamayarak başımı eğdim ve yanağımı bedenine yasladım. Burnum boynuna gelirken derin bir nefes aldım. Titrediğini hissetmiştim. İki elide belimde yer edinirken daha sıkı sarıldım.
Sahildeki günümüz beraber kumlarda uzanıp yıldızları seyretmekle bitmişti. İkimizde yan yana uzanırken ben başımı göğsüne yaslamıştım. Evet günümüz orada bitmişti çünkü kolları arasında uyuya kalmıştım.
•
Bugün bölüm yayınlamam gerektiğini unutmuşum qswüşşzşzş
Oy vermeyi unutmayın mochilerimm