Görev | Draco Malfoy

17 - Wine?

| Adelina'nın Anlatımı

Uyandığımda kapı ısrarla çalınıyordu.

"5 dakika dahaa" diyerek uyumaya devam etmeye çalışsamda en sonunda sinirlenerek yatakta oturur pozisyona geldim.

"draco kapı çalıyor duymuyor musun?"

Arkamı döndüğümde draco yoktu. Küfrederek kalktım ve kapıyı açtım.

"Saat kaç oldu haberin var mı kızım?"

"Oha Hermione, sen buraya nasıl girdin?" Gözlerimi ovaladım, esnedim.

"Aslında pek de zor değildi. Onu boşver, hadi hazırlan çabuk. Daha sonra da ortak salona gel."

Neden demeye kalmadan gitti. Pek aldırış etmeden üstümü başımı giyindim, saçımı da yapıp asamla birlikte odadan çıktım. Kapıyı kapatırken aklıma draco geldi. Sanırım ortak salondaydı.

Ortak salona gittiğimde Hermione'nin el sallayışına karşılık onların masasına gittim. Bana bakan draco'ya da bakmamazlık etmedim tabii ki. Bir sorun yok gibiydi, muhtemelen Pansy onu toplantılar hakkında bilgilendirmeye çalışıyordu.(Ne kadar önemliymiş bu toplantılar diyebilirsiniz ama ne kadar önemli olduğunu anlayacaksınız)

"Günaydın gençler" Ron'un yanına oturdum, elinde ki butu kemirişine odaklandım.

"Gönoydon"

Hermione Ron'un koluna vurdu.

"Ağzında bir şey varken konuşma Ron!"

"Özgönöm" butu kemirip ağzını sildi.

"Ee neydi sabah sabah bu aceleyle beni çağırmanızda ki sebep"

"Bugün üç süpürgeye gideceğiz ve sende geliyorsun" dedi Hermione Ron'un yeni bir but alışını izleyerek.

"Draco'ya da davet yok mu?"

"Yok, ona sorduk zaten. Reddetti."

"Anladım." Kafamı karşıya çevirdiğimde Harry'nin dertli dertli masaya bakışını gördüm. "Sana ne oldu?"

Hermione cevapladı. "Ginny ile araları bozuk biraz"

Şaşırmıştım. "Ginny mi? Aman tanrım çok şey kaçırmışım." Güldüler, Harry'de biraz olsun gülümsedi.

En son onlar kendi aralarında konuşurken göz ucuyla draco'ya baktığımda göz göze geldik.

"Ben artık gidiyim. Hadi afiyet olsun size"

Slytherin masasına draco'nun yanına oturdum. 'Kardeşi' olduğum için yanı çoğunlukla benim için boş kalırdı.

Fısıltıyla konuştum. "Neden beni de kaldırmadın?"

"Uyandırmaya kıyamadım"

"Ama Hermione'lerin teklifini de reddetmişsin, madem öyle bana söyleseydin."

"...Uyuyordun"

"Her neyse... Günaydın ve afiyet olsun sevgili kardeşim." Bunu dememle suratını bana çevirdi. Anlaşılan bunu duymayı unutmuştu. Sırıttım.

***

Çok güzel kahverengi ve kremsi tonlarda bir kombin yapıp altıma botlarımı giymiştim. Üç süpürge için hazırdım. Beni izleyen draco'ya döndüm.

"Nasıl oldumm" etrafımda döndüm.

"Her zaman ki gibi, muhteşemsin sevgilim."

Yanına oturdum. "O halde sende gel"