"Benimle iyi geçinirseniz size bir zararım dokunmaz gençler. Ama eğer sözlerimi hiçe sayarak hareket ederseniz işte o zaman bu dersten geçmeyi hâyâl dahi etmeyin"
Yanımda oturan Ece kulağıma yaklaşarak kimsenin fark edemeyeceği bir şekilde fısıldamaya başladı.
"Bu kadının dersinden geçebilirsek eşek gibi anırcam lan."
Ayça hoca gözlerini bize dikerek kaşlarını çattı.
"Daha az önce bahsettiğimi zannetmiştim oysa?"
"Kusura bakmayın hocam dersle alakalıydı."
"Bir daha olmasın."
Kaşlarını yavaşça serbest bıraktı ve masasının önünde durup elindeki kağıtları havaya kaldırdı.
"Bu kağıtlar sizi daha iyi tanımamı sağlayacak. Edebiyat öğretmeniniz olarak bu dersi size sevdirmek istiyorum."Kağıtları teker teker dağıttı.
"Doğru yanlışlarınızı mail ile size göndereceğim kontrol etmeyi unutmayın."
"Şimdi başlayabilirsiniz."
Önüme eğilip kağıtlara baktığımda basit kendimizle âlâkalı sorular vardı. Arka sayfada ise edebiyat seviyemizi ölçecek şekilde sorular vardı.
En sevdiğim renk?
Beyaz.En sevdiğim hobi?
Şiir yazmak.Ve benzer sorular vardı. Arka sayfadaki sorular basit düzeyden zora doğru giden sorulardı. Hepsini bitirip kendimden emin bir şekilde hocaya vermek için ayağa kalktım. Gözlerinin elaları insani içine çekip oraya gömüyor gibiydi.Kağıdı benden aldı ve hemen okumaya yeltendi. İki üç dakika ardından tenefüste toplantı odasına gelmemi istedi. Başımla onayladım. Güzel fiziği keskin bakışları ve ela gözleri ile çok güzeldi. Fazla yaşlı olamazdı en fazla 25-26. Çantamdan bir şiir kitabı çıkartıp okumaya başladım.
Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben...
Bir yere gidiyorum,
Delice...
Aklımda sen.
Özdemir AsafZilin çalma sesiyle kitabı bırakıp toplantı odasına doğru yürüdüm. Odanın kapısını açtığımda Ayça hoca kahvesini yudumlarken yanına oturmamı söyledi.
"Demek şiir yazabiliyorsun?"
"Bazen yazarım,vaktim oldukça."
"Edebiyat testinde tek bir kusur bile yok. Bazı sorular sınıf seviyesinin üzerisindeydi. Dershane'ye mi gidiyorsun?"
"Hayır, sadece çok araştırırım ve çok yazarım. O yüzden bilgim var çoğu konu hakkında hocam."
"Anladım, dersiniz kiminle şuan?"
"Pelin hoca ile dersimiz."
"Sana izin kağıdı yazarım bu ders bana lâzımsın Deniz."
İsmimin dudaklarının arasından çıkışı ve sesi çok dikkat çekiciydi. İsmimin bu kadar güzel olduğunu ilk defa bu denli hissedebiliyordum.
"Peki hocam, şimdi çıkabilir miyim? Ders saatinde tekrar gelirim."
"Tabii."
Sık adımlarla sınıfa doğru yürüyordum. Eceyi gördüğüm gibi elini tutup bahçeye sürükledim.
"Ece hoca çok mu güzel ya."
"Öyle öyle, ama sen niye dibin düşmüş gibisin lan... İlk görüşte aşk fantezisi mi yoksa bu?"
"ECE SUS SENİ ÇÖP KOVASINA SOKARIM."
"Yer cücesi. Sen nasıl sokucan beni çöp kovasına uzada gel."
"ZİL ÇALDI BEN HOCACIĞIMIN YANINA GİDİYORUM SANA PELİNLE İYİ ŞANSLAR KELEK KARPUZ."
Üst kata doğru koşuyordum yetişmem lâzımdı zil bitmeden. Kapıyı yavaşça araladığımda Ayça hocanın gözlüklerini takmış dosyaları incelerken buldum. Hocam dibim düştü benide inceleyin lütfen.
"Deniz alfabetik sıraya göre sıralanması gerekiyor dosyaların sağ kısımları boş bırak oraya önem sırasına göre sıralayacağız."
"Ayça hocam birşey sorabilir miyim acaba kafama çok takıldı."
Evlilik düşünür müydünüz?
Şaka.
"Dosyaların önem sırası neye göre olacak?"
"Renklerini göre, arkasında yazıyor olmalı."
Belirli bir süre konuşmadık. Sadece dosyaları düzenledik. Sessizliğimizi bozan şey sorusu oldu.
"Ailenle mi yaşıyorsun Deniz?"
"Hayır hocam, ailemi hiç tanımadım diyebilirim."
"Anlat."
"Anlamadım hocam?"
"Nasıl tanımadın onu diyorum anlat."
"Bende tam olarak bilmiyorum terk etmişler işte. Teyzemle büyüdüm şimdi ise yarı zamanlı çalışıyorum okuldan sonra. Kendimi kanıtladığım için tek yaşamam konusunda bir sıkıntı olmadığını söyledi teyzem."
"Zor olmuyor mu yarı zamanlı iş?"
"Yoruluyorum,kendime ayıracak vaktim olmuyor ama idare etmem gerek."
"Kafe'de mi çalışıyorsun?"
"Evet, zaten okula çok yakın."
"Bugün gelebilir miyim şu kafeye."
"Tabii hocam çok mutlu olurum."
Bu işin şakası artık şaka gibi değil galiba. Sıçtın Deniz.
Heyoo yazar geldi.
Beğenilirse devam etmeyi düşünüyorumm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Edebiyatçı(gxg)
RomanceToprak gözleri sanki beni içine çekiyordu. O gözlerde boğulmak istiyordum... Bu hikayedeki tüm unsurlar hâyâl ürünüdür gerçek olaylar ve gerçek kişileri barındırmaz!